|
Hasta etmeyin adamı kardeşim!
Mahmut Sancak mahmuts@sabah.com.tr
Cep telefonları zararlı mı değil mi? Hasta olur muyuz olmaz mıyız? Radyo dalgalarından önce bu tartışmalar hasta edecek bizi. Oysa biraz bilgi ve tedbir sıkıntılarımızı azaltabilir.
Bugüne kadar 20 binin üzerinde "bilimsel" araştırma ve konuya özel inceleme yapıldı. Ama ortada hala kesin bir sonuç yok. Yerli ve yabancı yüzlerce bilim adamı işin peşinde. Çalışmalar tüm hızıyla devam ediyor. Evet bu hafta teknoloji dünyasının en hararetli tartışmalarının yapıldığı cep telefonları, elektromanyetik dalgalar ve insan konusunu ele alacağız. Yazının hemen başında yapılan sayısız araştırmaya işaret ederek karşı karşıya olduğumuz bilmecenin zorluğuna dikkat çekmek istedim. Ancak raporlardan sağlık konusunda kesin bir kararın henüz çıkmamış olması hiçbir şey bilmediğimiz anlamına gelmiyor. Her araştırma yeni soruları beraberinde getirirken aynı zamanda bilinçlenmemizi de sağlıyor. Yazılıp çizilenler genellikle iki gruba ayrılıyor. Cep telefonunu destekleyen veya köstekleyenler. Okuduğunuz bu yazı iki gruba da girmiyor. Metnin yazılış amacı kendim gibi sıradan ölümlüleri konu hakkında tarafsızca bilgilendirmek olarak özetlenebilir.
Tartışma konusu nedir? Cep telefonları ve iletişimin yaygın olarak işlemesini sağlayan baz istasyonlarının çevreye zararlı ışınlar yaydıkları ve insan sağlığını tehdit ettikleri söylenir. Özellikle kanser, bağışıklık sisteminin zayıflaması ve dolaşım bozuklukları gibi rahatsızlıklara yol açtığı düşünülür. Halk arasında fazla cep telefonu ile konuşulursa beynin ızgara köfte gibi pişeceği söylentisi dahi kulaktan kulağa yayılır. Peki işin aslı nedir? Cep telefonu ne kadar tehlikelidir? Kendimizi olası tehditlere karşı nasıl koruyabiliriz? Cep telefonları ve baz istasyonları iletişim kurmak için karşılıklı radyo dalgaları gönderir. Bu tarz radyo dalgalarının insanları etkilediği daha 50 yıl önce bilimsel olarak kanıtlandı. Bu konuda bir tartışma söz konusu değil. Asıl tartışma cep telefonu kullanımı ile birlikte çok yakınımıza kadar taşınmış olan bu radyo dalgalarının kanser tahdidini artırıp artırmadığı. Önceleri en büyük elektro manyetik dalga kaynağı olarak görülen yüksek gerilim hatları, televizyon ve radyo antenleri yerleşim merkezlerinden uzaklarda ve yüzlerce metre yüksekte bulunmaktaydı. Bu bölgelerde yaşanmadığı sürece rahatsızlık tehlikesi nispeten düşük sayılıyordu. Peki ya şimdi? Etrafımız baz istasyonları ile sarıldı. Sakın farkında olmadan hastalanmayalım?
Baz istasyonu ve gerçekler Temel olarak baz istasyonları birçok cep telefonuna erişim imkanı sağladığı için çevreye daha fazla elektro manyetik dalga saçar. Ve bu yüzden asıl tehdit unsuru olarak görülür. Oysa yapısal olarak baz istasyonları çok daha izole ve insanlardan da daha uzak yerlere konur. Ayrıca yansıtıcılardan uzaklaştıkça manyetik alan etkisi de hızla düşer. Baz istasyonunun bir metrelik kapsama alanı içerisinde ışıma yoğunken iki metre uzaklaşıldığında bu oran yüzlerce kat azalıyor. Bunun yanısıra baz istasyonlarına yerleştirilen antenler sinyalleri 360 dereceyle yani her yöne göndermez. Yalnızca baktığı yöne ve yatay olarak gönderir. Örneğin bina duvarına veya çatısına takılı bir yansıtıcının altına ve arkasına neredeyse hiç ışın gitmez. Yani ev içerisinde bulunan insanlar radyasyona maruz kalmaz. Ancak monte işlemi yapılırken karşı bina ile arada yeterli mesafe olmalıdır. Bu antenler çevreye çok az ışın saçmaları için özel olarak düşük enerjili olarak üretilmiştir. Avrupa'da olduğu gibi Türkiye'- de de kanunlar çerçevesinde belirlenmiş sınırlar arasında çalışan düşük ışımalı baz istasyonları kullanılıyor. İş cep telefonlarına geldiğinde ise durum biraz değişiyor. Zira cep telefonları konuşma esnasında doğrudan tenimize temas ederek vücudumuzun en kritik bölgesi olan başımızı manyetik alan tehdidine maruz bırakır. Özellikle kulağa dayanmış bir telefon anteni ile beyin ve gözlerimiz arasında yalnızca birkaç santimin olması risk oranını baz istasyonlarına kıyasla çok daha artırıyor.
|
|
|
|
|