Sendromcuk dö la bahar
Size de oluyor mu? Bahardan mıdır nedir, böyle ayağının altından toprak kayıyormuş gibi oluyor insanın. Astronot gibi dolaşıyorsun. Fena bir duygu diil aslında, bulutların üstünde dolanıyormuş gibi, aşk meşk sözkonusuymuş gibi, en şaaane duygu buymuş gibi, muş gibi, kuş gibi...!
Bu tip durumlarda veriyorsun enseyi döşeğe, bi tavana bi teeveeye tikkat ediyorsun! O da kesmediyse yum gözü gitsin horul gırıl uyku düzlemine geç... De, işler güçler n'oolucak bu ara ve tabii ki derede? Memleketi kim kurtaracak? Ahaliyi kim adam edecek..? Bi de bunlara kafa yoracak birini bulmak lım falan ve filan. Zor... Böyle tembel teneke pozisyonu tercihlerimde şahsen beni zorlayan en mühim husus; ben yatarken dünyanın dönmeye devam etme hali. İşte bu çok fena kankardeşlerim. Sen ense yaparken birilerinin çalışmaya devam etmesi feci bir şey. Hatırlıyorum da bu yüzden midir nedir sokağa çıkma yasağı, sayım suyum filan olduğu günler ben çoook ama çok mutlu olurdum herkes benle eşit durumda diye; daha o zaman yattığın yerden dünya işlerine karışmak içün bilgisayar filan icad edilmemiş, çayı üzümle içiyoruz, buralar dutluk falan..! Hayat zoooor...
Öte öte yandan, cemreler düşüp yazın ucu göründüğünde, ki üstüne basıyoruz patayı kaldır; bir kısım insan topluluğunu başka çeşit bi dert, tehdidi altına alır... E ben de kafam kel olmadığına göre bu, aza nereye demişsin çoğun yanına acıklılığı içersinde yer alırım. Çoğunluk mu dedim? Evvet... Karnın tok sırtın pek olsun olmasın garabet bir eşitliğin harcı: Siklet problematiği...ya da; Kışın yediğin erikler, yazın her bi yerini çimdikler sendromcuğu. Kural budur ve değişmez.
Buna mukabil az da bulunsa bir şanslı insan çeşidimiz de yok değil. Küççük Ceylan misal; tam 12 kilo almış Memedali Beeey'in programında söyledi. Çok mutlu... Ne güzel... Ve insan ister istemez düşünüyor; 'kilo alma ihtiyacı' ne menem bi şeydir diye. Hayatında hiç kar yağışı görmemiş, anne olmamış, 80'ine kadar bakir kalmış birileri nasıl ki görmediği tatmadığı bir durumu tanımlayamaz öyyle de bir durumdur herhalde. (Aa güzel benzetme oldu; hiç!) Ama ferah bir durum olduğu kesin! Yedikçe zayıflamak gibi hoş bir vaziyet (!) icad edilmedikçe bazı ruhlar rahata eremeyecek diyeceğim o ki.
Bakıyorum medyatik rejim doktorları mevsimden istifade şov programlarını dolaşmaya başlamışlar bile. Kazandıkları paraları koyacak yerler satın almak için olsa gerek. İnsanoğlunun açgözlülüğüne şaşıyorum ama ben. İştah fonksiyonu ayarlamalarıyla dünyalık edinenlerin kendi iştihalarını kontrol etmesini de istiyor gönül. Ne bileyim kefenin cebi filan..? 'Milletin dünyalığından sana ne hemşire' diyecek olana, yeterince anlatamadım mı diye de eklemek isterim. 'Doktorum' diyenin medyatik olma ihtiyacı sinirime dokunuyor; hepsi hepsi bu.
SEÇİM HEYECANI Konu değişsin. Değiş Tonton: Yarın, bundan sonraki günümüzü göreceğimiz seçmece helecanlarına gark olacağız. Asıl itibarıyla olayın helecan kısmı yumurtalarını soğutmayı hiiiç istemeyecek ya da yeni folluklara yumurtlayacak adı belli rengi kokusu belli besili şahısların nabızlarında hüküm sürecek. Olay bizim açımızdan öyle, bir futbol müsabakası adrenalininde seyretmeyecek. Zira balı biz tutmuyoruz ki parmaaamızı yalayalım. Di mi? Di mi? Di mi? Allah müstehakımı versin giderayak o ne politik yaklaşımdı öyle? Yaklaşın öpücem!
|