İlk mesaj Bardakoğlu'ndan
Genelkurmay İkinci Başkanı Org. İlker Başbuğ'un, ABD'deki temaslarında Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ile ilgili sözleri, Türkiye'de bu konudaki görüş birliğinin de yansıması niteliğinde.
Orgeneral Başbuğ, "Türkiye ılımlı İslam diye kavramlar üretiyor" diye söze giriyor ve "Hem laik bir devlet, hem de ılımlı İslam devleti bir arada olmaz" diyor.
Org. Başbuğ, sözlerini ABD'de görüştüğü yetkililerin de "net olarak anladıklarını" kayda geçiriyor. Aslında ABD'deki yetkililere bu sözleri söyleyen ilk kişi Org. Başbuğ değil.
Bu sözler Şubat ayında ABD'yi ziyaret eden Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bayramoğlu tarafından da benzer şekilde kayda geçiriliyor. Org. Başbuğ'un sözleri üzerine Prof. Bayramoğlu, Utah Üniversitesi'nde ve New York'ta bir Sinagog'da yaptığı konuşmanın metinlerine yöneldik. Bayramoğlu da Türkiye'ye biçilmek istenen kaftan ile ilgili olarak Org. Başbuğ kadar açık olmasa da benzer sözleri söylüyor.
Hem de Diyanet İşleri Başkanı olarak... Prof. Bayramoğlu, her iki konuşmasında da Türkiye'de nüfusun çoğunluğunun Müslüman olmakla birlikte, "İslam'ın toplumda tek bir din olmadığını" anımsatıyor.
Ardından İslamın Türk toplumundaki algılama ve uygulamasıyla ilgili olarak şunları söylüyor: "İslamın mistik ile geleneksel uygulamalarında ve muhafazakar ile daha ılımlı İslam arasında değişiklikler gösterir. Bu durum, Türk toplumunun yüzyıllar boyunca çeşitli kültürel olayların etkisine maruz kalmasının sonucudur. Diyanet, bu farklılıkları kabul etmektedir ve hoşgörülü, daha kucaklayıcı bir İslam'ı teşvik etmektedir."
Nasıl ılımlı olunur Prof. Bayramoğlu, Müslüman olmayan Türk vatandaşlarını, Türkiye'nin demokratik kültürel farklılığına katkı olarak gösteriyor.
Bugün BOP ile Müslüman ülkelere model gösterilen "Türkiye'de İslamın nasıl ılımlı bir hal aldığını" ise şu sözlerle dile getiriyor: "Türkiye'de geniş çevrelerce İslami algılanış, radikal, kökten dinci veya dışlayıcı değildir. Türk toplumundaki böyle ılımlı bir İslami algılamanın nedenlerinden biri, Türkiye'de yaklaşık 80 senedir var olan demokrasidir. Kurulduğu günden beri, Türkiye demokrasisini ilerletti ve şimdi Müslüman ülkeler arasında güzel bir örnek olarak çıktı. Türkiye'de gördüğümüz demokratik kültürün, hoşgörüyü, katılımı, sivil toplumu ve modernliği desteklediğidir."
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Bayramoğlu, bir ay kadar önce ABD toplumuna Türkiye'yi anlatırken bir noktanın altını çizme gereği duyuyor: "Entelektüeller, öğrenciler ve dini grupların liderleri, dine ilişkin görüşlerini özgürce ifade edebilirler. Din üzerinde eleştirel düşünceye ilişkin hiçbir kısıtlama yoktur. Birçok ülke, böyle bir özgür platformdan yoksundur. Bazı ülkelerde sadece bir düşünce öğretisine sıkı bir destek vardır. Dinin farklı yorumlarını ifade etmek için yeterli özgürlük yoktur. Bu siyaset, dine katı bir anlayış getirir. Ve bu katılık ve sert çizgili yorum, modernlik ve hoşgörü için hiçbir alan bırakmaz. Eğer dindeki bu katı ve tek yanlı yorumlar halka zorla uygulanırsa, fanatizme yol açabilir. Bu bazı ülkelerde gördüğümüzdür. Türkiye bu bağlamda büyük farklılık gösterir çünkü bütün görüşler için bir alan vardır."
İşin temeli Prof. Bayramoğlu, "İslamın ılımlı" bir hale gelmesinin öyle kolay olmadığının altını çiziyor. İşin temelinde, demokrasi ve modernlik olduğunu vurguluyor.
Türk ulusunun genetik yapısında bunun var olduğunu anımsatıyor. Ulustaki demokratik kültür ve demokratik değerlerin, modernliği tercih etmesinin böyle bir ılımlılığın çıkmasına katkıda bulunduğunu belirtiyor. Sonuç olarak, hem askerin, hem de din işlerinin en tepesindeki iki kişiden ABD'ye aynı mesaj veriliyor. Daha da önemlisi, bir model gösterilirken, İslami kimlikten önce, demokratik değerler ile laikliğin, ılımlığı, hoşgörüyü getirdiği anımsatılıyor.
Demokratik kültür ve değerler ile laiklik olmayınca, ılımlılık da olmuyor. Onun için bir zamanlar direnç gösterse de Nevruz Bayramı, bugün devlet tarafından düzenlenen etkinliklerle de kutlanabiliyor. Nice Nevruz Bayramlarına...
|