| |
|
|
Kim kimi köşeye sıkıştırıyor?
KIBRIS Geçen gün, "Bir daha futbol kulüpleri hakkında yazı yazmaya tövbe ettim" demiştim. Galatasaray hakkında yazdığım iki yorum üzerine, aldığım tepkilerden ötürü tövbe etmiştim futbol yorumu yapmaya. Kendi sahasında Çaykur Rizespor'a 5-0 yenildikten sonra, Galatasaray hakkında, zaten yazacak fazla bir şey kalmadığını da anlayıp, rahatladım. "Mekteb-i Sultani"lileri kendi hallerine bırakmak, en doğru davranış olacak.
Ancak beni ürküten başka bir durum var. Politika ve dış politika da, futbol yorumlarındaki yaklaşıma, giderek benzemeye başladı. Örneğin "Kıbrıs'ta Çözüm" için Annan Planı'nın referans olarak kabul edilmesi ve sonra Başbakan Erdoğan'ın, Davos'ta Annan'la ve Washington'da Bush'la görüşmesi, güzel ve doğru gelişmelerdir. Ancak şimdi, medyaya da yayılan bir hava var.
Özeti şu: - Bu atılan adımlarla, Kıbrıslı Rumları ve Yunanistan'ı köşeye sıkıştırıyoruz. Mümkün olsa, Tayyip Erdoğan'ın ceza sahası içinde bir kafa golü atıp, topu Rum ağlarına gömdüğünü de yazacak bazıları. Dış politikada "Çözüm", bir tarafın diğer tarafı sıkıştırıp, gol atması değildir ki.
Bu tür çözüm, ancak savaşta olur. Çözüm tüm tarafların ortak çıkarlarını birleştiren asgari müştereği bulmaktır. Çözüm, Kıbrıslı Türklerin Kıbrıslı Rumlarla birlikte, AB'ye girmesini sağlayacaktır. Türkiye'nin AB üyeliği yolundaki bir önemli engel de, böylece kalkacaktır. Bu şekilde, Kıbrıslı Rumlar beraberlerinde AB içine bir kriz taşımayacaklardır.
Yunanistan da, Doğu komşusu ile arasındaki en önemli sorunun yok olduğunu görecek ve Ege, bir barış ve refah denizi olacaktır. Aklı başında her Türk gibi, her Yunanlı da, bunu böyle görüyor. Yani amaç, günlük hamlelerle birini köşeye sıkıştırmak değil, sıkıştırılacak köşeleri yok etmektir. Ama, Kıbrıs'ta çözüme ulaşamazsak, Türkiye'nin köşeye sıkıştırılmışlığı, 21'inci yüzyılda da devam eder. Sonra "Bakakalırız giden gemiye ardından / Serde erkeklik var / Ağlayamayız."
|