|
|
|
|
|
|
Adli Tıp'ta siyasi kavga
Raporlarıyla yargı kararlarını doğrudan etkileyen Adli Tıp Kurumu'nda kavga büyüdü. Kuruma siyasi baskı olduğu söylenince, AKP'nin atadığı başkan istifa etti ama tartışma bitmedi.
*** Adli Tıp siyasi baskı altında
Verdiği raporlarla yargı kararlarına temel oluşturan Adli Tıp Kurumu uzmanları ikiye bölündü. Suçlamaların hedefi haline gelen başkan vasıfsızlık'la eleştirilirken, kurumun siyasi baskı altında olduğu iddia ediliyor..
MAHKEMELERCE 'resmi bilirkişi' kabul edilen, yaptıkları araştırma ve testlere dayanarak hazırladıkları raporlarla yargı kararlarını doğrudan etkileyen Adli Tıp Kurumu'ndaki (ATK) huzursuzluk karşılıklı suçlamalarla tırmanıyor. Geçen yıl Keramettin Kurt'un ATK Başkanlığı'na atanmasıyla başlayan tartışmalar toplam 250 uzmandan oluşan Adli Tıp camiasını ikiyi böldü. Adli Tıp Uzmanları Derneği (ATUD) ve ATK yönetiminin etrafında saflaşan uzmanlar, Türkiye'deki yargı sistemini doğrudan ilgilendiren bir dizi sorunu da gündeme getiriyor. Uzman Dr. Keramettin Kurt'un geçtiğimiz yıl başkan olarak atanmasıyla kurumda bazı adli tıp uzmanlarının görev yeri değiştirildi. Bazı uzmanlar ise görevlerinden istifa etti. ATUD, bu durumdan duyduğu rahatsızlığı ve kurumun özerk olmamasını eleştiren görüşlerini bir basın toplantısıyla dile getirince, bu kez de aralarında ATK Başkanı Kurt'un da bulunduğu yaklaşık 100 uzman görevinden istifa etti.
'KURUM BAĞIMSIZ DEĞİL' Yıllardır ATK'nin özerkliğini savunan ve bunun sürekli gündeme getiren ATUD, 14 Ocak 2004 tarihinde İstanbul Tabip Odası'nda yaptığı basın açıklamasıyla Adli Tıp camiasını ikiye bölen tartışmayı alevlendirdi. ATUD üyeleri, yaptıkları açıklamada hükümetin kurum üzerinde baskı kurduğunu, son dönemde yapılan atamaların siyasi olduğunu iddia etti. Açıklamada, kurumun siyasetten uzak, özerk bir yapıya kavuşturulması istendi. Bu açıklamanın ardından Adli Tıp Kurumu'nda görevli 17 akademisyen bir bildiri yayımlayarak, "Bizler, hiçbir siyasi etki altında kalmadan bilimsel onurumuzdan ödün vermeden, bilimin objektif kriterlerine sadık kalarak işimizi yapıyoruz" dediler. Bu bildirinin açıklanmasından sonra aralarında ATK Başkanı Keramettin Kurt'un da bulunduğu yaklaşık 100 kişi dernek üyeliğinden istifa etti.
YANLIŞ RAPOR VERDİ Özerklik tartışmasının alevlenmesi Keramettin Kurt'un kurumun başkanlığına atanmasına dayanıyor. AKP hükümetinin kurulmasından birkaç ay sonra görevinden istifa eden Prof. Dr. Oğuz Polat'ın yerine, 12 yıldır kurumda görev yapan Kurt önce vekaleten atandı. Geçtiğimiz Mayıs ayında ise asli ataması yapıldı. Böylece ATK tarihinde ilk kez akademik unvanı olmayan bir kişi başkanlık koltuğuna oturdu. Kurt, 9 yıl önce verdiği bir raporda "Karın boşluğuna giren bıçakların tehlike oluşturmadığı" yönünde yanlış bir ibare yazmıştı. Kurt'un göreve getirilmesiyle kurumdaki ihtisas kurulu üyeliklerinde ve ihtisas dairelerinde görev değişiklikleri oldu. Bunun üzerine ATUD, Adalet Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı'na bir yazı gönderdi. Bir yanıt gelmeyince de basın açıklaması yaptı.
'ASIL SORUN YÖNETİMİN TAVRI' ATUD Başkanı ve Kocaeli Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Ümit Biçer, tartışmalara neden olan açıklamanın, zaten yıllardır tartışılan kurumun özerkleşmesi ve bağımsız bir yapıya kavuşmasına yönelik olduğunu söylüyor. Biçer, asıl sorunun ATK yönetimimn tavrundan kaynaklandığını belirtiyor: " Uzmanlar ve asistanlar kendi mesleki gelişimlerine göre değil, her dönem siyasi iktidarlar tarafından yapılan görevlendirmeyle belirleniyor." Biçer, "AB'ye uyum sürecinde ulusal programda Adli tıp hizmetlerinin geliştirilmesi yönünde bir madde var. Tüm partilerin seçim programlarında ATK'nin özerkleştirilmesi konusunda sözü var. Buna karşın, yapılan düzenlemeler makyaj yapmaktan öteye gitmemiştir" diyor.
İŞKENCE RAPORU İŞİNDEN ETTİ Yaptıkları basın açıklamasından sonra yaklaşık 100 kişinin dernekten istifa etmesine ilişkin olarak da Biçer, şunları söylüyor: "Keramettin Kurt, kendisiyle birlikte 66 kişinin istifasını bildirdi. Dernek, tek başına bireysel üye oldukları bir yapı. İnsanlar kurum aracılığıyla istifa ediyorsa bu kurumun bağımsız olmadığının göstergesi." İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı İstanbul Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı da defalarca görevden alındığını belirterek, kuruma siyasetin karışmasını kendisinin başına gelenlerden örnek veriyor: "Verdiğim her işkence raporundan sonra görevden alındım. Kurumdaki görevime 1993'te başladım, 1996'da görevden alındım. Nedeni Aydın'da yaşanan bir işkence olayına 'işkence yapılmış' raporu vermemdi. " Fincancı, AB ülkelerinde ATK'nin görevini üniversitelerin yerine getirdiğini belirterek, "Fransa'da bizdeki yapıya benzer bir kurum var. Bizdeki yasalara baktığımızda yargının bilirkişisini kendisinin seçeceğini söylüyor. Yasalar bunu getirmiş, ama sistem işlemiyor. Yargıtay içtihatlarına baktığımızda Adli Tıp Kurumu'na görüş sorulmadığı için dosya bozuluyor. Böyle olunca mahkemeler 'Adli Tıp Kurumu'ndan görüş alır o ne görüş verirse yazarım' diye düşünüyorlar. O nedenle ciddi sorunlar yaşanıyor" diye konuşuyor.
İnci DÖNDAŞ
|
|
|
|
|
|
|
|
|