Bir erkeğin başına gelecek en kötü şey boş kalmakmış
Yarattığı Limon markasını Boyner Grubu'na satarak iş dünyasından çekilen Barış Küce, dört yıl sonra yepyeni bir konseptle geri döndü Uzakdoğu mobilya ve aksesuvar mağazası açan Küce, "Bütün birikimimi buraya yatırdım ama, hayat öyle bomboş geçmiyor"diyor.
Bundan dört yıl önceydi. 32 yılını hazır giyim sektörüne veren, Limon markasıyla hatırı sayılır bir büyüklüğe ulaşan Barış Küce'nin sektörden çekileceği haberini yapmıştım. Küce, 350 kişinin çalıştığı fabrikayla birlikte markasını da satılığa çıkarmıştı. Giyime olan merakı yüzünden basketbolu da en iyi zamanında bırakan Küce, şimdi aynı kararı hazır giyim için alıyordu. Küce, kararını, 'yılların getirdiği bıkkınlık' olarak açıklamış, güneye yerleşerek soluklanmak istediğini söylemişti. Sonra Limon, Boyner Grubu'na satıldı. Küce bir ara Çukurcuma'da bir dükkan açtıysa da uzun süreli olmadı. Sonra da güneye, Bodrum'a yerleşti. Dört yıllık bir ayrılığın arkasından iş hayatına geri dönen Barış Küce, bu sefer çok farklı bir alanda, mobilyacı olarak karşımıza çıktı. Çin, Hindistan ve Endonezya'yı gezen Küce, buralardan topladığı mobilya, ev ve dekorasyon malzemeleriyle Hati (Hintçe Fil) adında bir mağaza açtı. "Bütün birikimimi yatırdım' dediği mağazası için Uzakdoğu'yu karış karış gezen Küce, bir erkeğin başına gelebilecek en kötü şeyin işsiz kalmak olduğunu söylüyor. Küce, "56 yaşındayım. Allah'ın unuttuğu yerlerde 32 günümü geçirdim. 7-8 kere vazgeçtim. Ama sporcu ruhum ve kazanma azmim beni ayakta tuttu" diyor. Küce ile yeniden hayata başlamak ve gelecek planları üzerine konuştuk.
* Bütün işleri en iyi zamanında bıraktınız. Sporculuğu da tekstili de. Neden böyle ani kararlar veriyorsunuz? Herkesin çıkabileceği bir zirve vardır. Gerçi tekstilde 'Himalayam bu' demedim. Çünkü tekstil bambaşka bir iş. Orada yapmak istediğinizi değil, sizden istenileni yapıyorsunuz. Yani piyasanın şartlarına ayak uyduruyorsunuz. Ayşe Hanım'ın üç ay sonra ne giyeceğini bilip ona göre hazırlık yapmak lazım. Bir de tekstil aile devamlılığı olan bir iş. Benim böyle bir şansım yoktu. O nedenle iyi yerde bırakmak en iyisi. Ben de öyle yaptım.
KARIM BİLE BİLMİYORDU * Dört yıl önce konuştuğumuzda güneye gitme hayalleri yapıyordunuz. Ne oldu da geri dönme kararı aldınız? Bir erkeğin başına gelebilecek en kötü şey, işsiz kalmaktır. Ben bunu 4 yılda anladım. Dediler ki, 'Git, teknede yat.' Yat, ama nereye kadar... Bir süre sonra öğlen yemeklerini yiyecek birini aramaya başlıyor insan. Somurtkan, asık suratlı, abuk-sabuk bir adam oldum. Baktım ki, bu iş böyle gitmeyecek, 'Kalk oğlum, senin çalışman lazım' dedim. Çünkü içimde potansiyel var. Bu potansiyeli öyle yatarak öldürmek daha büyük bir yorgunluk veriyordu.
* Neden mobilya? Tekstil bildiğiniz işti ya da başka bir iş düşünmediniz mi? Tekstil benim için bitmişti. Bir daha dönmeyi hiç düşünmedim. Ama başka işlere baktım tabii. Önce restoran işini düşündüm. Sordum soruşturdum. Sonra mümessilliğe baktım. Sonuçta ikisinin de bana göre olmadığına karar verdim. Çünkü ben bunlardan zevk almıyorum ki. Mesela giyinmeyi çok severim, o nedenle tekstil bana hep yakın gelmişti. Sonunda mobilyada karar kıldım. Çünkü bu iş, tam da insanın zevkini ortaya koyabileceği bir iş.
* Zorlu bir yolculuk oldu sanırım... Allah'ın unuttuğu yerlerdi. Bunu nasıl yaptım, nasıl becerdim, bilmiyorum. Sanırım sadece sporcu azmiyle yapılabilecek bir şey. Çin, Hindistan ve Endonezya'da 32 gün geçirdim. 7-8 kere vazgeçtim. Telefonda, 'ben burada ne yapıyorum' diye ağlamak için 4.5 milyarlık telefon faturası ödedim. Ama sporculuk ruhu, başarma arzusu beni ayakta tuttu. Ve bugün bu azim sayesinde buradayım.
VAZGEÇMEK BANA GÖRE DEĞİL * Peki neden vazgeçmediniz? Evden, 'mobilya mağazası açacağım' deyip çıkacağım. Sonra, ülkeme dönüp 'olmadı' diyeceğim. Bu bana göre bir şey değil.
* Üçüncü kez yeni bir hayata başlıyorsunuz. Hedefiniz nedir? 56 yaşındayım. Bu mağazayı açmak için bir Allah'ın kulundan yardım almadım. Mobilyaları, askesuvarları gidip kendim seçtim. Dillerini, dinlerini, kültürlerini bilmediğim insanlarla pazarlık ettim. Çin'den Hindistan'a geçerken bavuldaki giysileri değiştirmeyi unuttum. Sıcaktan kurdeşen olacaktım. Kısacası, ben daha önce böyle bir yorgunluk yaşamadım. Hedefim, buraya gelen insanların yüzündeki mutluluk ifadesi. Hayatımın hiçbir döneminde işimin kölesi olmadım. Yine aynı şeyi düşünüyorum. Bu yaşta bunu becerebiliyor olmak bana yetti.
* Bir işadamı olarak Çin'in abartıldığını düşünüyor musunuz? ABD Çin'le uğraşmazsa, Çin geleceğin gücü olacaktır. İnsanları SARS'la ya da başka hastalıklarla sindirmeye çalışıyorlar. Ben bu psikolojik savaşın Çin'i durdurmaya yeteceğine inanmıyorum. Böyle devam ederse, birkaç yıl sonra Euro-dolar paritesi altüst olur zaten.