Dev komplo
Komplo teorisyenleri bayram ediyor. Ortada yepyeni bir ürün var: Washington'un Büyük Ortadoğu (Greater Middle East ya da kısaca GME) projesi. Bir süredir George Bush'un söz ettiği kavram, son aylarda Amerikan hükümeti tarafından daha somut temellere dayandırılarak siyasi hedef ve inisiyatiflere dönüştürüldü. Bizim komplo teoricilerine sorarsanız GME'nin ne olduğunu ballandıra ballandıra anlatıyor, 'ABD ilk adımda Doğu Akdeniz'in güvenliği için Kıbrıs'ta barış istiyor' falan gibi teorilerle de süslüyorlar. (Sanki amaç Akdeniz'de ipek ve baharat ticaretini ele geçirmek; sanki uluslararası camia 30 yıldır Kıbrıs'ta çözüm için çabalamıyor gibi.) Oysa GME, komplolara gerek olmayan transparanlıkta ilerleyen bir proje. Kökleri 11 Eylül'e uzanıyor. Hâlâ dünya siyasi dengelerini basit bir Marksist mantıkla yorumlamak isteyenler, 11 Eylül'ün ABD'nin dünyaya bakışında nasıl sismik bir sarsıntı yarattığını kavrayamadı. Irak savaşı aslında her şeyden çok güvenlik ve Arap dünyasında alternatif yaratma amaçlıydı. Petrol için olduğunda ısrar ettiler. Oysa kim üretirse üretsin dünyada tek bir petrol piyasası var. O petrolü Saddam'dan satın almak, 100 milyar dolar harcayıp Irak'ı işgal etmekten çok daha kolay olurdu...
Türkiye'den esinlendiler Bu yeni açılımın, GME'in ilk nüvelerini, George Bush'un altı ay önce Ulusal Demokrasi Vakfı'nda yaptığı konuşmada duyduk. Bush, kısaca 'Yıllarca Ortadoğu'da istikrarın korunmasını demokrasiden daha fazla önemsedik. Bu hataydı. Bundan sonra Ortadoğu ve İslam dünyasının gelişmesi için ileri strateji izleyeceğiz' demişti. Kısaca Washington'un analizi şu: Ortadoğu bu haliyle devam edemez. Demokrasi olmayınca terör ve şiddet var. Diktatörler ne ekonomik ne de siyasi açıdan faydalı. ABD ve dünyanın güvenliği için demokrasi, açık toplum, serbest piyasa lazım. Bush'un bizzat Tayyip Erdoğan'la da paylaştığı bu tezin temel inisiyatifleri hazirandaki G8 ve İstanbul'daki NATO zirvelerinde dünyaya açıklanacak. Hiçbir şey hazır değil; hükümetin çeşitli birimlerinde insanlar oturmuş hala bunun altını doldurmaya çalışıyor. El Hayat gazetesine sızan bir taslağa göre amaç, BM Kalkınma Programı (UNDP) tarafından hazırlanan Arap Kalkınma Raporları'ndan yola çıkarak Ortadoğu'daki üç eksikliği tamamlamak: bilgi, eğitim, kadınların katılımı. Bu amaçla seçimlere destek, özgür basına teşvik, ufak işletmelere kredi sağlanması, kadın kürsüleri gibi onlarca ıvır zıvır var. GME'ye esin kaynağı olan model ne derseniz... Evet bildiniz, tabii ki Türkiye.
Türkiye'nin AB üyeliği Tüm bunlar cuma günü Beyaz Saray'da Gerhard Schröder ve Bush arasındaki 'buzları eritme' randevusunun da temel başlıklarıydı. Bir süredir Almanya ve ABD arasında GME konusunda dirsek teması var. Duyduğum kadarıyla Almanlar bu konuda heyecanlı. Schröder'in gezisi sonunda yayınlanan ikili deklarasyon da kimsenin kafasında kuşku bırakmayacak şekilde bu inisiyatifin Almanya ve ABD'nin ön planda olduğu yeni bir Transatlantik proje olarak ilerleyeceğini gösteriyor. Fransa da yakında kervana katılacaktır. Türkiye'nin AB üyeliğine de bu çerçevede bakıyor Washington. Büyük Ortadoğu deyince temel felsefeler dışında henüz tasarlanmış çok şey yok. Zaman zaman Amerikalı diplomatlar, kendi hallerine gülüyorlar. Onlar da tam bilmiyor neyi nasıl yapacaklarını. Ama II. Dünya Savaşı sonrası dünya dinamiklerini belirleyen Transatlantik İttifakı'da her şeyden önce bir konsept olarak çıkmış, zamanla o çatının altına dev bir siyasi mimari gelmişti. Şimdi de yapılan, çatının inşası.
|