Ankara'da seçim havası
Diğer iller gibi, Ankara'nın da her tarafı partilerin, adayların afiş, pankart ve bayrakları ile dolu. Bazı yerlerde asılan bez afiş ve pankartlardan gökyüzü dahi görünmüyor. Yerlerde ise adayların dağıttıkları el ilanları Başkent'e hakim bahar rüzgarıyla bir yandan diğer yana uçuşuyor. Oy vereceklerde ise aynı hareketlilik görülmüyor. Seçim otobüsü veya minibüsünden var gücüyle bağıran çığırtkanın ne dediğine, adayın kim olduğuna yolda yürüyenlerin aldırdığı dahi yok. Geçmiş seçimlerin aksine, geçen seçim otobüslerine hafif bir tebessüm ve el sallamanın ötesinde ilgi gösteren de yok. Görünen o ki, Başkent'te herkesin kafası karışık. Hatta, adayların dahi... Buna neden, Ankara'da kimin kimi destekleyip, kimin karşısında mücadele ettiğine ilişkin kargaşa...
Arap saçı gibi Sokaklara, caddelere, meydanlara tam bir arapsaçı görüntüsü hakim; Yıllardır AKP ile iç içe olan Saadet Partisi, CHP'ye destek verip, AKP'nin önünü kesmek için çaba gösteriyor. CHP ve DSP'liler, yıllardır iç içe olduğu SHP'ye vuruyor. Mamak'taki CHP'li, Büyükşehir'de kendi adayı Yılmaz Ateş yerine SHP adayı Murat Karayalçın'a oy vereceğini açıklıyor. SHP'liler ise Sincan ve Altındağ haricindeki diğer 22 ilçede CHP adayını destekliyor. AKP Büyükşehir Adayı Melih Gökçek'in yakın çevresi, Keçiören'de AKP adayı Turgut Altınok'a oy vermeyeceklerini açıklıyor. Altınok'un yakın çevresi ise Melih Gökçek'e ilçelerinden kesinlikle oy çıkmayacağını iddia ediyor. Hatta, açıktan "Oyumuz Murat Karayalçın'a olacak" diyor. Daha da ilerisi el altından Gökçek ve Altınok aleyhine yazılmış çirkin iddialarla dolu imzasız mektuplar posta kutularını dolduruluyor. MHP Keçiören'de kendi adayına yükleniyor, bir zamanlar Gökçek'in en yakınında yer almış kişiler, "Bizim oyumuz CHP adayına" açıklaması yapıyor. Sokaktaki vatandaşa hangi partiye oy vereceksin diye sorulduğunda, sosyal demokratlar lider ismini anmadan doğrudan parti adını söylerken, sağ seçmen parti adı anmadan lider veya aday adını söylüyor.
Kafalar karışık Bir de bunların üzerine her taraftan fakslanan veya bilgisayar ekranlarını dolduran mesajlarla sıralanmış oy oranları geliyor. Kendi çevresine bakan seçmen, yaşadığı gerçek, posta kutusuna düşmüş anket arasında bocalıyor. Yunanistan'ın Milli Gün'ü dolayısıyla Hilton Oteli'nde düzenlenen resepsiyonda da aynı tablo karşımıza çıkıyor. Resepsiyonda karşılaştığımız diplomat, bürokrat, hatta yabancı misyon şeflerinin ilk sorusu aynı yönde oluyor: "Gerçekten Gökçek'in oyu yüzde 68 olur mu?" Eski bir diplomat da benzer bir yaklaşım gösterince biraz ilerimizde duran Melih Gökçek'in yanına yaklaşıp aynı soruyu yöneltiyoruz. Gökçek, gözlüklerinin üzerinden bir bakış atıp gülümsedikten sonra şöyle diyor: "Benim oyum öyle yüzde 68'lerde falan olmaz, ama garanti seçilirim..." Beklediği oy oranı üzerinde konuşmak istemiyor, "Açık ara farkla alırım" demekle yetiniyor.
Yüzde 15 kararsız Gökçek'in dikkat çektiği bölge ise Çankaya oluyor. Çankaya adayına çok büyük destek verdiklerini bu sayede büyük bir sıçrama yaptığını belirtiyor. Yine de CHP adayı ile arayı tam açamadığını söylüyor. Bu aşamada, şu değerlendirmeyi yapıyor: "Hala yüzde 10-15 arasında bir kararsız kitle var. Hangi partiye oy vereceği konusunda en küçük bir sinyal dahi vermiyor. Kapalı bir kutu gibiler, açmanın imkanı yok. Onların sandık başında kararlarını vereceğini sanıyorum..." Adaylara destek konusunda ortaya çıkan paradoksu anlatıyoruz. Gökçek, "SP de CHP'ye destek veriyormuş öyle mi?" deyip gülüyor. Bakıyoruz, her türlü teoriye bir gerekçeli formül bulan Gökçek'in de kafası karışık. Seçime üç gün kala bürokrasi ve diplomasinin merkezinin havası bundan farklı olmuyor. Başkentli seçmen kafasının karışık olduğunu zaten yoldan geçen seçim otobüslerine gösterdiği tavır ile de ortaya koyuyor. Hem de kararını önceden vermiş bir edayla...
|