Ecevit'in, Erdoğan'a çağrısı
Kıbrıs'ta müzakerelerden bir sonuç alınamayacağı, dün Ankara'ya gelen Başbakan Mehmet Ali Talat ve Dışişleri Bakanı Serdar Denktaş'ın açıklamalarıyla da kesinleşmiş görülüyor. Nitekim, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş da günlerdir Rum tarafının tutumu dolayısıyla bir sonuç alınmasının zor olduğunu sürekli kayda geçiriyor. Şurası kesin ki; 21 Mart'ta başlaması öngörülen Türkiye ve Yunanistan'ın katılımıyla gerçekleşecek dörtlü zirveden de çok ileri bir sonuç çıkması ihtimali bulunmuyor. Yunanistan'daki yeni hükümetin göreve gelir gelmez Rum yönetiminden farklı bir tutum içine girip, taviz verir bir pozisyon alması da zaten olası görülmüyor. Ancak, Rum yönetimini ikna etme konusunda Washington yönetiminin çabasını da bir kenara bırakmamak gerekiyor. Belki de ilk kez Rum kesimi üzerinde, bu kadar yüksek oranlı ve doğrudan Başkan Bush'un presinin söz konusu olduğu, Ankara'nın da yakından bildiği bir durum. İstenen ise, Türk tarafının hiçbir şekilde masadan kalkmaması ve sonuna kadar müzakerelerin sürdürmesi.
Ecevit'in öngörüsü DSP Lideri, eski Başbakan Bülent Ecevit ise dünkü sohbetimizde Ankara'ya hakim olan bu havanın tersi yönünde görüş ortaya koydu. Ecevit, öncelikle "Rum tarafının Kıbrıs'ta bir oyun içinde" olduğunu kayda geçirerek söze başladı. KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş'ın da "Annan Planı'nı beğenmediği halde, içtenlikle çalışmasını sürdürdüğünü" anımsattı. Ada'daki iki tarafın müzakerelerinden bir sonuç çıkmayacağının belli olduğunu da belirtip şöyle devam etti: "Ada'da iki ayrı toplumun varlığı kabul edilmeli. Ada'da iki ayrı dil, din, millet var. Bunlar bir araya gelemez. Ancak birlikte çözüm bulabilirler..." DSP liderine göre, Türkiye ve Yunanistan'ın katılımıyla gerçekleşecek dörtlü zirvede de çözüme kavuşmak zor. Ecevit'in, önerdiği çözüm modeli ise Kıbrıs'taki iki toplumun önce ayrı devlet olmalarının herkes tarafından kabul edilmesi ve iki toplumun "kafa kafaya verip kendi içlerinde bir çözüme" ulaşmaları. Dolayısıyla, Annan Planı'nın baştan reddedilip, iki toplumun birlikte yaşam modelini geliştirmeleri. Ecevit'in, halefi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a önerisi de bu yönde. Yani; dörtlü zirveden de bir sonuç alınmayacağı ve Annan'ın boşlukları doldurmasının da sonuç getirmeyeceğinin bugünden görülmesi...
Seçim sonucu Ecevit ile Kıbrıs'ın yanı sıra seçim sonuçları üzerinde de konuştuk. Hangi partinin ne kadar oy veya belediye başkanlığı alacağı konusunda, kendi söylemiyle; "Bir kehanette bulunmak istemiyor..." İktidarın yerel seçimlerde şansının yüksek olacağı gerçeğini Ecevit de kabul ediyor. Bununla birlikte iki ilde adaylarına diğerlerine göre daha çok güveniyor. Bunlardan biri, CHP'nin Yüksek Seçim Kurulu'na aday bildirmekte geciktiği için seçime katılamayacağı il olan Eskişehir. Adayları Yılmaz Büyükerşen'in Eskişehir'de kesinlikle seçimi kazanacağına inanıyor. İkinci il ise eski bakanı Masum Türker'i aday gösterdiği İstanbul... İstanbul'da Masum Türker'in iyi bir oy alacağı konusundaki öngörüsü, bugün geçerliliği tartışılır olsa dahi, Kemal Derviş'in yerine Devlet Bakanlığı'na getirdiğinde işadamlarının, "Keşke Derviş'ten önce Türker'i bu makama getirmiş olsaydınız" sözlerine dayanıyor.
Kuzey Irak sıkıntısı Ecevit'in dikkat çektiği bir diğer nokta ise Irak'ta Geçici Anayasa ile ilgili gelişme oldu. DSP liderine göre, ABD bu konuda "Bir müttefike yakışmayan davranış içinde..." Türkiye'nin haklı tepkilerini göz önüne almadan, Kuzey Irak'taki Kürt azınlığa çok büyük avantajlar sağlayan düzenleme getirdi. Ecevit'e göre, ABD, bölgedeki Kürtleri destekleyerek, ileride oluşacak Kürt devletinin temellerini bugünden kuruyor. Türkiye'nin tepkilerini yumuşatmak için de "Nasıl olsa Anayasa daha sonra değişecek" diyerek, "avutma" taktiği izliyor. Ecevit'in her zamanki temkinli yaklaşımı içinde Kıbrıs, seçim ve Irak ile ilgili öngörüleri bu yönde. Sonuçlarının ne olacağını ise zaman gösterecek...
|