Nişantaşı'nın çıldırdığı günler!
Söylüyorlardı da inanmıyordum... Yıllık iznimi kullandığım ve sizlerden ayrı kaldığım şu üç hafta boyunca, sadece yeni kitabı hazırlamakla kalmadım, birkaç kere Nişantaşı'nda gezinme fırsatım da oldu. Şimdi diyeceksiniz ki: "Ne fırsatı? Ne izni?" Gazeteden izin alıp Nişantaşı'nda fink atmışsın! Her şeyden önce: Artık Nişantaşı'nda fink atılmıyor! Atılamıyor! Nişantaşı işgal altında!
*** Teşvikiye Caddesi ile Abdi İpekçi'yi, Teşvikiye Bostan Sokak'tan Atiye Sokak'a kadar içine alan bölge, farklı grupların elinde! Merak etmeyiniz. Mafyadan, şudur budurdan bahsetmeyeceğim. Olay şöyle gelişti: Giyindim kuşandım, alışverişe çıktım. Abdi İpekçi'de yürüyorum, şu köşedeki yeni açılan Beymen'e doğru. Aniden nereden peydahlandığını bilmediğim bir fotoğrafçı çıktı karşıma. Deklanşöre basıp duruyor, ben oralı olmuyorum. Teorim, benim arkamdaki vitrinin, binaların falan fotoğrafını çektiği. Farkında olmadan şöyle bir arkama bakmışım.
"Sizi çekiyorum, sizi!" dedi! Her normal insanın aklına gelecek soruyu sordum: "Niye?" Basın emekçisi arkadaşım cevap vermeye fırsat bulamadan, karşı kaldırımdan bir başkasının koştuğunu gördüm! O da resim çekmeye çalışıyordu. Sonra bir üçüncüsü çıktı ortaya, ve bu defa soru sormaya başladılar: "Pantolon nereden, kazak nereden?" Zannetmeyin ki ben Türkiye'nin büyük bir şöhretiyim. Zannetmeyin ki, Madonna gibi markete gittiğimde, evimin önünde, sokakta falan resmim çekiliyor. Sadece Nişantaşı'nın bahis konusu bölgesi çıldırmış! Medya, Beymen Brasserie ve çevresi sokakları işgal etmiş, boyuna resim çekiyor, röportaj yapıyor. Televizyona çıkmanız, veya sosyetik olmanız falan şart değil. Şık giyindiyseniz ve oradan geçiyorsanız, paparazzilerin ilgi odağısınız! Sonra bunlar gazetelere dergilere farklı şekillerde yansıyor. "Bilmemkim de Brasserie'de arkadaşlarıyla yemek yedi", "Falanca, yoğun çekim günlerinin arasında Nişantaşı'nda alışveriş yaparak stres attı" veya "Şık hanımlar güzel havanın tadını mini eteklerle çıkartıyor" haberine her an konu olabilirsiniz! 24 saat süren bir açık sosyete partisi tadı var Beymen bölgesinde!
*** Yalnız üzerinize üzerinize gelenler sadece magazin basını çalışanları olmuyor. Bir fotoğrafçı sizi yakalayıp soru sormaya başlar başlamaz, hemen birkaç tinerci beliriyor etrafınızda. Hemen ardından selpakçı çocuklar, tartıcı gençler ve kartpostal satıcılar. Gündüz gündüz bir Laila-Reina çıkışı ortamı yaşanıyor. Çareyi ara sokaklardan Topağacı'na, Valikonağı'na kaçmakta buluyorsunuz. Dünyanın herhangi bir caddesinde, sokağında yaşanmış mıdır böyle şeyler, sanmıyorum. Tavsiyem şudur: Eğer seviyorsanız böyle şeyleri, şık şıkırdım giyinip Beymen'in etrafında dolaşın ve onbeş dakikalık şöhretinizi yaşayın. Ama niyetiniz sokaklarda dolaşmak, vitrin bakmak, yürümekse, o bölgeden uzak durun! İnsanı yoruyor!
|