kapat
22.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 NET YORUM
 HYDEPARK
İNANÇ DÜNYASI
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Haydi gelin üstüme korkmuyorum!

Pop müziğin dev sesli minik kızı Sertab Erener, başarıyı hayallerini gerçekleştirebilmekle eş tutuyor. Yaşadığı sağlık sorunuyla olgunlaşan Sertab, yılmayacağının sinyallerini de veriyor
Yurdum insanının kar yağışından dolayı en harap olduğu günlerden birinde yaptık bu röportajı. Sertab Erener, buluşma noktasına geldiğinde çocuklar gibi şendi. Çünkü gelmeden az önce karın tadını epey çıkartmıştı. Sevgilisi Demir Demirkan'la birlikte yaramazlık yapmışlar. Karların üzerinde kaymak uğruna ilk önce evdeki kırmızı leğeni kırmışlar, daha sonra ise naylon torbaların içine yastık koymuşlar. Yaptıkları kardan kadın ise her göreni şaşkına uğratmış. İçindeki kıpırtı henüz dinmemişti. Ben sordum o 37 yıllık hayatını, yeşilin en derin tonundaki gözlerini kocaman açarak bir çırpıda anlattı.

* Hayatınızda müziğin temellerini nasıl attınız?

Kendimi bildim bileli ya dans ediyordum ya da şarkı söylüyordum. Çocukluğumda durmadan dans ettim. Müziksiz bile içimde bir müzik çalıyormuş gibi yapıp dans ettiğim çok olmuştur. Çocukluğum Akçay'da geçti. 5 yaşındaydım, bir dans yarışması düzenleneceğini duydum. Tutturdum katılacağım diye... Annemler ne yaptılarsa vazgeçmedim ve katıldım. Annemin diktiği en güzel kıyafetimi giydim. Hiç unutmam yakama taktıkları numara "5"ti. Tam benim sıram geldiğinde elektrikler kesildi. İki saat sabırla bekledim. Annemler eve dönmemiz için yalvardılar ama dönmedim. Elektrikler geldi, sahneye çıktım ve birinci oldum. Bu müzik uğruna verdiğim ilk mücadeleydi. Artistik hareketlerin ilkiydi.

* Okul hayatınız?

Işık Lisesi'ne gittim. Danslı kareografiler hazırlıyordum. O kadar esnektim ki izleyen herkes baleye gittiğimi sanıyordu. Şarkı söylemeden önce dansı keşfettim. Sonra kolit oldum. Spor dersi bile yasaklandı. Hareket etmemem gerektiği söylendi. Ben de kendimi şarkı söylemeye verdim. Zaten aile içinde "hadi kızım bize bir şarkı söyle"ler başlamıştı.

* Aileniz müziğe düşkün müydü?

Bizim ev müzik dinlenen ve söylenen bir evdi. Babam sürekli Türk Sanat Müziği söylerdi. Çok ilginçtir, evde ben avaz avaz şarkı söylerken, annem ve babam abime şan ve piyano dersleri aldırıyordu. Beni değil onu konservatuvara göndermişlerdi. Bunun üzerine ben de "yoksa okulu bırakırım" tehditleri savurarak bir piyano aldırdım. Bayrağı çektim ve belediye konservatuvarına yazıldım. Işık Lisesi'ni sevmemiştim. Ama bunu profesyonel olarak seçmek aklımda yoktu.

* Ne olmak istiyordunuz?

Yerine olmak istediğim bir şey yoktu. Çünkü bir kolit vardı hayatımda, bir de anlık mutlu olabildiğim müzik. Hastalığımı benim dışımda gelişen bir sorun olarak görüyordum. Ben küçükken arkadaşlarımla gezip tozup döndüğümde makattan kortizonlu ilaçlar aldığımı bilirim. İlacı popoma sokar dans ederdim. Gece uyur ve ertesi gün kaldığım yerden hayatıma devam ederdim. Gece boyunca akıttığım kanları umursamazdım.

ANNEME GICIKTIM ONUNLA YARIŞIRDIM
* Çocuk yaşta yasaklarla yaşamak zor muydu?

Sen ne diyorsun ben bir yengen yerdim, direk hastaneye giderdim. Annemden saklardım bir de. 13-14 yaşlarında yengenin yerini patates-bira

almıştı. Çünkü arkadaşlarım yiyordu ve ben özeniyordum. Hiçbirini yaşayamadım ben. Kaçamak yaptığımda da biliyordum başıma gelecekleri. Bir süre sonra tahrip ettiğin şeyin kendi bedenin olduğunu anlıyorsun. Ben anneme gıcıktım, onunla yarışıyordum. Hastalığın değil de onun beni yasakladığını zannediyordum. 22'sinde evlenirken anneme, eve gideceğim domatesli salata yapacağım dedim.

* Domatesli salata için mi evlendiniz?

Bu işin şaka tarafı. Ben geçmişle ilgili aşk öykülerime baktığımda ilk önce yeteneğe aşık olduğumu farkettim. Beni ilk başta etkileyen fizik değil. Benim okulda bir yığın sevgilim oldu. Biri çok iyi çello çalıyor diye ya da korno çalıyor diye aşık oldum. İlk kocam Aykut Altun, çok iyi bir tiyatrocuydu aslında. Boğaziçi Üniversitesi'nde okuyordu, ama aklında hep tiyatro vardı. "Godot'yu Beklerken"de palyaçoyu oynamıştı ve ben ona aşık olmuştum. Evet ben bir palyaçoya aşık oldum. Ama sonradan anlaşamadık, ayrıldık.

* Kolit yakanızı bırakmış mıydı?

Daha rahattım. Hatta geceleri bir orkestra kurmuştum, orada sahneye çıkıyordum. Reklam filmlerinin müziklerini söylüyordum. Kendime güvenim gelmişti. Tüm bu döneme Sezen Aksu ile tanışmam denk geldi. Bir gece şarkı söylerken bir baktım Onno ve Sezen karşımda yemek yiyor. O zamanlar Türk müziği dinleyen biri değildim. Heyecanlandım. Sezen bana "Senin hiç takip ışığın yok, yüzün görünmüyor. Güzel söylüyorsun ama bütün gece göremedim seni" dedi. Sonra Onno yaptığı reklam müziklerini bana söylettirmeye başladı. Daha sık görüşmeye başladık. Ama bu arada ben kendi orkestramda solistliğimi sürdürüyorum. Caz söylüyorum, pop caz söylüyorum. Fena halde havalara girmişim. Solistim yani... Bir gün Sezen "Bana vokal yapar mısın?" diye teklifte bulundu. Ben önce kabul etmedim. Pardon ben kendim solistim ne vokalistliği falan oldum. Hatta orkestramda Levent de vardı.

* Levent Yüksel'i ayrıca dinleyelim. Aynı orkestradaydık gibi geçiştirmeler olmasın lütfen...

Tabii... Levent'le benim dostluğum konservatuvardan başlıyor. Ben Aykut'la boşandım. Bütün sorunlarımı gelip Levent'e anlatırdım. Benim en yakın arkadaşımdı. Şimdinin deyimiyle kankamdı. O da bana sevgililerini anlatırdı. Sonra bir baktık sevgili olduk.

* Dostların sevgili olma durumunu nasıl görüyorsunuz?

Bence o bir konsantrasyon meselesi. Karşındakinden ne almak istiyorsan onu alırsın. Güzel ve yakışıklı görmek istiyorsan görürsün. Belki Levent'le bizim öyle oldu. Çünkü en yakınımdı benim. Üzerine bir duygusallık koymak istedim ve yaptım. O da aynı şeyi yaptı ve aşka dönüştü. Sonra evlendik.

İMİTASYON MÜZİKTEN SIKILMIŞTIM ARTIK
* Evlendikten sonra mı Sezen Aksu'nun vokal teklifini kabul ettiniz?

Evet. Vokal yapmaya ikimiz birden başladık. Benim hayatım çok değişti. Herkesin şarkılarını söylemekten sıkılmıştım. Whitney gibi söylüyor olmak, artık beni tatmin etmiyordu. İmitasyon müzik yapıyordum ve bitmişti benim için. Kendi şarkılarımı söylemek istiyordum. Bir yıl sonra Sezen bana kaset yapmaya karar verdi. Yazdığı bütün şarkılara "olmaz" diyordum. Sezen benden çok sıkılmış o zamanlar. Sonra "Oyun Bitti" isimli şarkıyı çok beğendim. Ve arkası geldi.

* Abiniz Serdar Erener iyi bir reklamcı. Aranız nasıl?

Abim her zaman beni en çok eleştiren insan olmuştur. İlk albüm "O Yee"yi ona dinlettim. Bana "Olmamış, Füsun Önal gibi söylemişsin" dedi. Ben yıkıldım tabii. İki gün ağladım. Çünkü biri gibi olmak en son istediğim şeydi. Bu arada Füsun Önal'ı da çok severim. Sonra deneye deneye Sertab gibi söylemeyi başardım.

* Kendi şarkılarınızı yapma anlamında şu anda neredesiniz?

İyi bir yerdeyim. Bir tek söz dünyasında neredeyim bilmiyorum. Kendi hayatımı anlatan bir albüm istiyorum. Bunun için çok çalışacağım.

* Sizce başarı nedir?

Hayalleri gerçekleştirebilmektir.

* Kendi hayallerinizin ne kadarı gerçek oldu?

Yarısı. Bir yoga-meditasyon merkezi açmak istiyorum. Uzakdoğu felsefesiyle ilgili her şey olacak. Bir bebek dünyaya getirmek istiyorum. İçimdeki "doğur" sesi gittikçe yükseliyor. Hamileyken son aya kadar yoga yapmak istiyorum. İstiyorum da istiyorum.

Askerliğimi yaptım ben!
* Yaşadığınız sağlık sorunları size neler kazandırdı?

Acı çekmiş olmak enteresan bir olgunluk veriyor insana. Ben acıyla 11 yaşında tanıştım. Arkadaşlarım 'sigarayı bırakamıyorum, dişçiye gitmekten korkuyorum' falan diyor. Ben onları asla anlayamıyorum. Çünkü ben bunların askerliğini yaptım. Kazancım bu, acıların her türlüsüyle yüzleşmeye hazırım.

* Bedeniniz en az ruhunuz kadar önemli değil mi?

Kendime saygı duyduğum için en az ruhum kadar bedenime de önem veriyorum. Alkolmüş, sigaraymış bu gibi maddelerle vücudu yıpratmak çok yersiz. Çünkü ben hastane odasında her şeyin öldüğünü biliyorum. Her şey gri oluyor. Çocukluğumdan beri aldığım kortizonlar yüzünden kemik erimesi oldum. Şu anda sürekli spor ve yoga yapıyorum, kalsiyum kullanıyorum ve bol bol süt içiyorum. Çünkü yaşlanınca eğilmek istemiyorum.

Amacım bütün dünyaya ulaşmak!

* Hayattaki amacınız nedir?

Benim tek amacım var. O da şarkı söylemek. Bana göre müzik üretildiği anda tüketilmeli. Bir kerede kaydedilen şarkılara değer veriyoruz. Oysa ki ben aynı şarkıyı bin değişik şekilde söyleyebilirim.

* Hiçbir TV programında play-back söylemediniz.

Evet. Bana göre gelecekte tüm bu değerler değişecek. Konserler önemli olacak. Ben de Batı'dan uzaklaşıp Doğu'ya yaklaşıyorum. Her şeyin basit halini seviyorum.

* Türkiye'nin batıya en yaklaşan ismisiniz. Ricky Martin ve Mando'yla düet yaptınız...

Evet ne kadar ironik değil mi? Ülkemiz, Dünya haritasında çok küçük gözüküyor. Dünya'daki diğer insanlara ulaşmak istiyorum. Temel derdim bu. Ama abime sorarsan bu imkansız.

Yeteneğe aşık olurum!

Her defasında biraz daha Doğu'ya kayan Sertab'ın "Zor Kadın"ı Voice Male grubuyla şenlendi.

Hep yetenekli gördüklerine aşık olan Sertab Erener, Levent Yüksel'le dostluğunu hiç bitirmedi. Tıpkı Şebnem Ferah ve Teoman'la olduğu gibi.

Sibel ARNA



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır