Bittik tükendik be muhteremler.. Sokuntunun, acımasızlığın, zulmün böylesi akıllara zarar.. Yafu nerde yaşıyorsunuz sizler? Kör müsünüz?
Etraflarda iş yok.. İş olsa da para yok.. Gel gör ki hep zam üstüne zam.. Çarşılar pazarlar boş.. İneğin önüne koysan yimez pırasa.. Kötü ıspanak iki buçuk milyon lira.. Et balık artık iyiden iyiye unutuldu.. Yüz gram kıyma bile ne saadet..
Doğalgaz, elektrik, su, telefon hep katlana katlan..
Bu gidiş nereye ve ne kadar?
Sabır, sabır tamam da, insanoğlu ekmeğini sabırdan değil buğdaydan yapıyor..
Aha işte bazı belediyelerin çektikleri son numara.. 65 yaşını geçkin emeklilere, özürlülere, öğretmenlere, sarı basın kartı sahibi gazetecilere otobüslerde ücretsiz seyahat etme olanağı ellerinden alındı..
Ula 65 yaşını geçkin emekli kaç kez otobüse biner ki?
Yafu eliniz değmişken şu emeklilere bir punduna getirip topyekün yok etseniz ya.. Fırınlarda mı yakar, denizlerde mi boğarsınız bilmem artık..
Ve umarım bu tür uygulamaları getirenler, 65 yaşlarını görmezler..
Öte yandan otobüslere binen gazeteciler keyiflerinden mi ordalar? Bir yanlardan bir yanlara haber peşinde koşuşturuyor onlar.. Ve şimdilerde yine eskiden olduğunca simitle çaya döndüler bir yeni baştan..
Sözünü ettiklerim, altlarında türlü çeşitli marka arabaları şoförleri ve korumaları olanlar değil..
Anlayacağınız çok büyük çoğunluk olarak ne yapacağımızı iyiden iyiye şaşırdık.. Kıçımız tekmili birden önümüze düştü..
Hani yüz yıl önce yaşamış halk ozanı Ruhsati'nin yazdığınca:
"Bir vakte erdi ki bizim günümüz
Yiğit belli değil, mert belli değil
Herkes yarasına derman arıyor
Deva belli değil, dert belli değil
***
Adalet kalmadı, hep zulüm doldu
Geçti şu baharın gülleri soldu
Dünyanın gidişi acaip oldu
Koyun belli değil, kurt belli değil
***
Farkeyledik ahir vaktin yettiğin
Merhamet çekilir göğe gittiğin
Gücü yeten, soyar gücü yettiğin
Papak belli değil, Kürt belli değil..
Böyle zamanlarda kendim, dillerimi tutuyorum.. Açıp eski zaman ozanlarının dizelerini okuyorum.. Ve anlıyorum ki aradan yüz kusur yıl geçmiş bile olsa bu iklimde pek değişen birşeyler yok..
İşte aşık Serdari'den deyişler: Uyar mı uymaz mı siz karar verin..
"Nesini söyleyeyim canım efendim
Gayri düzen tutmaz telimiz bizim
Arzuhal eylesem deftere sığmaz
Omuzdan kesilmiş kolumuz bizim
***
Benim bu gidişe aklım ermiyor
Fukara halini kimse sormuyor
Padişah sikkesi selam vermiyor
Kefensiz kalacak ölümüz bizim
--
Zenginin sözüne beli diyorlar
Fukara söylese deli diyorlar
Zamae şeyhine veli diyorlar
Gittikçe çoğalır delimiz bizim.
***
Tahsildar da çıkmış köyleri gezer
Elinde kamçısı fakiri ezer
Yorganı döşeği mezatta gezer
Hasırdan serilir çulumuz bizim.."
Bakalım bu gidişle daha neler göreceğiz neler.. Acep hangi tür zulümler..
Ama hep söyledim hep söylüyorum: "Egendilerin yürekleri buzzz!"
DİPNOT: Perşembe gecesi Reha Muhtar'ın "Ateş Hattı" programında 4 saat boyunca BBG'deki Hülya Melih, Eray falin filan aşk, kin, nefret üzerine muhabbetler..
Türkiye şu haliyle bu yarışmaya katılan seçkin gençleriyle karın doyuruyor. Reha Muhtar'a göre
İleşitim için faks: (0212) 281 58 40