kapat
09.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Bilmek hakkımız..

Jeolojik depremlerin huzursuzluğu yetmiyor gibi şimdi jeopolitik bir depremin gerilimi yükseliyor.

Saddam'ın üstüne yürümekten Amerika'yı caydırmak mümkün görünmüyor. ABD Dışişleri Bakanı Powell "gerekirse tek başına" eyleme geçeceklerini açıkladı.

Çünkü Washington, BM denetçilerini Irak'a sokmayan Saddam'ın kitle imha silâhları üretmeye tam hızla devam ettiğine inanıyor.

Irak'a yönelik bir Amerikan müdahalesi, krizden çıkmaya çalışan Türk ekonomisine büyük zarar verecek. Savaş korkulduğu gibi Mayıs'ta çıkarsa turizm darbe yiyecek. Irak'la canlanmaya başlayan ticaret yeniden ölecek..

Bunlar doğru ama Türkiye her zorlukta neredeyse tek samimi desteği Amerika'dan gördü. Muhtemel bir müdahalede üslerini esirgeyemez.

Ulusal güvenlikle ilgili nedenlerle de müdahaleye seyirci kalamaz.

Çünkü ABD'nin tek başına bırakılacağı bir operasyon, Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti kurulması sonucu doğurabilir. Ayrıca Irak'taki Türkmenleri korumak da Türkiye'nin sorumluluğu altındadır.

Başbakan Ecevit, Washington'daki kararlılığı gördükten sonra Saddam'ı uyaran mektubu yazdı ve Irak'a onurlu tek çözüm yolunu gösterdi:

"BM'nin silâh denetimi önündeki engelleri bir an önce kaldırın. Durum çok ciddi olmasa size bu hatırlatmada bulunmazdım.."

Ecevit'in mektubuna Saddam'ın cevabı geldi.

Ama Ecevit'in mektubunu şakıyan Ankara, cevabı alınca "dut yemiş bülbül"e döndü.

Bu suskunluğun sebebi ne?

Saddam'ın "hayır" dediği belli. Ama bu esrarengiz ketumluk, Irak diktatörünün Türkiye'ye yönelik tehditkâr ifadeler kullandığına mı işaret sayılmalı?

Demokratik bir toplum için en tehlikeli düşman, kuruntudur.

Bu düşmanı da bilgi karartması yaratır. Irak türü rejimlere yerleşik bu tür alışkanlıklar Türkiye'ye girememeli.

Saddam'ın mektubuna dün uygulanan sansür, zararlı etkilerini dün piyasalarda gösterdi. Dolar fırladı, borsa hızlı bir düşüş yaşadı.

Hükümet, halkın gerçekleri bilme hakkını askıya alma yanlışına asla düşmemelidir.

İstanbul'un sırat köprüleri
Afyon depreminin uyandırdığı korkular ve tetiklediği sorumluluk duyguları, acı bir gerçeği ortaya çıkardı.

Büyük bir deprem bekleyişi içinde bulunan İstanbul'da köprüler, viyadükler ve kamu binalarının çoğu çürükmüş!

Bilim adamları, sorumlular günlerdir tartışıyor:

- Hemen kaynak yaratıp ulaşımın güvenliğini bir an önce sağlamak zorundayız..

- Tehlikeyi açıklayan bilim adamları, hazır elleri değmişken onarım için gereken kaynağı nereden bulacağımızı da açıklasınlar!

En sonunda Bayındırlık Bakanı, işi bitirmek amacıyla masaya vurması gereken yumruğu "imdat" çağrısı yapanların gözüne vuruyor:

- Belediyeler önce kendi işlerini doğru yapıp adam gibi inşaat ruhsatı versinler. 7.4'lük depremde köprü ve viyadükler kaldı ama belediyelerin ruhsat verdiği binalar yerle bir oldu..

Nasrettin Hoca'nın dediği gibi herkes haklı. Ama her gün en az 6 milyon İstanbullu, kelle koltukta bu sırat köprülerinden geçmeye devam ediyor. Beklenen depremin kendilerini köprü ve viyadüklerin ortasında yakalayacağı korkusuyla ecel teri döküyorlar.

Halk artık itiş-kakıştan bıktı.

Kimin haklı olduğu kimseyi ilgilendirmiyor.

Ciddi bir devletin vatandaşına borçlu olduğu güvenlikten vazgeçti, hiç değilse köprüyü geçerken ve paralı yola girerken ödediği paranın karşılığını istiyor.

Devletin alternatifi olmaz ama hükümetin, bakanın, yöneticinin vardır.

Artık çare bulan kalsın, bulamayan gitsin!



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır