Kıbrıs'tan aykırı notlar
KKTC bir devlet değil, 'devletçilik oyunu' oynanan bir yerdir. Varlığının sona erdirilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Zaten KKTC Anayasa Mahkemesi de bu yönde karar vermiştir. KKTC, Türkler'in yeryüzünde kurdukları son Türk devletidir. "Türkiye Cumhuriyeti"nin sorunlarla malul idari yapısının kötü bir şekilde kopya edilmesiyle ortaya çıkmıştır. Son marifetimizdir yani. Belki de bu yüzden zavallı devletçik, "alaturkalık" illetiyle boğuşmaktadır. Referandumda "hayır" çıkarsa, KKTC için acilen bir "İkinci Cumhuriyet" tezi ortaya atılmalıdır. Kıbrıs halkı, bağrından bir Mehmet Altan çıkarmalıdır. Eğer statüko devam edecekse, buna şiddetle ihtiyaç vardır. KKTC'deki idari pozisyonlar, Türkiye'de abartılmaktadır.. Cumhurbaşkanı Denktaş için 'vali', Başbakan Talat için 'belediye başkanı', bakanlar için 'belediye müdürleri', milletvekilleri için 'belediye meclis üyeleri' dense daha yerinde olur. Bir de tüm bu pozisyonları anlamsız kılan "Türkiye Büyükelçiliği' olgusu vardır ki ona bir karşılık bulmak imkansızdır. Büyükelçilik için daha ağır tanımlamalar aramak yerine, "Parayı verenin temsilcisi" deyip geçmekte sayısız yarar vardır. Denktaş denilince Türkiye'de akla gelenle, Kıbrıs'ta akla gelen arasında büyük fark vardır. Denktaş, Kıbrıs'ta kendi halkının ağır eleştirisi altındadır. Daha da ilginci Denktaş burada, "Bay Rauf", "Rauf Dayı", "Fotoğrafçı" gibi sıfatlarla anılan, yani "kafa bulunan" bir figür haline gelmiştir. KKTC'den Türkiye'deki siyasi yapıya bakıldığında farklı bir tablo çıkmaktadır. Burada CHP "sağcı parti", AKP ise "solcu parti" gibi algılanmaktadır. Solcu Talat kendini AKP'ye yakın görürken, sağcı Denktaş CHP'yi pek bir sevmektedir. KKTC'deki milliyetçi yapı, nedense "İngiliz etkisi"nden hiç şikayetçi olmamıştır. Trafik düzeni İngiliz usulüdür. Çaya süt katılmaktadır. Gazeteler tabloid boydadır. Dükkanlarda İngiliz sigaraları satılmaktadır. Adadaki İngiliz üsleri, hiçbir zaman tartışma konusu olmamıştır. Referandumda "hayır" için çalışmak üzere adaya gelmeyi tasarlayan Ülkücüler, Denktaş'la "hangi milliyetçilik?" konulu bir tartışma yapmalıdır.. Her şey yolunda gider ve bir "Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti" kurulursa, Kıbrıslı Türklerin Denktaş gibi karizmaya duyacakları ihtiyaç, emekli Büyükelçi Yalım Eralp aracılığıyla giderilmelidir. Çünkü hem karizmatik, hem de "çözüm yanlısı" Eralp, hellim peynirinin nasıl yapıldığından tutun da kara suları meselesinin en karmaşık ayrıntılarına kadar Kıbrıs'ı Kıbrıslılardan daha iyi bilmektedir. Lefkoşa, yeryüzündeki son bölünmüş şehir olarak buradadır. Şehri ikiye bölen sınırdaki parktan bakıldığında "Rum tarafı" görülmektedir. Sokaktaki Rumlar, Türk tarafına hiç de 'düşmanca' bakmamaktadır. Ortada bir duvar da yoktur. Ayıba son vermek için "duvar yıkma" zahmetine katlanılmayacaktır. Başbakan Tayyip Erdo- ğan'ın "etki gücü" burada da hissedilmektedir. Referandum kampanyasında Erdoğan'ın Kıbrıs'a uğraması halinde "evet" oylarının oranı hayli artacaktır. Mehmet Ali Talat, Başbakan olduktan sonra daha ılımlı, daha sorumlu ve daha kuşatıcı olmuştur. Böylece "taç giyen baş"ın akıllanacağına dair yaygın kanaat, bir kez daha güçlenmiştir.
|