Keşke Atatürk Fikriye ile evlenseydi
Atatürk'ün manevi kızı Ülkü Adatepe, ! "Ata'nın Fikriye ile ilişkisi gerçek bir aşktı. Bunu da herkes biliyordu" diyor ve ekliyor:
Latife Hanım çok hırçın ve sinir hastasıydı. Zübeyde Hanım da Atatürk'ün yakın çevresi de Latife Hanım'ı hiç sevmemişti...
Ulu önderin manevi kızı Ülkü Adatepe... Atatürk'le aynı çatı altında tam 5 yıl yaşadı. Ancak bu 5 yıldan ona yalnızca silik hatıralar kaldı...
Atatürk öldüğünde 5 yaşında olan Ülkü Adatepe önce Köşk'ü terk etti ailesiyle, sonra da unutuldu. Ailesi onu Atatürk'ün vasiyetine uygun bir biçimde iyi okullarda okuttu ama beklediği ilgiyi bulamadı ve annesinin-babasının kızı olmaktan çok Atatürk'ün kızı gibi hissettiğinden bunalıma girdi, kişilik erozyonuna uğradı. Ülkü Adatepe'nin evinde buluştuk. Aslında buluşma nedenimiz kısa bir süre önce gündeme gelen Atatürk filmiyle ilgiliydi. Yapımcı Olivier Tarquin bu film için Ülkü Adatepe ile de temasa geçmişti. Ülkü Adatepe, Çankaya Köşkü, Florya ve Yalova'daki anılarını filmde kullanılmak üzere 4 saat boyunca anlattı. Amerika'dan gelen ekip de Ülkü Adatepe'nin çekimlerini yaptı.
DEDEMİN EMANETİ...
* Annenizin-babanızın kızı olmaktan çok Atatürk'ün kızı mıydınız?
Kendimi bildiğimde Atatürk'le aynı evdeydim. Çok ilgi görüyordum. Şefkat ve sevgi seli içindeydim. Atatürk'e Atatürkçüğüm diye hitap ederdim. Ne yazık ki anılarım çok silik. Onun çalışma odasına doğru koşuşum, kucağına alıp nasihatte bulunması, eve gelen konuklar...
* Nasıl izler kaldı o günlerden size?
Onunla olunca kendimi sağlam bir kayaya yaslanmış hissederdim. Anne-baba sevgisinin ötesinde olduğunu da itiraf etmeliyim.
* Anneniz Zübeyde Hanım'ın komşusuymuş. Bu yüzden mi Atatürk'ün manevi kızı oldunuz?
Dedesi annemi Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım'a emanet etmiş. Annemi Zübeyde Hanım büyütmüş. Annem küçük bir kız çocuğu olarak Atatürk'ün başını kaşırmış. Zübeyde Hanım'ın ölümünden sonra annem bir süre Ata'nın kardeşi Makbule Hanım'la kalmış. Atatürk annemi Gazi Orman Çiftliği'nde istasyon şefliği yapan Fransızca bilen Çerkez babamla evlendirmiş. Annemin hamile olduğunu duyunca da haber göndermiş.
BUNALIMA GİRDİM
* Evlat mı edinmek istemiş sizi?
Hayır, yalnızca şöyle demiş: "Kız ya da erkek fark etmez bu çocuğun adı Ülkü olacak." Ben doğduğumda kendisi cumhurbaşkanıydı. 40 günlükken beni kucağını alıp sevmiş. Ben 9 aylıkken ziyarete geldiğinde çiftlikte beni görmüş. Elime saatini tutuşturmuş. Ben saati kulağıma götürüp dinlemişim. Meraklı halim onu çok etkilemiş ve benden ayrılmak istememiş. Herhalde babalık duyguları hissetti. Döndükten hemen sonra gece eve araba gönderip bizi Çankaya Köşkü'ne aldırmış.
* Neler yaşadınız Atatürk'ün ölümünden sonra?
Onun koruması, onun verdiği güç her zaman benimle birlikteydi ama çok zorluk çektim. Çünkü birden bir ilgi boşluğu oldu. Annemin, babamın dolduramayacağı bir boşluğun içine düştüm. Üsküdar Amerikan Lisesi'ne gönderdi ailem beni, Ata'nın istediği gibi bir eğitim almak için. Ancak ben bunalıma girdim. İsmet Paşa da dahil olmak üzere hiç kimse ilgilenmedi benimle. Unutuldum uzun bir süre. Bu yüzden de liseyi bitirmeden evlendim Fethi Doğançay'la. Bu bakımdan zor bir hayatım oldu, Ata'nın eğitim bakımından beklediklerini gerçekleştiremedim. Kendime geldiğimde, Ata'yı anlatmayı kendime misyon olarak üstlendim. Bunu yapmalıydım. Uzun süre kişilik bunalımı yaşadım.
BEKAR BİR ERKEKTİ...
* Atatürk'ün aşkları da gündemde... Zsa Zsa Gabor bile geldi diye yazanlar oldu...
Öyle. Zsa Zsa Gabor doğru değil. Birilerinin eşlerini beğenirmiş gibi sözler de söyleniyor, onlar da doğru değil. Ama sonuçta Atatürk de bir insandır, çapkın olabilir, zaten bekardı.
* Ya Fikriye Hanım...
Ona aşıktı. Hatırlamıyorum ama annem ve Sabiha Hanım anlatırdı. Fikriye Hanım, Ata'nın çevresindekilerin de beğenisini alan güzel bir kadınmış. Herkes hayranmış.
- Latife Hanım 'first leydi'liğe daha mı uygun bulunmuş?
Şöyle anlatılmıştı bana. Zübeyde Hanım hastalandığında Ata'ya bir mektup yazarak, evlenmesini istemiş. O sırada Latife Hanım yetiştiriliş tarzı, ailesi bakımından beğenilmiş. Ancak görünen gibi olmamış.
* Yurtdışında okuyan Latife Hanım'ın neyi uymamış Ata'ya?
Bir kere Zübeyde Hanım bu mektubu yazdıktan kısa bir süre sonra fikir değiştirmiş. Ata'nın yaveriyle haber gönderip, "Sakın evlenme" demiş. Ancak o sırada Ata'nın çevresindekiler de evlilik için bastırınca evlilik gerçekleşmiş. Bana anlatılanlar Latife Hanım'ın hırçın, hırslı ve şımarık olduğu. Aileden gelen bir sinir hastalığı da varmış. Ata'nın yakın çevresindekiler onu sevmemiş. Sonuçta Ata öldükten sonra da kendini odaya kapattı. Kimseyle görüşmedi.
* Ya Fikriye Hanım'ın ölümü?
Çok acıklı. Onunla ilgili anlatılanlardan çok etkilenirim. Fikriye Hanım döndüğünde eve alınmamış. Bu Ata'nın onun gelişinden habersizliğinden kaynaklanıyor. Fikriye Hanım buna çok içerlemiş. Latife Hanım'ın, Atatürk'ün Fikriye Hanım'la ilişkisini kesmesinde büyük etkisi var. Bana kalırsa, anlatılanlardan bildiğim Fikriye ve Ata'nın ilişkisi gerçek bir aşktı. Fikriye'nin hastalandığı da doğrudur. Paris'te tedavi görmüş. Keşke Fikriye Hanım'la evlenseydi.
Safiye Ayla yüzünü hiç gizlemedi...
* Safiye Ayla'nın Köşk'e gelişini hatırlıyor musunuz?
Safiye Ayla'yı özel olarak çağırırdı. Erken yatttığımda, uyandırırdı beni Ata, "Safiye Hanım geldi" derdi. O söylerdi, ben de dans ederdim.
* Safiye Ayla'nın yüzünü sakladığı, kapının, perdelerin arkasından şarkı söylediği doğru mu?
Öyle bir şey olmadı. Hatta bu dedikodu çok yayılmıştı ve Safiye Ayla, rahmetli ölmeden önce bana "Ülkücüğüm halk beni galiba gerçekten çok çirkin buluyor. Atatürk'ün bana bakamadığını düşünüyorlar" demişti.
* Çok içer miydi?
Annemin anlattıklarından biliyorum, harp zamanında içermiş. Sonuçta ülkeyi yönetiyor, devrimler yapıyor, çok özel bir insan Ata.
* Bu konular yeni yeni konuşuluyor. İçkisi, sigarası... Rahatsız oluyor musunuz?
Okullarda savaşları okutuyorlar ama bilmedikleri Atatürk'ün insan yönü. Her şeyden evvel insan o. Bu yüzden de rahatsızlık duymuyorum. Çok büyük bir asker, çok büyük bir devlet adamı, çok büyük bir devrimci. Atatürk'ün rakısından bahsediliyor. Stresini atmak için içiyormuş, muazzam sofraları filan anlatıyorlar. Onları hatırlıyorum o sofralar imtihan sofrasıydı. Fikir alışverişi yapılırdı.
* Kimler davet edilirdi, siz hatırlamasanız bile mutlaka anlatılmıştır...
Annem, Sabiha Gökçen, Afet Hanım anlatırdı bana. Gazeteciler, yakın arkadaşları gelirdi.
* Atatürk yaşasaydı ne olurdu, ne yapardı?
Atatürk şimdi olsaydı zaten böyle olmazdı. Ata'nın15 yılda yaptıklarını yıllardır yapamadılar.
* Atatürk manevi kızlarının siyasete girmemesini vasiyet etmiş. Ata neden böyle olmasını istedi?
İsminden yararlanılmasını istememiş olabilir. Çok çıkarcı olabilirdik. Ata her şeyi milletine bıraktı. 1933'te doğduğumda kanun çıkarmış, oysa her şey kız kardeşine kalabilirdi.
* Atatürk'ün partisi Meclis dışında kaldı...
CHP mutlaka Meclis'e girmeli. Bir an önce kendini toparlamalı. Ben Deniz Baykal'ın iyi bir yolda olduğunu görüyorum.
Elif ERGU
|