|
|
Emre Aköz eksik okumuş!
Geçen haftaki "Kim Edebiyat İster" başlıklı yazıma, Emre'den bir cevap ya da "analiz içeren bir katkı" geldi. Okuyanlar hatırlayacaktır, "Kim Beşyüz Milyar İster" yarışmasında bir edebiyat sorusunu cevaplayamayan genç bir doktordan sözetmiş, tabii ki tıp okumuş bu yarışmacının, "edebi" soruları bilemeyebilece- ğini ama Kenan Işık'ın "Yoğun çalışıyorsunuz, başka şeye vakit kalmıyor galiba" biçimindeki kinayeli sorusuna, "Başka hiçbir şeye vaktim kalmıyor, hele edebiyata hiç!" diye yanıtını garip buldu- ğumu yazmıştım. Aköz, sanki ben doktoru, "Nasıl bile- mezsin?" diye haşlamışım gibi tek bir noktaya odaklanmış. Özetle, "Ne var yani, şiiri okursun ama şairin babasını bilemeyebilirsin" diyor.. Evet, Emreciğim, edebiyatçılarımızın soy kütü- ğünü bilmek zorunda değiliz hele bir tıbbiyeliden beklemiyebiliriz.. Peki, bir doktorun küçümser bir tavırla, "Edebiyatla ilginecek, uğraşacak hiç vaktim yok!" demesini az biraz garip bulamayacak mıyız yani? Şiir ya da roman o kadar "öcü" mü? Tersi durum, yani, "yazı- çiziyle iştigal edenler"in, hayatın diğer alanlarına vakit ayırmaması, ilgisiz kalması da garip değil mi sence? Kısacası, "aspirin"in başağrısına "iyi" geldiğini bilmemiz gerekmez mi? Bence gerekir Emreciğim! Yoksa başımız çok ağrır!
|