|
|
|
|
|
|
Bir milyon izleyici getiririm bu filme, sen Haluk Abi?
* 'Tek başıma 1 milyon seyircim var' demişsiniz. Bu kadar kendinize güveniyor musunuz sinemeda? DENİZ: Öyle mi demişim? Amma da sallamışım. (Kahkahalar) Bir milyon ben yaparım, sen abi? BİLGİNER: Benim de 15 tane var! AKBAĞ: Ben de ismen verebiliyorum izleyicilerimi!!! (Özcan Deniz gülmekten konuşamaz bir vaziyette...)
* Kurtardınız siz filmi... DENİZ: 5 milyon izliyor o zaman bizi... Şaka bir yana bu kendine güvenden ziyade yaptığın işe inanç. Cem Yılmaz örneğini vereyim. 1.5-2 milyon seyircisi var deniliyor. Onu kötü bir projenin içine koyun abi. Seyircisi falan olmaz. Proje önemli. Projeyle, yıldızı parlak olan şeyi; iki olguyu yanyana getirdiğiniz zaman patlama oluyor. Taşlar o zaman yerine oturuyor. Bu filmde herkesin yıldızı çok parlak.
* Herkes bunu soruyor size ama filmde Prestij Ailesi'nden kesitler var mı? DENİZ: Hikâye, doğru; benim yaşadığım bir hikâye. Ben sinemeyı seven ve hayalgücü kuvvetli bir insanım. Ben bunu yazmaya başladığımda birebir hikayem olarak yazmadım. Olmayan şeyler ekledim, yeni karakterler kattım.
* Bunu her fırsatta söylüyorsunuz zaten ama hep şaşırtan benzerlikler olduğu iddia edildi... DENİZ: Çünkü medya için bu büyük malzeme. Bu Firuze'nin bana yaşattıklarından yola çıkarak yazılmış. Biz bunu çekiyoruz. Yani kimseye buradan bir gönderme yapmıyoruz. Tersi bile olsa, bu filmden çıkan insanların o karakterlere aşık olması lazım. 'Keşke bizi anlatmış olsa' demeleri lazım.
* Sizin gerçek hikayeniz de bu kadar komik miydi; Ezel Akay'ın katkısıyla mı komediye dönüştü? DENİZ: Ezel'in hayalgücü müthiş zaten. Enteresan şeyler kattı. BİLGİNER: Perpa'da öyle bir Unkapanı yaratıldı ki, orayı hakikaten Plakçılar Çarşısı zannettiler. DENİZ: Sipariş almaya gelenler oldu. Başladık filme, aradan 3-4 gün geçti. Etrafta enteresan tipler dolaşıyor. Hepsi şöhret olmaya gelen tipler. Hayal ürünü bir mekan yaratıyorsunuz oraya bile geliyorlar.
|
|
|
|
|
|
|
|
|