| |
|
|
Hikâyeniz hazır mı?
HER AN TV'YE ÇIKABİLİRSİNİZ
Eskiden, üniversite döneminde, Çiçek Pasajı'ndaki Entelektüel Cavit'in yerine giderdik. Büyük bardakta (Arjantin) içip kağıtta kokoreç filan yerken masaya biraz meczup, çokça çulsuz bir vatandaş gelir olmadık şeyler anlatırdı.
Yüz verip bira ısmarlarsanız; yandınız! Öldür Allah gitmez. Sigara filanla savuşturmanız gerekirdi. Bu tiplerin en hoşlandıkları laf neydi? Evet doğru tahmin ettiniz: "Benim hayatım roman."
Hâlâ böyle konuşanlar var. Ancak onlar çoktan 'out' oldu. Şimdi hikâyesi olanlar makbul.
*** Andy Warhol'un geleceği görerek, "Herkes 15 dakikalığına ünlü olacak" dediği TV çağında "Benim hayatım roman" iddiası iş yapmıyor.
Çünkü: Bir kere roman 'uzun' bir tür. Giriş, gelişme, sonuç derken epey emek talep ediyor. Kimsenin roman dinleyecek vakti yok. İkincisi, bir hayatın roman olabilmesi için kişinin epey badire atlatmış, yaş olarak da 30'unu filan geçmiş olması gerekiyor.
Halbuki TV'ler genç, güzel, yakışıklı ve 20'li yaşlarda kişileri tercih ediyor. Eh bunların hayatından da çıksa çıksa hikâye çıkıyor. O halde...
Kameralar size döndüğünde hikâyeniz hazır olmalı. Yürek burkan, acıklı, hüzünlü ama kesinlikle 'kısa' bir hikâye... Baş kahramanı sizsiniz. Hikâye şu mesajı vermeli: "Karşınıza çıkana dek çok sıkıntı çektim ama umudumu hiç yitirmedim, iyi kalpliliğimi hep korudum."
Kıssadan hisse: Hikâyenizi hazır edin. Ezberleyin. Anlatırken kameraya nasıl bakacağınızı, hangi kelimelere vurgu yapacağınızı ayna karşısında çalışın. İnsanın ne zaman TV'ye çıkacağı belli mi olur!
|