| |
|
|
Muhallebicilikten belediyeye
İçinde döner de yiyebileceğimiz bir muhallebicinin, Saray Muhallebicisi'nin sahibi Kadir Topbaş. İstanbul'un en köklü, en fiyakalı, tatlıcı dükkanı olan Saray Muhallebicileri'nin sahibi. Tarih kuyusuna gazeteci kovası daldırıyor ve bakın hangi suları çekiyorum Topbaş'lardan yana:
Şirin mi şirin Bilahare Saray Muhallebicisi'ni açacak olan Topbaş ailesinin büyükleri. Ta 1860'da Karadeniz'den kalkıp geliyor İstanbul'a. İlk dükkânı 1935'de orada, Kasımpaşa'da açıyorlar. Küçük, şirin, mütevazı bir aile işletmesi bu. Ama her bir şeyi çok güzel yapınca çok da güzel iş yapıyorlar. Bunun mükâfatı 1948'de açılan ikici dükkan. Hem de Beyoğlu'nun, İstiklal Caddesi'nin tam böğründe; menşuur Saray Muhallebicisi.
Okulda başarı sırrı Ailede herkes çift katlı kadayıf, 20 katlı baklava, ramazan gülü güllaç, tel kadayıf, tavuk göğsü kazandibi muhabbetlerine sarmışken, genç Kadir ya top ya güreş ya da ders peşinde. Futbolda ve güreşte sakatlıklar yüzünden pek bir varlık gösteremiyor ama, derslere olan ilgisi onu hep okul birincisi yapıyor. Zaten sonunda mimar oluşu; doktora yapışı, sanat tarihçisi, şehir plancısı gibi uzmanlıklara sıçrayışı bu iyi talebeliğin ürünü.
Şans geldi çattı Uzun yıllar önce mahalle arkadaşı ve yol yoldaşı Tayyip Erdoğan'la birlikte siyasi mücadelenin içinde Kadir Topbaş. Ve seçilip hizmet verdiği Beyoğlu'nda meyhanecilerle bile iyi geçinen bir muhafazakar hakçası. Şimdi partsi ona büyük bir şans tanıdı. "İstanbul Anakent adayımız sensin" dedi. Bakalım İstanbullu da tanıyacak mı bu şansı, göreceğiz.
Hayırlısı bakalım Kendisine sorulunca diyor ki: "Bu koca metropolün sıkı bir vizyona, markalaşmaya ihtiyacı var. İstanbul bir dünya kenti. Tam üç imparatorluk yaşamış: Roma, Bizans, Osmanlı. Dünyanın bir numaralı yönetim merkezi olmuş. Bu nedenle şehrin gerçeklerini iyi okuyabilen, geçmişini ve bugününü bilen ve geleceğe taşıyacak olan bir yönetim gerekiyor İstanbul'a. Bölgesel, ulusal, evrensel boyutta ele alınması gereken bir kent..." Ne diyelim, haydi hayırlısı başkan...
|