Kürtçe konuşmak
1980'li yılların sonlarıydı...
Hem yüksek öğrenimimi yapıyor, hem de günlük bir gazetede yazılar yazıyordum...
O dönem çalıştığım gazeteye, Lefkoşa'dan başlayan ve Türkiye'nin değişik illerine yayılan "valiz ticareti"yle ilgili bir yazı dizisi hazırlıyordum...
Bu olaya tanık olmak için, valiz ticareti yapanlarla birlikte Lefkoşa'dan yola koyuldum... Bir araba dolusu Kürt kökenli Türkiye vatandaşı ile Taşucu'na doğru yola çıktık...
Gemide birlikte seyahat ettik...
Nüfus kağıtlarına göre yaşları 17 - 18 civarındaydı...
Ama gerçek yaşları 30'ları çoktan aşmıştı...
Gemiye giderken yolda içlerinden biri, o dönem Turgut Özal'ın Kürtçe'yle ilgili yasağı kaldırması üzerine, ağlamaklı bir ses tonuyla "Hayrullah Bey siz hiç kendi dilinizi konuşamamak nedir bilir misiniz?
Hiç böyle bir duyguyu yaşadınız mı?" diye sormuştu...
İçimin burkulduğunu, sarsıldığımı hatırlıyorum...
Bir şey söyleyemedim...
Çünkü böyle bir şeyi hiç yaşamamıştım...
"Rahat ol, biz bizeyiz, konuş" dediğimde ise muhatabım, birkaç kelime Kürtçe konuştu, gerisini de Türkçe getirdi...
Onca öfkesine, boğazının düğümlenmesine rağmen, Kürtçe konuşabilecek kadar Kürtçe bilmediğini farkettim...
Öfkesi "engellenme"yle, "dolduruşa getirilme"yle ilgiliydi..
KÜLTÜRE SAYGI
Son yılların ses getiren "Atatürk" kitabının yazarı Andrew Mango, benim tanık olduğum bu duyguyu, rahmetli Ahmet Taner Kışlalı'şa şu sözlerle açıklıyordu:
"İskoçlar'ın çoğu İngilizce konuşur. Kendi eski dilleri, ancak İskoçya'nın adalarında ve dağlarında küçük bir kesim tarafından konuşulur. Galler ülkesinde ise yerel dil gene azınlığın dili olmasına rağmen biraz daha yaygındır. Ana babalar yerel dille ya da İngilizce eğitim yapan okullar arasında seçim yapabiliyorlar.
Ama, genellikle mahalli dili konuşan aileler dahi çocuklarını İngilizce eğitim yapan okullara gönderiyorlar. Kendi köylerinde kalamayacaklarına göre eğitimlerini İngilizce yapmaları yararlarınadır.
Tv için de durum aynı. Hatta mali dil ile Tv yayını için açlık grevleri yapılmıştı. Bütün gün mahalli dille yayın yapan bir kanal var; ama seyircisi çok az. Bunun olması için açlık grevi yapmaya hazırlar, ama seyretmeye hazır değiller. Amaçları kültürlerine saygı gösterilmesi."
Britanya'nın Galler bölgesindeki Hebron köyünde bulunan Dil Gözlemevi'nin yıllar süren araştırmasının sonucuna göre dünyada tam 10 bin dil var...
Bunun yüzde 10'u denen ağırlıkta olsa, bugün dünyada 1000 tane devletin olması gerekirdi...
Halbuki dünyada şu an 200 civarında devlet var...
Bu bakımdan, her dil ayrı bir devlet anlamına gelmiyor...
Hadiseye Fransa ve Almanya'nın doldurduğu pencereden bakanlara bunu hatırlatmak isterim...
EKONOMİK BOYUT
Ki...
"Cumhuriyet'in dili Fransızca'dır" prensibi bulunan ve 75 etnik dilin konuşulduğu üniter devlet Fransa'da da söylendiği gibi olsa, bugün 75 ayrı devlet olması gerekmez miydi?
Öte yandan...
Bu anlamda literatürden de birkaç satır yansıtayım...
Bir dilin yok olmaya yüz tutup tutmadığını o dili konuşanların sayısı değil, yaşı belirliyor.
"Yok Olmaya Yüz Tutmuş Diller Vakfı"ndan Nicholas Ostler'e göre, bu durum küçük bir toplumun kendisini çok daha büyük ve varlıklı bir başka toplumun yanında bulmasından ötürü yaşadığı güven bunalımının bir sonucu...
Bu tür küçük toplumlarda yaşayanlar kendi kültürlerine olan inançlarını yitiriyorlar.
Chicago Üniversitesi dilbilim bölümü başkanı Salikoko Mufwene ise dili yok eden en öldürücü silahın hükümet politikası değil, ekonomik küreselleşme olduğuna dikkat çekiyor.
Mufwene, iş ilişkilerine geçerli olmayan azınlıktaki bir dilin etkinliğini korumasının hiç de gerçekçi bir beklenti olmadığına dikkat çekip şu noktanın altını çiziyor:
"Amerika'nın yerlileri kendi dillerine duydukları saygıyı yitirmediler, ancak sosyo-ekonomik baskılara uymak zorunda kaldılar. Ekonominin büyük bir bölümü İngilizce yürütülürken, onların bu dili konuşmayı reddetmelerini beklemek abes olurdu."
Bu bakımdan, "yılların dolduruşu" ve "engellenmişlik duygusu" ile Türkiye'ye nefret saçanları anlamak mümkün değil...
Dünya PKK tandaslı, Kürt kökenli bazı öğrencilerin düşündüğü gibi olsaydı, bugün 1000 parçaya bölünmesi gerekmez miydi?
Hadise bu kadar açık...
Hadise bu kadar net...
Tabii, o da görmek isteyen için...
|