İspanya-Suriye
Gerek İspanya seçimleri, gerekse geçen haftasonundan beri Suriye'de yaşananlarda, yeni döneme ve çağdaş demokrasiye dair önemli dersler var. İspanya'da gerçekleşen terör olayları, Sosyalistler'in beklemedikleri bir zafer kazanmasına yol açtı. Sosyalist partinin genç lideri de seçim kampanyasında verdiği sözü tutarak İspanyol askerlerini haziran sonunda Irak'tan çekeceğini söyledi. İspanya'nın stratejik bir kararla dış politikasını değiştirmesiyle, Irak konusunda Fransa ve Almanya çizgisine yakınlaşacağı; ABD ile yollarını ayıracağı belli. Bundan yola çıkarak bazı Avrupalı istihbarat servislerinin önceden haber aldıkları halde bu saldırıları Madrid'e bildirmediklerine inananlar var. Bu iddianın aksini kanıtlamak güç. Ancak Avrupa Birliği içinde üyelerin birbirilerine karşı böylesi bir siyaset uygulamalarının mümkün olduğuna inanmak da zor. Kitlesel şiddeti meşrulaştırmak Sosyalist iktidarın kararının iki önemli boyutu var. Birincisi, Aznar hükümetinin saldırıların ardından bunu gerçekleştirenlerin ETA olduğu tezini ısrarla sürdürmesi ve basını yönlendirmeye çalışması belli ki geri tepti. İspanyol seçmeni teröre diyet olsun diye değil Aznar hükümetini işi ETA'ya yıkarak yalan söylemekle suçladığı için artan katılımın da etkisiyle Sosyalistler'e iktidar yolunu açtı. Ancak olayın ikinci boyutunda eylemi gerçekleştiren El Kaide uzantılarının İspanya'nın tutum değişikliğini eylemin etkisine bağlayacağı ve olayı tam bir zafer olarak değerlendireceği de aşikâr. Bu bağlamda terör meselesiyle bundan böyle ne şekilde mücadele edileceği konusunun çok daha ciddiyetle ele alınması gerekecek. ABD'nin, Türkiye'nin veya İspanya'nın dış politikaları nedeniyle saldırıya uğradığını savunmak sivillere yönelik kitlesel şiddeti meşrulaştırmaktır. Terörün serpilmesine yol açan koşulların varlığı bu yöntemin siyaseten tercih edilmesini mazur göstermez. Ancak ABD'nin bugüne kadar uyguladığı politikanın ve bu politikayı uygularken benimsediği mağrur ve şirret üslubun eylemcilere kitle desteği sağladığına şüphe yoktur. Üstelik bu tercihler ve üslup, demokratik yönetimleri, laik idareleri ve sahip oldukları özgürlük alanlarıyla hedefte olmaları gereken diğer ülkelerin de ABD ile dayanışmasını zayıflatmaktadır. Türkiye daha az etkilenecek Irak savaşı bir yanıyla terör eylemlerinin artmasını mümkün kılan bir ortam yaratırken, diğer yandan da tüm Ortadoğu'da derin sarsıntılara yol açıyor. Savaşın ardından gerek Şiiler gerekse Kürtler siyaset sahnesine güçlü bir şekilde çıktı. Irak işgal altında olmakla beraber şu anda fikir ve örgütlenme özgürlüğü açısından Arap ülkelerinin hemen hepsinden ileri durumda. Bunun etkileri görülüyor. Suriye'deki olaylar ister Ümit Özdağ'ın savunduğu gibi Suriye istihbaratının işi olsun, ister CIA destekli olsun, Baas rejiminin özgürlük alanlarını kapalı tutarak sürdürülebilmesi artık kolay değil. Buna karşılık Türkiye demokratik rejimin varlığı, reform sürecinin işlemesi ve AB hedefinin toplumu birleştirici etkisi nedeniyle sarsıntıdan çok daha az etkilenecektir. Ülkenin bütünlüğü tehlikeye düşecek korkusuyla AB sürecine ve üyeliğine karşı çıkanların yaşananları bir de bu perspektiften değerlendirmelerinde ülkenin dirliği açısından sayısız yarar var.
|