| |
|
|
'Fetvacılar'a vurulan darbe
Sol fikirlerle yeni tanıştığımız dönemdi: 1970'ler... Derneklerde yapılan 'semi- nerler'de hep aynı örnek verilirdi. Sanırım Stalin'den alınmaydı: Efendim bir sarı ayakkabı varmış. Eskidikçe yama yapılmış. Bir yama, bir yama daha. Sarı ayakkabının sarı renkle hiçbir ilişkisi kalmamış. Materyalistler bu değişimi görürlermiş ama idealistler hâlâ ona sarı ayakkabı demeye devam ederlermiş. Bu eğlenceli örneği hatırlamama, Necmiye Alpay'ın geçenlerde yayınlanan 'Dilimiz, Dillerimiz' adlı kitabı vesile oldu. Şöyle...
___ Türkçe tartışmalarında taraflar kabaca ikiye ayrılıyor. Bir tarafta 'Doğru Türkçeciler' var. Yanlış anlamayın, herkes Türkçe'nin doğru, iyi, güzel, yerinde kullanılmasını istiyor. Buradaki 'doğru' o manada değil. Doğru Türkçeciler değişen ayakkabıya hâlâ sarı demekte ısrar eden idealistlere benziyor. Zihinlerinde sınırları belli bir Türkçe var. Ondan en ufak bir sapmayı, de- ğişmeyi, farklılaşmayı 'kabahat', 'erozyon', 'bozulma' olarak görüyorlar. Radikal Kitap ekinde Türkçe meselelerini ele alan Alpay ise onlardan, yani 'fetvacılar'dan değil. Türkçe'yi bir yapı, bir ruh, bir ilke olarak düşünüyor. Biliyor ki değişen şartlara, taleplere, yeni olgulara göre dilimiz de yeniden ve yeniden biçimleniyor.
___ Ben bir örnek vereyim. Bir ara 'imaj yapmak' sözü, geçerli bir anlatım biçimi mi, diye tartışmıştık. Fetvacılara göre bu kesinlikle yanlıştı. Halbuki bu deyiş boşuna ortaya atılmamıştı. Birileri samimi, normal, her zamanki görüntülerini değiştirmeye... Kendilerine farklı, dışarıdan bakanı aldatacak bir hava vermeye çalışıyordu. Bunu görüyorduk. Peki ama nasıl ifade edeceğiz? İşte 'imaj yapmak' deyimi böyle ortaya çıkmıştı. Ruh, yapı, ilke açısından Türkçe'ydi ama aynı zamanda yeniydi, tazeydi, çağa uygundu. Necmiye Alpay gündelik hayattan, gaze- te ve TV'lerden aldığı örneklerle dilimizi inceliyor. Önyargısız. Ders vermiyor, tartışı- yor. Türkçe'yi önemsiyorsanız, 'Dilimiz, Dillerimiz'i zevkle okuyacak, ikide bir "Sahi ya!" diyeceksiniz.
|