Tüketici için marketi bırak semt pazarlarına bak
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı perakende sektörünü düzenlemek istiyor. Bunun için hazırlanan Büyük Mağazalar Kanun Taslağı'nın 8. değişik versiyonu gündemde. Kimin adına? Niçin? Bunu yaparken nereden hareket ettiğine bakarsak kimin adına ve niçin sorularının yanıtı da ortaya çıkar. 400 metrekarenin üzerindeki büyük market zincirleri şehir dışına çıkartılacak. Her aklına gelen süpermarket, indirim yapamayacak. İndirim için önceden izin alacak. Yani perakende sektörünün tümü değil düzenlenen süpermarket sektörü. Süpermarketler zaten organize. Her şeyleri kayıt altında. Mal satın aldığı üreticileri bile eğer kayıtdışındaysa kayıt altına sokuyor. Kayıtdışı istihdamları yok, kaçak elektrik kullanmıyor. Tabii bu cümleyle bakkal, küçük market, semt pazarı, sabit pazar, büfeler gibi geleneksel perakendecilerin tümünü kastetmiyoruz. Ama geleneksel parekendeciler içinde bu yöntemleri kullananlar var. Süpermarket piyasasında hakim durum da yok. 50 milyar dolarlık perakende sektörünün yüzde 30'unu kontrol ediyorlar. Bu yüzde 30 da en az 7 büyük zincir arasında dağılıyor. *Bakkala Kapalıçarşı örneği- Perakende sektörünün yüzde 70'ine ise bakkal, küçük market, sabit ve mobil pazar sahip. Asıl düzenlenmesi gereken de bu taraf. Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Derneği'nin görüşü de bu yönde. Köşe yazarlarını bilgilendirme toplantısında perakende sektörü reformunun, geleneksel perakendecilerin, alım veya satım birlikleri kurarak, uzmanlaşarak rekabetçi bir yapıya kavuşmalarını sağlayacak verimlilik projeleri olması gerektiği savunuldu. Perakendecilerin rekabet gücünü artıracak projeye de İspanya'nın Barcelona şehrinden örnek veriliyor. Perakendecilerin büyük alanda belli bir iş bölümü ve uzmanlaşmayla çalıştıkları, bu yerin cıvıl cıvıl olmasına karşılık aynı semtte yer alan süpermarketlerin müşteri beklediği anlatıldı. Eğer bir reform yapılacaksa bu yönde yapılması gerektiği belirtildi. Bir anlamda İstanbul'un Kapalıçarşı'sı, İzmir'in Kemeraltı'sı gibi. *Kazançlı taraf- Peki yasa böyle çıkarsa kime yarıyor? Yarayan kesim belli. Geleneksel perakendeciler. Yani yaklaşık 3 milyon esnaf. Bir de malını güçlü alıcıya satmaktan kurtulacak olan küçük ve ortaboy üreticiler, KOBİ'ler. Karşılarında güçlü alıcı bulamayınca pazarlık güçleri artacak. *Kayıplı taraf- Kaybedecek olan kim? Kaybedeceklerin başında büyük marketlerden alışveriş yapanlar geliyor. Yani şehirli geniş tüketici kitlesi. Hem zaman kaybı hem de parasal kayba uğrayacaklar. Çünkü süpermarketler, geleneksel perakendecilere göre 3.5 kat daha verimli çalışıyor. Bu da süpermarket ürünlerinin yüzde 20-30 daha ucuz olmasına yol açıyor. Şehirli tüketicilerin sayısı da 10 milyonlara varıyor. Kaybedecek taraflardan biri de devlet. Süpermarketlerin her şeyi kayıt altında olduğundan devletin hem vergi hem de istihdam kaybı azalıyor. Bir tarafta geleneksel perakendeciler korunurken, diğer yanda sayıları onlardan çok daha fazla olan tüketiciler mağdur ediliyor, devlet vergi gelirinden oluyor, enflasyonla mücadele bile zarar görebiliyor. Bu kayıplara ve düzenleme isteğindeki israra karşılık Başbakanlık da Taslağı tam yedi kez geri çevirmesi ilginç. *Sonuç- "Tuzu yiyip, tuzluğu kırma" İran Atasözü
|