Siyasi fikir ve iyi yaşam
Hayatın daha iyi kılınmasına, daha kaliteli hale getirilmesine dönük insan çabasına zaman biçmek veya mekân tayin etmek imkansız bir şey. Çünkü insanın çok doğal bir arayışı bu. Sokrates'in ölümünü resmeden tablolar, bir insanın ölümünü değil, hayatı daha iyi kılmaya dönük arayışın karşılaştığı engelleri ve bu engelleri aşmak için ortaya koyulan soylu fedakârlıkları gösterir her zaman. Şimdi bize basit gelse de, insanın suya gitmeyi tersine çevirip, suyu yaşadığı mekânlara ve şehirlere getirme çabası, "iyi yaşam" arayışında bir "devrim"di. "İyi yaşam nedir?" sorusuna herkesin kendine göre bir cevabı vardır kuşkusuz. Fakat temel olan şey, insanın dünyaya bakışını her geçen gün daha çok iyileştirme arayışı ile yaşadığı mekanları iyileştirme çabası arasında bir ilişki, bir denge ve bütünsellik kurmaya çalışmasıydı. İ.S 1. yüzyılda kendi şehirlerine su getirmek için büyük kemerler inşa eden Romalılar, aynı zamanda sokaklarında iyi düşünceyi temsil eden filozofların dolaştığı şehirlere sahiptirler. Sanki, şehirler filozoflarla şereflendiği için, su ilk defa kaynağından çıkıp oralara gitmeye karar vermişti...
*** "İyi yaşam" konusundaki fikirlerimizin bütünselliği "tehdit" altında artık. Filozofların temsil ettiği "iyi yaşam" arayışı, katı ideolojik yaklaşımlarla kuşatıldı. Buna karşılık, insanın suyun kaynağına gitmesini değil, suyu şehirlere getirmesini temsil eden "iyi yaşam" arayışı, rotasını ve amacını kaybetmiş bir tüketim süreci ile içeriksizleşiyor. Bu iki "tuzak" arasında kalması, yaşamın daha iyi kılınmasına dair arayışların zeminini zayıflatıyor... Tabii tüm yollar bu iki tuzaktan ibaret değil; bir "üçüncü yol" her zaman var... İdeolojilerin, "siyasi fikir" üretimini katı yaklaşımlara mahketmesi, "siyasi fikir"den uzak bir dünyanın daha iyi olacağı anlamına gelmez. İdeolojilerin katılığını işaret ederek "siyasi fikir"den uzak bir dünya kurgulama çabası, sadece paranın gücünü artırmaya dönük bir düzen arayışının neticesidir. Dolayısıyla, ideolojilerin katılığını işaret ederek, "siyasi fikir"den boşanmış bir "iyi yaşam" arayışına girişmek, gerçek zemininden uzaklaşmış bir kısırdöngüye girmek demektir. İnsanı tüketimden ibaret bir varlığa indirgemektir bu. Her yüzyıl "yeni dinamiklerle" ve "yeni çelişkilerle" tanımlanır. Geçtiğimiz yüzyılların tarihinden bahsetmeye giriştiğimizde, esasında, sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik ve stratejik "çelişkilerin" ürettiği tarihsellikten başka birşeyden konuşmuyoruz. Önümüzde akan yüzyıl birkaç yüzyılda bir gelen köklü stratejik çelişkilere gebe. Bu nedenle "iyi yaşam"ın tanımlanması çok yoğun bir felsefi ve siyasi tartışmayı zorunlu kılıyor... Bilimlerin sınıflamasında, "pratik felsefe" olarak adlandırılan "siyaset" üzerine düşüncelerimizin ise çok daha dinamik zeminlere kayacağı beklenmelidir. Dünyanın adalete mi, yoksa kaosa mı ilerleyen bir düzene kavuşacağı, biraz da "iyi yaşam" konusundaki algının nasıl "kurulacağına" bağlıdır.
|