Gerçeklere bakabilmek
Bazı tartışmalara bakıldığında insan hayretten hayrete düşüyor. Cumartesi gününden beri ortalığı kasıp kavuran Kuzey Irak'ta Kürt devleti kurulup kurulmayacağıyla ilgili tartışma da bunlardan biri. En hafifinden Türkiye'de dış politika konularıyla, güvenlik meseleleriyle ilgilenenlerin bir kısmının gerçekliği algılama konusunda bir zorluk yaşadıkları anlaşılıyor. Irak savaşının haksız, yalan gerekçelerle ve dünyadaki yerleşik düzeni ve kurumları tahrip ederek gerçekleştiği doğru. Bu savaşa karşı çıkmak da haklı ve doğru bir tutumdu. Ancak bundan sonra o savaşı yapılmamış gibi görmek mümkün değil.
Ferahlık-nefret çelişkisi Savaş üç haftada bitti. Kanlı diktatör direniş göstermedi, yerin altına kaçtı ve saklandığı deliklerin birinde ihbar sonucunda, yani satılarak yakalandı. Irak asla eskiye dönmeyecek. Sünni egemenliği yeniden ihya edilemeyecek. Herşeyin Bağdat'tan yönetilmesi bir daha söz konusu olmayacak. Irak'taki kitlelerin bir yandan Saddam Hüseyin'den kurtulmuş olmanın ferahlığına alışmaya başladıkları, diğer yandansa Kürtler dışında Amerikan varlığından en azından rahatsız oldukları, hatta çoğunun bu varlıktan nefret ettiği biliniyor. Ancak gene çelişki barındıran bir şekilde, ABD askerlerinin hemen çekip gitmesini de istemiyorlar. Her grup kendisi açısından en uygun zamanlamayla yerel yönetime doğru adım atılmasını bekliyor. ABD'nin Irak'ın geleceğiyle ilgili planlarının henüz olgunlaşmadığı da anlaşılıyor. Bu bağlamda Irak'ta zaten on iki yıldır kendilerini, Türkiye'nin de katkılarıyla yönetmiş olan Kürtler'in de kendi vizyonlarını ortaya koymak istemelerine şaşanlara şaşmak gerekecek. Irak'ta eskiye dönüş mümkün değilse, Kürtler bir daha Bağdat'ın merkezi hakimiyetine girmeyeceklerse ve kendilerini yönetebilecek olgunluğa da erişmişlerse, politikayı buna göre yeniden tanımlamak gerekir. Aslı Aydıntaşbaş'ın Pazar günü yazdığı gibi Irak'ın geleceğinde federasyon veya başka bir şey arasında tercih yapılmayacaktır. Ne tür bir federasyon kurulacağına karar verilecektir.
Korkuya hapsolmamak Bu açıdan bakıldığında Irak savaşı sonunda ortaya çıkmış gerçekliğe, Türk dış politikasının uyum sağlayabildiğini söylemek mümkün değildir. Irak savaşının yapılmış olması zaten Türkiye'nin on yıllardır alıştığı konjonktürü geri gelmeyecek şekilde değiştirmişti. 1 Mart tezkeresinin reddiyle ortaya çıkan durumla da Türkiye'nin Kürt sorununa endeksli güvenlik anlayışı ve politikasının da sonuna gelinmişti. Bundan sonra Irak'tan başlayarak Ortadoğu'da alışıldık düzenin kökten değişmeye başladığını kabullenerek siyaset üretmek gerekir. Libya, Arap ülkeleri içinde bunu ilk kabullenen olma akıllığını gösterdi. Türkiye'nin yeni gerçeklerle yüzleşme konusunda Kaddafi'nin gerisine düşmesi herhalde söz konusu olamaz. 11 Eylül ve Irak savaşı ardından kurulmakta olan dünyada Türkiye'nin değerli ve önemli bir yeri olacaktır. Bunun hakkının verilebilmesi vehimlerden kurtulmakla, korkularına hapsolmamakla, değişen koşullara uygun politikalar üretebilmekle mümkündür. Galiba bu işe de Irak'tan ve Irak Kürtleri'yle ilişkileri farklı bir zemine oturtmaktan başlamak gerekecektir. Okurların Noel'ini ve Hanuka bayramını kutlarım.
|