Biz görmezden gelsek de, duymazdan gelsek de, Türkiyemiz?de bir Alevi-Sünni sorunu vardır. Hem de çok acıklı ve çok boyutlu bir sosyal sorundur bu ülkemizde...
O nedenle açıyoruz Alevi dosyasını... Alevi-Sünni sorununu ortaya koymak ve çözüm yolunda önemli görüşler açıklamak için açıyoruzdosyamızı...
Biz bu yazı dizimizle ihtilafları körüklemek, yaraları kaşımak şeklinde bir yola girmeyeceğiz. Aksine sorunun çözümü ve yaraların sarılması yönünde beyanlarda bulunacağız. Yapıcı ve kardeşlik duygularını geliştirici bir yol izleyeceğiz.
Dizimiz aşağıdaki bölümlerden oluşacaktır:
I. Önce günümüz Türkiye?sinde Alevi-Sünni sorununu acıklı ve zararlı yönleriyle, çok boyutlu bir sosyal sorun olarak ortaya koymaya çalışacağız.
II. İkinci olarak, Alevi-Sünni kardeşliğine zarar veren iftira ve yanlış anlayışları dile getireceğiz, Alevilere ve Sünnilere yapılan iftiraların asılsızlığını açıklamaya çalışacağız.
III.Üçüncü olarak, Alevi-Sünni sorununun çözümü bağlamında İslam tarihini doğru okumak ve insafla değerlendirmek gereği üzerinde duracağız. Bu noktada Alevi-Sünni ihtilafına kaynak olan belli konuları Kur?an, bilim, adalet, insaf ve hakkaniyet ölçülerine göre değerlendirmemiz gerektiğini yapıcı bir anlayışla açıklamaya çalışacağız.
Bu bölümde hem Alevilerin, hem Sünnilerin doğrularını ve yanlışlarını dile getireceğiz ve her 2 tarafa da kardeşçe eleştirilerde ve olumlu uyarılarda bulunacağız.
I.Dördüncü bölümde Alevi-Sünni sorununun çözümü yolunda neler yapmamız gerektiğini, kimlerin üzerine ne gibi görevler düştüğü konularında açıklamalarda bulunacağız.
Evet, hep birlikte düşünelim, bu ulusal sorunumuzu çözmek için kimlere ne gibi görevler düşüyor? Alevilere düşen görevler, Sünnilere düşen görevler, Diyanet?e ve devlete düşen görevler nelerdir?
Konunun bu yönü veya bütünü için, sayın okuyucularımızın görüş, öneri ve varsa eleştirilerini bekliyoruz. Bu noktada sayın okuyucularımızdan bir ricamız vardır. O da konuya olumlu, yapıcı ve kardeşçe yaklaşmaları ve çözümü amaçlamalarıdır.
Sayın okuyucularımızın, bize ulaşacak bütün görüşlerini mutlaka değerlendireceğiz ve sorularını cevaplandıracağız.
Hepimiz kendimize soralım:
Dinimiz bir, devletimiz bir, vatanımız bir, milletimiz bir, geleceğe ait ideallerimiz birdir. Öyleyse bu ikilik niye? O halde bir olalım, iri olalım, diri olalım.
Çaba bizden, destek siz sayın okuyucularımızdan, başarı Allah?tandır...
Önce ölçülerimiz
Alevi-Sünni sorununu çözümünde hangi ölçülere uymalıyız?
Sevgili okuyucularım, Alevi-Sünni sorununu inceleyip doğru tespitler yapabilmek ve sağlıklı çözüm yollarını bulabilmek için öncelikle ölçülerimizi tespit etmek zorundayız. Yani bu sorunu doğru anlayabilmek ve doğru çözümler üretebilmek için önce doğru ölçüler ortaya koymak gerekir. Ondan sonra sorunu incelemenin her aşamasında, çözüm önerilerinin her saptaması sırasında o ölçüleri göz önünde bulundurmak, ona göre bir kanıya ulaşmak ve ona göre bir davranış sergilemek durumundayız.
Biz, Alevi-Sünni sorununun incelenmesinde, gerçeklerin saptanmasında ve çözüm yollarının üretilmesinde aşağıda sıralayacağımız temel ölçülere uymamız gerektiğine inanıyoruz.
1. Kur?an?a uymak: Alevi-Sünni sorununun kökeni ve gelişim itibariyle dini olması nedeniyle, konuyu incelerken ve öneriler saptarken Alevilerin de, Sünnilerin de kutsal kitabı olan Kur?an-ı Kerim?in, kutsal kitabımızın her çağda insanlığa ışık olacak altın kuralları bulunmaktadır. O kurallara uyduğumuz zaman ihtilaflarımız hallolur, sorunlarımız çözülür.
Bir örnek verelim, Kur?an-ı Kerim; ?Müminler, Müslümanlar ancak kardeştirler.? (Hucurat Suresi: 10) diye buyuruyor.
Peki, biz din kardeşlerimize neden kötü gözle bakıyoruz? Daha nice kurallar var. Bunları Aleviler de, Sünniler de iyice düşünmelidir.
2. Hz. Peygamber ve ehlibeytine saygı: Hz. Muhammed, Alevilerin de, Sünnilerin de ortak peygamberidir. Ona inanmak, ona saygı duymak, emirlerine uymak en tabii görevimizdir. O halde onun ehlibeyti hakkındaki öğüt ve vasiyetlerine de bizzat ehlibeytine mensup olan muhterem insanlara saygı duymak, onları sevmek de görevimizdir. Özellikle ehlibeytin en üstün şahsiyeti, Hz. Ali?yi, onun şehit oğulları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin?i sevmek, onlara derin saygı duymak her Müslümanın tabii görevidir.
3. Adalet ve hakkaniyete uymak: Gerek dini, gerek dünyevi bir sosyal sorunu incelerken, bir karar verirken adalete ve hakkaniyete uymak gerekir. Adalet ve hakkaniyetin dikkate alınmadığı bir hüküm, bir karar, nasıl doğru olabilir? Kur?an-ı Kerim?de nasıl olabilir? Alevi-Sünni sorununu incelerken ve çözüm yollarını ararken de adalet ve hakkaniyet ölçülerine uymalıyız.
Evet, adalet ve hakkaniyet ölçülerine Aleviler de, Sünniler de mutlak uymak zorundadır.
4. İnsaf ve vicdan ölçüsüne uymalıyız: Bazen bir konuyu incelerken bir karar verirken, görünüşte adalet ve hakkaniyete uyulmuş gibi gözükür ama insaf ve vicdan ölçülerine de uyulmalıdır. Kendi insaf duygumuz ve vicdanımız rahat mı bir düşünelim? İnsaf ve vicdan ölçüsüne uymanın en doğru yolu şöyle bulunur: Söz konusu iyi veya kötü muamele bizzat size yapılsa razı olur musunuz? Vicdanınız kabul eder mi?
İşte Alevi-Sünni sorunu konusunda da insaf ve vicdan kuralına da uymalıyız.
5. Ulusal yararlarımızı düşünmeliyiz: Alevi-Sünni sorunu aynı zamanda bütün halinde vatan ve milletinizin yarar veya zararını içine alan büyük boyutlu sosyal bir sorundur. Dolayısıyla konuya ulusalcı bir yaklaşımda bulunmalıyız, bütün halinde büyük Türk ulusunun yararını düşünmeliyiz, konuyu incelerken ve çözüm yolları üretirken bu ulusalcı hassasiyeti esas almalıyız. Hepimiz aynı gemideyiz. Bencillik gemiye zarar verebilir.
6. Genç ve gelecek kuşaklarımızı düşünmeliyiz: Alevi-Sünni sorunu ile ilgilenen herkes genç kuşaklarımızın ve gelecek nesilerimizin esenliğini, huzurunu ve mutluluğunu düşünmek zorundadırlar. Birbiriyle derinlemesine ayrışmış, kavgalı ve ihtilaflı duruma sokulmuş çocuklarımız, gençlerimiz nasıl huzurlu olurlar, birbirleri ile nasıl anlaşabilir, nasıl kaynaşabilirler? Dolayısıyla genç ve gelecek kuşaklarımızın mutluluğunu düşünmeliyiz. Onlara gereksiz ihtilaflar aşılamamalıyız.
7. İnsan hakları ve demokrasi:
Bugün artık insan hakları ve demokrasi kurallarının evrensel bir niteik taşıdığı bir zamanda yaşıyoruz. Biz de bu kurallara uymalıyız. Belli kimselerin veya kesimlerin insan haklarını yok sayarak, demokratik haklarını çiğneyerek bir yere varamayız, medeni olmalıyız, dahası böylesi tutumların sonunda biz de rahat olmalıyız... Dolayısıyla Alevi-Sünni sorununun saptanmasında ve doğru çözümlerin üretilmesinde insan haklarını ve demokrasi kurallarını da temel ölçü olarak almak zorundayız.
İşte sevgili okuyucularım, Alevi-Sünni sorununu doğru tespit edebilmek ve doğru çözümler üretebilmek için öncelikle bu 7 ölçünün kurallarına uymak zorundayız. Biz dizimizde onlara uyacağız.
Yarın: Türkiyede Alevi-Sünni sorunu ve boyutları
ZEKERİYA BEYAZ YAZIYOR