Türkiye'de işsizliğin çaresi neden ABD'deki istihdam artışında
ABD'deki işsizlerle Türkiye'deki işsizlerin kaderini birbirine bağlayan ABD'deki faiz oranları ve doların değeri. Nasıl bağladığına gelince... Geçen haftasonu ABD'nin mart ayı istihdam verileri açıklandı. Tarım dışı istihdamın 120 bin artması bekleniyordu, 308 binlik artış gerçekleşti. Bu Nisan 2000'den bu yana en büyük aylık artış. Gerçi bu aşırı bir artış olarak da değerlendiriliyor ama nisan ve mayıs ayında sürmesi durumunda, ABD'de faiz oranlarının artırılmasının gündeme gelebileceği tahmin ediliyor. Normalde kasım ayında yapılacak seçimlere kadar faizlerin artırılmasına pek ihtimal verilmiyordu, ama ekonomideki iyileşmenin asıl göstergesi olan istihdam artışında sağlanan olumlu gelişme üzerine faiz artışının haziran veya en geç ağustos ayında olabileceği konuşuluyor. *Dışarıda doların durumu- Faiz oranının 1958 yılından beri en düşük düzeyi olan yüzde 1'den yukarı doğru yollanması dünyada paranın yönünü yeniden ABD'ye ve dolara doğru yöneltebilecek. Bunun ihtimali bile, doların değerinin artmasına yol açtı. Bu da şu anda gelişmekte olan ülkelere kaymış olan paranın geri dönmesi demek. Yani ABD'de faiz artışı Türkiye'den para çıkışına yol açabilir. O zaman çok ihtiyacımız olan dolar artışı kendiliğinden gerçekleşebilir. Merkez Bankası'nın ayrıca destek vermesine gerek kalmaz. *İçeride doların durumu- Yurtdışında tam böyle bir gelişme olmuşken, yurtiçinde dolar 1.300 bin liraya çok yaklaştı. Merkez Bankası da her gün ihalelerle aldığı döviz miktarının tavanını 40 milyon dolar daha artırarak 140 milyon dolara çıkardı. Günlük 140 milyon dolarlık alım gerçekleşirse bir ayda 3 milyar doları, üç ayda 9 milyar doları, beş ayda 15 milyar doları bulur. İlkbahar ve yaz aylarına giriyoruz. Nisan, mayıs, haziran, temmuz ve ağustosu sayarsak beş ay eder. Bu dönemde turizm ve işçi dövizi gelirlerinden dolayı dövizin bol olduğu ve kurun düşüş yönünde baskı altına girdiği aylar. Eğer ABD'den bir faiz artırımı gelmezse, yani kuru yükseltecek dış destek olmazsa ve Türkiye'yi etkileyecek şok bir olay meydana gelmezse, Merkez Bankası bu kadar dövizi satın almak durumunda kalabilir. O zaman piyasaya çıkacak TL'nin yeniden geri çekilmesi gerekecek ve bunun da belli bir maliyeti var. *Dolar düşük, ithalat yüksek- Hem dışarıdan destek geleceği umudu hem de Merkez Bankası'nın alım müdahaleleri eğer doların düşüşünü durdurursa hatta biraz artırırsa, bundan Türkiye'de işsizlik sorunu olumlu etkilenebilir. Dolar kuru ile işsizliğin arasındaki ilişki ise ithalattan. Kur çok düşünce sanayicinin rekabet gücü azalıyor. Yurtiçinden aldığı aramalının fiyatı kur düzeyinde düşmediği için yüksek kalıyor. O da maliyet düşürebilmek için aramalını yurtdışından ithal etme yoluna gidiyor. Bunu sadece ihracata çalışan sektör ve şirketler değil, yurtiçine mal veren üreticiler de yapıyor. Herkes Çin'in rekabetinden şikayet ediyor. Ama kimse bu ülkeden ithalattan geri duramıyor. İş dönüp dolaşıp ara mal üreten sanayi sektörülerinde ve işyerlerinde istihdam azalmasına geliyor. *Büyüme var iş yok- Ekonomide büyüme var, ama istihdamda yok. 2003 yılında Türkiye ekonomisi yüzde 5.9 büyüdü ama çalışanların toplam sayısı 21 milyon 354'ten 21 milyon 147 bine düştü. İşsizlik oranı yüzde 10.3'ten yüzde 10.5'e yükseldi. Gelinen aşamada işsizlerin kaderi bir yerde doların artmasına bağlı. Kim derdi ki, gün gelecek dolar Türkiye'de de düşecek ve bu düşüş ekonominin önemli sorunlarından biri olacak, işsizlerin sayısını daha da çoğaltacak. *Sonuç- "En büyük zorluklar, onları aramadığımız yerlerden çıkar" Goethe
|