Basiretin İngilizcesi ne ki?
Üç aylık uzun müzakerelerden, İsrail Başbakanı'nın ziyaretini iptal etme tehditlerinden sonra Amerika Başkanı, İsrail Başbakanı Şaron'un Gazze Şeridi'nden çekilme planlarına destek verdi. Ancak bunu yapmadan önce meselenin taraflarından biriyle hiç görüşmediği gibi, ileride sorunlar yaratabilecek bazı yeni ilkeler belirlemiş oldu. İsrail, Gazze Şeridi'ndeki yerleşimcilerin tümünü ve askerlerini bu bölgeden çekecek. Batı Şeria'daki bazı küçük yerleşimlerden de çekilecek. Gazze'de yönetim Filistinliler'e geçecek, uluslararası yardım kuruluşları buradaki çalışmalarına devam edebilecek. İsrail, Gazze'nin deniz ve hava sahasını kontrolünde bulunduracağı gibi, gerekli gördüğünde bölgeye asker sokma hakkını da saklı tutacak. Bush, dünyanın geri kalanının aksine Şaron'un bu adımını barışa katkıda bulunacak bir atılım olarak değerlendirdi. Tüm dünyanın daha önce AB, BM, Rusya ve ABD dörtlüsü tarafından hazırlanmış yol haritasından sapma olarak gördüğü bir hamleyle, Filistinliler'in müzakere edecek durumda olmadığı önyargısıyla bu tek taraflı tasarrufu desteklemeye karar verdi.
Bush farkında değil Şaron'a yazdığı mektupta Bush, bir Filistin devletinin kurulmasını mutlak olarak desteklediğini belirtti. Tabii bunu yaparken de yeni bir Filistin liderliği görmek istediğinin ve Filistinliler'in terör eylemlerinden caymalarının öneminin de altını çizdi. Asıl bomba, Bush'un nihai çözüme yönelik beklentilerindeydi. Amerika Başkanı, kendisinden önceki başkanlardan çoğunun açıkça kanun dışı kabul ettiği ve barışa engel teşkil ettiğine inandığı yerleşimlerin bir kısmının kalıcı olacağını vurguladı. Üstelik karşılığında toprak verilme- sine de değinmedi. İsrail'in inşa ettiği duvarın güvenlik amacıyla ve geçici olarak yapıldığını, kalıcı ve siyasi nitelikte olmadığını bildiğini vurguladı. Duvarın şimdiki güzergahının Batı Şeria'yı böldüğünün ve Filistinliler'in ekonomik ve sosyal yaşamlarını sekteye uğrattığının farkında olmadığı belli. Nihayet varılacak nihai bir anlaşmada Filistinli mülteciler sorununun çözümünde İsrail'in geriye dönüş hakkını kabul etmesinin beklenmemesi gerektiğini, mültecilerin yalnızca kurulacak Filistin devletine dönebileceklerini belirtti.
Meşruiyet yok oldu Aslında Bush'un söylediklerinde yeni bir şey yok. Daha önce Clinton da benzer şeyler söyledi. Tüm dünya eğer makul bir sonuca varılacaksa yerleşim bölgelerinden bazılarının kalacağını, bunun toprak mübadelesiyle halledileceğini, mültecilerin çoğunun İsrail'e dönmelerinin mümkün olmadığını kabulleniyor. Ancak bu sonuçlara müzakerelerin neticesinde varılmasını bekliyordu. ABD yönetimi bugünün koşullarında Şaron'a koşulsuz sayılacak bir destek vererek arabuluculuk konumunun meşruiyet alanını neredeyse yok etti. Kalıcı ve hakkaniyetli bir Filistin-İsrail barışının tüm Ortadoğu düzeni için önemi hatırlanırsa bu son gelişme ancak basiret bağlanmasıyla izah edilebilir..
|