| |
|
|
Manşetlerde Teke Zortlatması!..
Askerde Burdur'daydım. Serde milli folklorculuk da olduğundan, yörenin örfü, adeti, harsı, adabı üzerine de epey araştırma, derleme yapacak zaman buldum. 'Teke Zortlatması' denen müzik ve dans türünü, işte orada öğrendim... Bu kıvrak ve coşkulu tarz halk dansları, Burdur'un Dirmil İlçesi civarında çok yaygındı. Figürlerin çıkış noktası da hem çok hoş hem çok ironikti. Anlatayım dilim döndüğünce de dinleyin hele:
Doğanın tel cambazları Burdur, Muğla ve Antalya'nın yer aldığı bölümlere haritadan bakın, yarım adayı göreceksiniz. İşte bu yarımadanın tekmiline, Teke Yarımadası diyorlar. O hinterlantta sırtı güneye verip içerleri seyre durunca, gökyüzüne değen yüce dağlar, tepeler görürsünüz. Batı Toroslar'ı görürsünüz yani. Alabildiğine sarp, yalçın olan bu kayalıklar, doğanın tel cambazları sayılan dağ keçilerinin de korunaklı, bereketli yaşam alanlarıdır. Oralarda namı geçen; Maşta Dağı, Ballık Dere Kanyonu, Bolkar ve Sandraz Yücelikleri'nin de her yanı bu yaban keçileriyle doludur. Göze girmek zor Yaban keçisi sürü halinde yaşar genellikle. Ancak; yaşlı tekeler, sürülerden uzak, bir başlarına daha mutludurlar sanki... Lakin gün gelip, vakt erişince yaşa başa bakmaz azıtıverirler. Yani Eylül-Ekim ayları geldi miydi, bir ateş düşer ki içlerine, tutana aşk olsun. Çıkmalı, aramalı ve o yıl ki aileyi kurmalıdır bu inatçı keçiler. Lakin zordur bu iş. Hem akran hem de delikanlı tekelerle vuruşup, dövüşüp gücünü ve cesaretini göstereceksin ki, gözüne giresin dişilerin... Zıınk diye durup!.. İşte bu kapışma anlarında bir seramoni yaşanır adeta. Milyonlarca yıllık teke davranışları tekrarlanır bu seromonide. Gelir, karşı karşıya durur, uzuun süre bakarlar birbirlerine. Sonra, sanki bir yerden komut almış gibi, yere çizili bir daire varmış da tam çizgilerinde yürümek zorundalarmış gibi, milim şaşmadan döner dururlar o sanal çemberi... Derken artık her ne olursa olur, birdenbire "zıııınk" diye dururlar. Kısa bir bekleşme anı daha ve ardından tozu toprağı harmanlayan şekilde devinip, inanılmaz bir hızla birbirlerine koşar, olanca güçleriyle toslaşırlar kafa kafaya. Mümkünsüz harmoni!.. Sonra da boynuzları birbirine takıp, sürtüp, batırarak uzun ve yaman bir kavganın iflahsız cengaveri olurlar. Bu saydıklarımı yaparken ayaklarını da hızla yere vurup güya ürkütürler yek diğerlerini. O an kulak kabartır bir dinlersiniz ki; boynuz çatırtıları ve yere vurulan toynak sesleri buluşup, muhteşem bir harmoniye dönüşmüştür. İşte bu, başka yerde duyulması mümkünsüz harmoniye; Teke Zortlatması demiştir yöre insanı... Teke Zeybeği, Yayla Yolları, Goca Çam gibi halk oyunlarına hep bu kıvrak, kıpır kıpır figürlerin doluşma nedeni, özünü aparttığı keçi kavgasını anlatmasındandır. Masa başı zortlatmaları!.. "İyi anlatıyon, hoş anlatıyon da, şimdi durduk yerde bunu niye anlatıyon?" diyecekler için yanıtım hazır. Şöyle etrafınıza, gazete başlıklarına, gündem haberlerinin baş sıralarına iyi bakın hele. Yaşlı inatçı keçilerin, genç tekelerin, hangi konuda nasıl zortlattıklarını görürsünüz. Bence mahsur yok. Diledikleri kadar zortlatsınlar. Amma velakin sonuç itibariyle, bu ağır memleket mevzuunu zinhar cortlatmasınlar!..
|