| |
|
|
Balık baştan kokar
Hadi ben de bir askerlik anısı anlatayım: Bulunduğumuz alayda her şey vardı: Para, emek, teknik bilgi, malzeme vs. Ancak yemekler kötüydü, sular günde üç saat akardı, askerin giyimi kuşamı ise, nasıl desem, biraz faullüydü. Derken komutan değişti. Yani yeni alay komutanı önce sorunları saptadı. Ardından su deposu temizlendi, su motorları tamir edildi. Sonuç: Sular 24 saat akar oldu. Sonra mutfağa el attı. Yemek yapılır yapılmaz bir tepsiyle komutana gider oldu. Et, ekmek, patates, yağ, tuz... Velhasıl malzeme tamam olmasına rağmen kötü yemek çıkaran ekip o günden sonra nefis şeyler yapmaya başladı. Yanlış anlamayın binlerce askerin eğitim aldığı koca bir alaydan söz ediyorum. Sıra geldi giyim kuşama... Komutan baktı ki uyarıyla işler düzelmeyecek. Bir cumartesi günü, bütün askerin önünde; binbaşılara, üsteğmenlere, teğmenlere... Özetle tüm komuta kademesine, bir fırça çekti... Pat! O an itibariyle subayından erine herkes kılığını düzeltti.
Benim 'militarist', 'aşırı disiplin yanlısı' bir insan olmadığımı biliyorsunuz. Peki bu olayı niye anlattım? Buradan çıkarılacak ders nedir? Şöyle: Sen üst kademeleri adam edemezsen... Onların doğru, tutarlı, ahlaklı, güvenilir olmasını sağlayamazsan... Alt kademeyi hiç düzeltemezsin. Şimdi bunu aklımızda tutarak soralım: Anayasa Komisyonu, kamuda çalışanların görevleri sırasında uymaları gereken etik ilkelerini belirlemiş. Ancak Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar, Milletvekilleri, TSK ve Yargı mensupları kapsam dışı bırakılmış! Olacak iş mi? Tam da bu sayılan kesimler dahil olacak ki... Onlara bağlı çalışanlar da ilkelere uysun. Anlamıyorum: Bunlar 'Balık baştan kokar' lafını hiç mi işitmediler? Yoksa bu bir 'Dostlar alışverişte görsün' numarası mı?
|