|
|
Risk yoksa kazanç da yok
Yazılı basın için hazırlanmış İş Yatırım reklamları üzerine çok konuşulacak... Hani "Marquiss de Grouchy, Waterloo'da General Blucher'i durdursaydı, ne olurdu?" diye bir başlık ve kurşun asker figürleriyle o savaştan bir görüntü bulunan reklam... Giriş metninde şöyle yazıyor: "Napoleon kuşkusuz büyük hedefleri olan bir insandı. Stratejilerini doğru kurgulayabilse, doğru işbirlikleri oluşturabilse muhtemelen Waterloo'da kazanan taraf olacak, tarih bambaşka bir seyir izleyecekti..."
Reklamın artakalan kısmında İş Yatırım'ın kilit mesajları bulunuyor. Bu çerçevede yayınlanacak diğer reklamların başlıkları da şöyleymiş: "Truvalılar tahta atı surların içine çekmeseler, ne olurdu?"; "İsviçreli saatçiler quartz teknolojisinin önemini erken fark etselerdi, ne olurdu?"; "Machiavelli, Prens'in görevini yan gelip yatmak olarak tanımlasa, ne olurdu?"...
İş Yatırım adı üstünde İş Bankası'nın sermaye piyasalarında, bir yatırım bankası gibi faaliyet gösteren aracı kuruluşu. Bu sektörde bugüne kadar yürütülen reklam yaklaşımı o kadar can sıkıcı ve tekdüze ki, bu reklam ilk bakışta ilgiyi yakalamayı, farklılaşmayı kesinlikle başardı.
Öte yandan İş yatırım iki alanda risk almış. Birincisi; her ne kadar hedef kitlesine kesinlikle uygun düşse bile herşeyi bildiğini iddia eden popülist kafalar tarafından bu yaklaşım fazla "seçkinci" bulunabilir.
İkincisi; bu tür ilanlar daha çok düşük tirajlı sektör yayınlarında yer alırken, İş Yatırım reklamını büyük kitlelere ulaşan günlük gazetelere de vermiş. Hedef kitlesinde farklılaşayım derken, genel gazete okuru tarafından anlaşılamama riskini de almış. Bence iyi de yapmış.
Amerikalılar "No risk no win" (Risk olmadan kazanç olmaz) derler. Bir üçüncü risk var ki, o en büyüğü: İşten anlamadığını anlamayanların rüzgarına kapılıp "aman herkes anlasın" diye reklamın sulandırılması. Pazarlama gurusu Jack Trout, marka yönetiminde en önemli işin sabretmek ve dirayetle direnmek olduğunu söyler. Yoksa sıradanlaşıp hiç algılanmamak da mümkündür.
|