Sabancı halefinin yeni misyonu dünya markası yaratmak olmalı
Dün görkemli bir törenle toprağa verilen Sakıp Sabancı, bölgesel bir grubu önce ulusal ve Türkiye'nin en büyük iki grubundan biri haline getirdi. Ardından dört kıtaya yayılmış 16 fabrikası ve yabancı ortaklıklarıyla Sabancı Grubu'nu bir dünya oyuncusu yaptı. Sabancı, hayattan alabileceğini aldı, bu dünyaya da verebileceği her şeyi de verdi. *İş dünyasına yeni önder-Sakıp Sabancı kendi grubunun olduğu kadar Türkiye iş dünyasının ve sanayisinin de hizmetindeydi, öncüsüydü. Grubu İstanbul'a taşıdıktan sonra Vehbi Koç, Nejat Eczacıbaşı ve Sakıp Sabancı üçlüsü iş dünyasını adeta dizayn ettiler. Özel sektörün ağabeyi oldular. Koç ve Eczacıbaşı daha önce öldüler. Şimdi bu üçlüden sonuncusu da gitti. İş dünyası bundan sonra da, ağabeylik yapacak birine ihtiyaç duyacak. Bu ihtiyacı karşılayacak isim kendisini emekliye ayırmış olsa da, yaşı ve tecrübesiyle muhtemelen Rahmi Koç olacak. Buradaki boşluk böylece doldurulabilecek ve iş dünyasına önderlik bir Koç ailesine, bir Sabancı ailesine geçerek sürüp gidebilecek. *Gruba yeni önder- Sabancı Grubu'nda finans bölümünün başında Erol Sabancı var. Akbank da Türkiye'nin en büyük özel sektör bankası haline geldi. Burada daha fazla gidilebilecek yol çok az. Olsa olsa biraz daha pazar payını büyütebilir. Ama çok da büyütemez, çünkü o zaman hakim duruma gelir ve bu da sakıncalı. Bu nedenle Erol Sabancı'nın misyonu bankasını Türkiye dışında da tanıtmak, yurtdışında da pazar edinmek ve bir dünya bankası yapmak olmalı. Sakıp Sabancı'nın Sabancı Grubu'ndaki görevini ise kardeşi devralacak. Sakıp Sabancı'nın grubu alıp taşıdığı yer, yerine geçecek olan Şevket Sabancı'ya da büyük bir misyon yüklüyor. Sanayi üretimi açısından da grup Türkiye'nin en büyüğü. Burada da bir Türkiye içinde elde edilebilecek fazla bir başarı yok artık.
Türkiye Ağa'sını Kaybetti *Toyotasa'da olanlar- Ama Sabancı Grubu için, Türkiye için bundan sonra yapılabilecek başka bir şey var. İster finanstan olsun ister sanayi kesiminde, Sabancı Grubu'nun artık bir dünya markası yaratması gerekiyor. Genellikle yabancı evlilikler olduğu için yabancı markası ile sanayi üretiminin yapılması, Sabancı'nın şimdiye kadar marka yaratmada dezavantajı oldu. Ancak Toyotasa yatırımında olduğu gibi, yabancı ortak veya markayı elinde bulunduran yabancı grup Toyota, üretim için yeni model vermedi. Fabrika uzun yıllar tek bir modeli üretmek zorunda kaldı ve pazar payını büyütemedi. Sonunda Sabancı tarafını Toyotasa'da üretim ve ihracat bölümünden çekilmeye, sadece Türkiye'de pazarlama yapmaya zorladı. Bu zorlamada da sonuç aldı. *Yabancıların tavrı- Bu da bölgesellikten ulusallığa, hatta küreselliğe geçmiş bir sanayi grubunun geleceği için son derece önemli geliyor bana. Çünkü bu yabancılar, Türkiye'ye iyice yerleştikten ve bu pazarın kârlılığını gördükten sonra, uluslararası alanda kendilerinin yaptıkları iş bölümünün gereği olarak, dünya pazarını ve markayı da kendilerinin gördükleri için, başta yüzde 50'şer payla kurdukları ortaklıkları kendi lehlerine değiştirebilirler. Buna, Toyotasa'da olduğu gibi, güçleri de yeter, beklemek için de zamanları var. Dolayısıyla grubun büyümesinde riski bertaraf etmek için bir dünya markası yaratmak gerekiyor. *Üçüncü kuşağın görevi- Birinci kuşak işadamları ve sanayicilerin ardından ikinci kuşak işadamlarını da birer birer kaybediyoruz. Birinci kuşak sadece tarımdan, ticaretten üretime geçmeyi başardı, tek tabanca çalıştı. İkinci kuşak dünyaya mal satmayı, dünyayla rekabeti, kaliteyi öğrendi, uluslararası alanda ödüller aldı ve şirketlerini, gruplarını kurumsallaştırdı. Büyük sermaye gruplarının başına geçen üçüncü kuşak patronlarla sıra artık dünya markası yaratmaya geldi. Gruplarını olduğu gibi, Türkiye ekonomisini de ancak böyle sıçratabilirler. *Sonuç- "Talih cesur olanlara yardım eder" Latin Atasözü
|