kapat
07.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Kar yağdı şehrimize, sokak bizim neyimize!

Sabah perdeleri açtım ki her yer bembeyaz bir örtüyle kaplanmış ve kelimenin tam anlamıyla tipi halinde kar yağıyor. Çocukluğumdan beri doğadaki ani değişiklikler beni heyecanlandırır.
Aniden bastıran kar veya Nisan ayının pırıl pırıl güneşli havası, mis gibi bahar kokusu sıkıntıları dağıtır, tazelik, ferahlık duygusu verir.

Tabii şimdi çocukluğumuzdaki gibi uzun süreli olmuyor bu duygular.. Ülkemizin gerçeklerine vakıf olduğumuz için aç ve açıkta olanları, ısıtması olmayıp üşüyenleri, doğalgaz masrafına katlanamayıp soğukta oturmayı yeğleyenleri, okullarına gidemeyen öğrencileri, işlerine gidemeyen insanlarımızı.. Tamam, tamam uzatmayacağım, ama hepsini düşünüyoruz karın veya yağmurun güzelliğine bakarken.. O zaman da doğanın zevki filân kalmıyor, sıkıntı basıyor yine insanın içini..

Neyse, ayak bileğine çıkmış kara rağmen işlerimi halletmek üzere, kar botlarımı giyip fırladım dışarı. Önce yürüyerek çıkmayı denedim yokuşu, tipiden ancak 20 adım atabildim. Arabamla çıkmayı denedim yarı yolda kayarak geri döndüm. Çare yok, ev hapsi.

Hepsi masum, suçlu kim?
Gazeteleri açtım sinirim daha da bozuldu. Herkes birbirini suçluyor;

Botaş belediyeleri, belediyeler Botaş'ı, bakanlar belediyeleri, belediye başkanları herkesi. Doğalgaz için toplanan 6 katrilyon hüp ediliyor, kimse üstüne almıyor. Herkes masum. Galiba bunda da suçlu biziz, başkası olmadığına göre.

Hele bu belediye başkanlarının kasıla kasıla "Biz ne yapalım % -kârla yatırım yapıyoruz, yine zarardayız" demeleri yok mu insanı çileden çıkarıyor. Nereye gidiyor bu paralar, orası meçhul! Bu arada Botaş'ın da eline geçirdiği her fırsattan kâr sağladığına hiç şüphe yok tabii.. Bu kuruluşların çok, çok sıkı ve zamanında (iş işten geçmeden) denetlenmesi gerekiyor. Asıl merak konusu şu; devletin hiçbir kurumu, kuruluşu yok mudur ki namusuyla, milleti kazıklamadan çalışsın?

Belediye başkanları Türkiye'de bakandan da, başbakandan da rahat yaşıyorlar. Trilyonlar, kuruluşlar ellerinde. Hesap soran yok. Yakalansalar bile kimse hesap sormuyor, neden yolup yolup partilerine aktarmasınlar ki?

Kraldan alâ yaşam!
Bunu bir belediye başkanının ağzından duydum; insanların belediye başkanı seçilme nedenlerinin başında bu refah, bu hesap sorulmazlık ve bu paraya hükmetme isteği yatıyor.

Beyler isterlerse istedikleri yere, yeşil alan, sahil, Boğaz dinlemeden istedikleri inşaatları yaptırma özgürlüğüne sahip.. İşte son örneği birkaç gün önce gördük, Florya'da Atatürk Ormanı'nda İstanbul il ve ilçe başkanlarının, yasak alana yaptırdıkları villalar.

Ses çıktı mı, bir açıklama var mı, yok. Zaten lüzum da yok. Onlar da sadece "Allah'a hesap verecekler", başkasına vermiyorlar.

Kar yağdı mı yollar kazadan geçilmiyor. Geçen hafta trafik polisleri yollara tuz serpilmediği için kazalara yetişemediklerini, bu yüzden de amirlerinden azar işittiklerini anlattılar.

Ama sorun Büyükşehir Belediye Başkanı'na "Bizim bir hatamız yok. İnsanlar yola çıkmasınlar" diyecektir. Hepsinin de öyle masum suratları var ki inanacağı geliyor insanın.

Peki, okul servis araçları zincirli olduğu halde neden çocukları okullarına götüremiyor? Kuzey ülkelerinde öğrenciler okula gitmiyor mu? Kar 15 gün devam etse sömestr tatili gibi kar tatili mi verecekler?

2002 yılında artık "Biz şeffafız" yalanlarına inanmamayı da öğrenmemiz gerekiyor. Görünüşe aldanarak oy verme huyumuzdan vazgeçmek ve özellikle de belediye başkanlarının bir sonraki dönem siyasete soyunmalarını önlemek zorundayız. Yoksa bu sıkıntılarımız hiç bitmeyecek!

Yeşilçam'ın içyüzü.. "Son"

3 Ocak Perşembe akşamı "Ritz Oteli'n sinema salonunda Levent Kırca-Oya Başar çifti yakın arkadaşlarını son filmleri "Son"un ilk gösterimi için ağırladılar. 40-50 kadar davetlinin bulunduğu gece, filmdeki esprileri aratmayacak kadar esprili, neşeli geçti.

Ben filmi beğendim, sizin de beğeneceğinizi sanıyorum. Kırca ve Başar'ın Ğyakından izlediğim- aylar süren aralıksız bir çalışmayla ve iyi bir ekiple hazırladıkları, 1,5 milyon dolara mal olan film sinema dünyasının zorluklarını, gerçeklerini anlatıyor. Yeşilçam'da bir film çekimi boyunca başrol oyuncusundan dublörüne, yönetmenine birçok karakterin ayrı ayrı yaşadıkları.. Hayalleri.. Hayal kırıklıkları..

Şöhret; elma şekeri
Tüketimin fazlasıyla önem kazandığı günümüzde insanların da nasıl tüketildiği, özellikle sinema dünyasının bu konudaki acımasızlığı çok komik ve yalın bir dille, çarpıcı şekilde anlatılmış.

Bir zamanlar çok ünlü bir başrol oyuncusu olan Nejla Fidan'ın (Oya Başar) film bittikten sonra, ilk filmini çeviren türkücünün "Beni beğendin mi" sorusuna verdiği cevap filmin özeti gibi; "Bu işe fazla kapılma. Şöhret elma şekeri gibidir, yalarsın ağzında hoş, buruk bir tat bırakır. Sonunda ise elinde yalnız sapı kalır."

Dublör Deli Selim
Filmde sinemanın "adsız kahramanlarının" örneğin dublör oyuncuların canları pahasına akla gelen her türlü zor işi yapmaları (pencereden, uçurumdan atlamak, pis suların içine dalmak gibi), buna rağmen hiç önemsenmemeleri, halâ en ilkel metotlarla yapılan film hileleri çok güzel anlatılıyor. Kırca 'dublör-figüran Deli Selim' rolünde, Başar 'kaybettiği şöhreti yakalamak için herşeyi göze alan oyuncu' da, Sermin Hürmeriç "Meyhaneci Suzan" da, Hakan Altıner, "Afacan Arseven", Sümer Tilmaç kendi rollerinde çok başarılı...

Özellikle Amerikan sinema sanayinin dünya piyasalarını ele geçirmesiyle etkilenen 'yerel sinema'ların (ve tabii bizde Yeşilçam'ın) nasıl imkansızlıklarla boğuşarak film çekimi yaptığını ortaya koyması açısından yararlı..

Kısacası konu çok değişik.. Dünya çapında ünlü Yunanlı müzisyen Yannis'in hazırladığı, Türk ve Yunan ezgileri taşıyan film müzikleri harika. 7 Ocak'ta Lütfi Kırdar'da galası yapılacak ve yakında gösterime girecek olan 'Son'u mutlaka izleyin.. Hem gülüp, hem düşüneceksiniz!



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır