Kartpostala yolculuk
Önümüzdeki beş yıl içinde "Mutlaka gitmeliyim" dediğim yerler arasında Sri Lanka yoktu. Ta ki o kartpostalı görene kadar... Çünkü kartta en sevdiğim görüntü vardı
İnsan dünya haritasını eline alınca bir sürü yere gitmeyi hayal eder. Avustralya, Uzakdoğu, Peru, Afrika ve egzotik diyarlara gitmek genellikle herkesin ortak özlemidir. Aslında benim, önümüzdeki beş yıl içinde "Ah mutlaka gitmeliyim" dediğim yerler arasında Sri Lanka yoktu. Derken, nasıl olduysa oldu ve kendimi Emirates Hava Yolları'na ait bir uçakta Sri Lanka'nın başkenti Kolombo'ya giderken buldum... Bu arada Sri Lanka ve Seylan'ın aynı ülke olduğunu belirtmek isterim. Kafanız karışmasın... İngiliz sömürge döneminde adı Seylan (Ceylon) olan ülke, bağımsızlık sonrası eski adı Sri Lanka'yı almış.
Aslında bu seyahate karar vermemin nedeni bir Sri Lanka kartpostalı oldu. Kartta, en sevdiğim görüntülerden bir tanesi vardı; geniş kumsal, denize inen palmiyeler, yeşillikler arasında kaybolmuş otel odaları vesaire... Kendi kendime iki-üç gün dinlenirim dedim ve hemen yola çıktım.
SADECE BAŞKENT YETMEZ!
Sri Lanka; Hindistan'ın güneydoğusunda Hint Okyanusu'nda bir ada. Aynı bölgedeki Maldiv Adaları'na giden uçaklar bazı günler Kolombo'ya uğradığı için en fazla bilinen şehir başkent Kolombo. Adanın diğer kısımlarını gördükten sonra en az bilinmesi gereken yerin de Kolombo olduğu maalesef ortaya çıkıyor. (Sadece Kolombo'yu görenler için üzgünüm.)
Seyahatim, adanın güney batı sahilindeki "Ahungalla Bölgesi"nden başlıyor. Benim kartpostal otel Kolombo'ya araba ile üç saat mesafede. Yollar çok virajlı. Sahil boyu giderken birçok yerde iki arabanın geçemeyeceği darlıkta yollardan kıvrılıyoruz. Koyu renkli yerli halk çok güleryüzlü. İnsanları seyrederek kartpostal otelime geldim. Neyse ki hayalkırıklığı yok, palmiyeler dahil her şey yerli yerinde beni bekliyor.
Bu bölgede birçok otel var, dünyaca ünlü Taj grubuna bağlı Taj Exotica en güzeli. Bütün gün, deniz-güneş bana göre değil, bir yerler göreyim derseniz yine arabaya binip kıyı kıyı güney uçtaki Galle şehrine uzanmak gerekiyor. Galle yapıları Hollandalılar'dan kalma eski bir şehir. Yine Galle civarında deniz dalgalı değilse sahilde kamış üzerinde balık avlayan balıkçıları görmek mümkün. Gerçekten bir kamışın üstündeler ve koltukta gibi rahat görünüyorlar, bir de balık avlıyorlar. Zor iş...
HER VİRAJ AYRI GÜZELLİK
Deniz, güneş, palmiye, kamış işleri bitince programın devamı için başından beri pek sıcak bakmadığım adanın iç taraflarına doğru hareket ettim. Fakat asıl inanılmaz üç gün orada başladı, Sri Lanka namı diğer Seylan'ın gerçek görüntüleri bu bölgelede ortaya çıktı. Yeni yerler keşfediyordum... Adanın güneyinden tam ortasına Kandy şehrine giden bir yolu takip ettik, normalde üç saatte gidilecek yol altı saat sürdü. Her viraj ayrı bir güzellik, her çay molası ayrı keyif oldu. Kızıl topraklı bol virajlı dağ yolları aştık, ormanlardan, minicik köylerden geçtik. Çocuklara şeker verip bol gülücük aldık. Şöforümle hiç anlamadığım bir lisandan anlaşmaya çalıştım, yollarda bir tane bile levha görmedik. İtiraf etmek gerekirse çok yoruldum ama "o gün", hafızamın Sri Lanka görüntülerinde birinci sıraya oturdu. Kartpostal mı, unutuldu gitti!..
Çay iyi demi kötü!
Adanın orta kısmında sahilde rastlanmayan çay bahçeleri var. Sri Lanka denilince pek aklınıza gelmiyor ama "Seylan" denilince çayın merkezlerinden birinde olduğunuzu bir anda daha kolay hatırlıyorsunuz. Çay bahçeleri (Karadeniz tabiri ile "çayluk") arasında çay üretim merkezleri var. Tarladaki o çay bitkisinden masanıza gelen çayın nasıl elde edildiğini görüyor ve sonunda bir bardak içerek ödüllendiriliyorsunuz. Çayın kalitesi tamam çok iyi ama çay demlemeyi pek bilmedikleri de kesin.
LIPTON'IN DİYARI
Lipton çaylarının kurucusu İskoç Sir Thomas J. Lipton da Sri Lanka'da yaşamış. Sir Lipton, ilk çay arazisini 1900'lü yılların başlarında Dambatenne'den satın almış. Başkent Kolombo'ya 210 kilometre mesafede olan bu bölgedeki Haputale şehrinde ve 1960 metre rakımda en güzel evlerden birini yaptıran Sir Lipton bu ülkeyi çok sever ve hayatının neredeyse tamamını burada geçirir...
Ayşe YAĞCI
|