|
|
Vadi'de neler oluyor?
Sonunda bir "dizi" der geçebilirsiniz ama mümkün olmuyor işte. Her defasında şaşırtıyor, her defasında sertleşiyor, her defasında belden aşağı vuruyor, her defasında daha çok izleniyor! Çok izleniyor" deyince "kimi anlar"ı da es geçemiyorsunuz. Açıkçası ben sürekli izleyicisi değilim. Bugüne kadar hakkında çıkan RTÜK'lü, köşeli yazılardan anladığım kadarıyla "dikkat çekmek" için her yola sapıyor, her yolu deniyor, her yolu anlatıyor! İsimler, cisimler değiştirerek yakın zamanlarımızın yeraltına, derin dünyasına göndermeler yapıyor. Bu ayrı bir konu. Ama benim "bir tesadüf" zap yaptığım sıra karşıma çıkan bölüm, ki bu haftaki. Duvara toslamama yol açtı! Mıhlandım kaldım. Güya, Amerikan "derin devleti"nin "Büyük Ortadoğu Projesi"ni desteklemek amacıyla İstanbul'da düzenlenen konferans, bir "canlı bomba"nın hedefi haline geliyor! Halka ve olaylara açık(!) konferans salonuna "sarı basın kartı"yla sızan Arap(!) uyruklu genç bir gazeteci, otelin tuvaletinde üstünü başını değiştiriyor ve "canlı bomba yeleği"ni kuşanıyor! Yeniden konuşmacıların, dinleyicilerin bulunduğu konferans salonuna geçiyor. Ve pimi. Evet, pimi çekmek üzereyken dizinin "devamı haftaya" kalıyor! Şimdi... Bu yazının son sözü ve özü... Kurtlar Vadisi, şunu mu demek istiyor! Bir... Türkiye'de yaşayan, temsilcilik yapan Arap uyruklu gazetecilere dikkat! İki... Üzerinde "Başbakanlık Basın Yayın Genel Müdürlüğü" onayı bulunan, yani devletin de bilgisi dahilinde verilen "Sarı basın Kartı" bir anlam ifade etmiyor, kartı taşıyanlar gerektiğinde adamı sarartıp soldurabiliyor! "Dizidir, ne yapsa yeridir" diyemiyorum doğrusu.. Ama, bence Arap meslektaşlarımızı hedef gösterdiği için "Pes!" demek geliyor içimden
Not; Hamamcıları "kötü gösterdiği için kimi dizileri, "Hamam" filmin protesto eden Hamamcılar Odası Başkanı misali bir durum ya da tepki değil benimkisi..
|