kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Yaşama Dair
    Sinema
    Hobi
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Asli Aydintasbas @ SABAH
 

İslam coğrafyası

Yakın zaman önce FBI'daki "Bin Ladin sorumlusu" görevinden emekli olan Jack Cloonan, televizyon kanallarından hiç eksik olmayan sahte uzman ordusuna kıyasla, El Kaide ve Vahabi kokenli terör eylemlerini en iyi bilen Amerikalı yorumculardan. Emekli olalı beri, ABC televizyonuna danışman. Kendisine, oradaki tanıdıklar aracılığıyla ulaşıyorum. Cloonan, İstanbul'daki dört terör eyleminin yapılış tarzından, olay anında görev yapan "gözcü"lerin olduğu sonucuna varmış. (Nitekim Beth Israel'de gözcülük yapan Yusuf Polat, bu hafta yakalandı.) "İki kişinin katıldığı intihar eylemi, en az 12 kişilik bir hücre demek. Bombacılar, lojistik çalışması, hücre evini temin edenler, malzeme, pasaport ve para işleriniı halledenler." Onları azımsamamak gerek Yıllarını dünyanın çeşitli köşelerinde el-Kaide'yi kovalamaya vermiş emekli polis, İstanbul olaylarının doğrudan el Kaide olduğunu söylemekte tereddütlü. "Afganistan'da eğitim almış herkes Kaide üyesi değil. Önemli olan, hangi kampta eğitim gördükleri. Ancak o zaman bağlantılarını çözebiliriz" diyor. Çeşitli operayonlarda İstanbul'da Türk polisiyle beraber çalışmış. El-Kaide'nin aslında sanıldığından çok küçük bir yapı olduğunu, bunun yanında kamplarda eğitim gören on binlerce "cihad savasçısı"nın ufak gruplar halinde ve kimi zaman bağımsız çalıştığını anlatıyor. Irak savaşının El-Kaide'yle mücadele olduğu yönündeki yeni Beyaz Saray söylemini alaylı bir havada karşılayarak "Yıllarımı bu insanların sorgulanmasına vermiş biri olarak söyleyebilirim ki, bu işe askeri çözüm yok. Ben onları azımsamamayı çoktan öğrendim." Cloonan'a göre tek şans, hücrelere sızıp ABD'nin henüz başaramadığı "sessiz" istihbarat çalışması. İstanbul olaylarının İslami terör olup olmadığıyla başlayan tartışma, gereksiz bir mecraya girdi. Bu saldırıların MOSSAD, CIA ya da AKP'yi hedefleyen "Derin Devlet" tarafından yapıldığına inananlara söyleyecek sözümüz yok. Suçlular ortaya çıkmışken hâlâ "Ama onlar piyon" diyen mantıkla dialog, zor. Ancak Yeni Şafak gazetesinde Fehmi Koru'nun önemli bir hatırlatması oldu bu hafta. Komploculuk veya her taşın altında "dış mihrak" arama dürtüsünü yalnız "İslami" kesime yontmak, hem haksızlık hem de yanlış.

NTV "gurur"la sunar...
Geçtiğimiz günlerde uzaktan yakından İslamcı diyemeyeceğimiz kaç kişi, saldırıların "şüpheli" olduğu imasında bulunarak benzer adresler gösteriyordu. NTV internet sitesi, Gassan Mukhil isimli birinin "Saldırılarda Afgan ve İsrail izi" isimli yazısını gururla sunuyor. Türkiye'de hâlâ 1999 depremine bir ABD gemisinin neden olduğuna inanalar var. Bugün Meclis'te en yüksek sesli anti-Amerikan söylem, "İslamcı" AKP değil "laik" muhalefet CHP'ye ait. Tüm bunlar, bugün Müslümanlar arasında demokrasi ve liberal toplum konularında gerçek bir iç mücadele yaşandığı gerçeğini gizlemiyor. Amerika, İsrail'i bir tarafa bırakın bir saniye. Bu şeriat-laiklik mücadelesi falan da değil: inananlar arasında İslam coğrafyasının ruhu, geleceği için bir kavga. Kabul etseniz de, etmeseniz de bir uçta AKP örneği, diğer tarafta "bin Ladinizm" var. Bir tarafta tarihten ders almayıp hâlâ Avrupa anayasasını "Hıristiyan değerler" üzerine kurmaya çalışan AB hiyerarşisine "laiklik" ve hoşgörü dersi veren Abdullah Gül, diğer taraftan hutbelerde gençleri teröre imrendiren, okul kapattıran imamlar var. Örnekleri çoğaltalım mı? Birkaç yıl önceki Hizbullah olaylarında, bazı muhafazakâr yazarlar "Neden bu insanların aramızda yer etmesine izin verdik" özeleştirisi yapmıştı. Belki bugün de İslamcı kesimin kanaat liderlerinden çok şey bekliyoruz: sürekli terörü kınamaları, bol özeleştiri, her saniye demokratlıklarını kanıtlamaları vs. Ama İslam coğrafyasını Bin Ladin kervanından kurtarıp özgürleştirmek istiyorsak, bunlar kimsenin ödemekte gocunmaması gereken mütevazi bedeller.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Washington sonrası   / 02-02-2004
 Frekans tutturmak   / 26-01-2004
 Kürtler ve Sistani   / 19-01-2004
 Yeni misyon   / 12-01-2004
 Anlaşma ruhu   / 05-01-2004
 Erdoğan'ı beklerken   / 29-12-2003
 Saddam ne anlatacak?   / 22-12-2003
 Diktatörler titresin   / 15-12-2003
 Kıbrıs paniği   / 08-12-2003
 İslam coğrafyası   / 01-12-2003
ASLI AYDINTAŞBAŞ
Kıbrıs başlarken
Kofi Annan'ın Kıbrıslı Türk liderleri...
Gece kuşları özür diledi
Gece kuşları özür diledi
Hiçbir suçun cezasız kalmayacağını söyleyen Ali Dürüst, "Herkese...
Daha başlamadık
Daha başlamadık
Tuncay Şanlı, F.Bahçe'nin henüz hazır olmadıklarını ileri sürerek,...
Demirel: AKP Kıbrıs işinde devleti unuttu
Demirel: AKP Kıbrıs işinde devleti unuttu
9. Cumhurbaşkanı Ankara'da Sabah programında Sarıkaya ve...
Daewoo geliyor
Daewoo geliyor
Türkiye, Ortadoğu ve Balkanlar'ın iş makinesi üretim üssü...
131 saat sonra ışığı gördü
131 saat sonra ışığı gördü
Sivil Kurtarma Ekipleri, bayramın ikinci günü Konya'da çöken binanın...
Özal'ı desteklemedik, o da bedelini fena ödetti bize!
Özal'ı desteklemedik, o da bedelini fena ödetti bize!
83 seçimlerinde İzmirli sanayiciler olarak MDP'yi destekledik. Özal...
Küçük Enes'in katili komşusu çıktı
Bayramın ikinci günü kaybolduktan sonra cesedi bir çöp konteynerinde...
Takside iğrenç teşhir
Akmerkez'den aldığı kadın müşterisine edep yerini gösteren taksiciyi...
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Günaydın | Bizimcity | Sizinkiler | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin Sağlık | Cumartesi | Aktüel Pazar | Yaşama Dair | Sinema | Hobi
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.