Sürüden ayrılanı kurt kapmaz
"2001 yılını, ömrüm oldukça unutmayacağım. Özverili çabalarınız,
medya kuruluşlarımızı tüm düşmanlıklara karşı koruyan kahramanca
dayanma gücünüz sayesinde varlığımızı koruyarak ve herkese
yıkılmayacağımızı kanıtlayarak geride bırakıyoruz.
En zor günlerimde, beni yaşama bağlayan bu yaratıcı fedakarlığınız
için hepinize içten şükranlarımı sunuyorum.
Ateşle sınavından herkesi kıskandıracak bir dayanışma göstererek
geçmiş olan çalışma arkadaşları olarak, yeni yılda hak ettiğimiz daha
güzel günlere kavuşacağımıza inanıyorum.
Çok yakında sizleri kucaklamanın hasretiyle yeni yılın hepinize,
ailelerinize sağlık, başarı ve mutluluk getirmesini diliyorum.
Gözlerinizden öperim..."
Bu satırlar, Sabah'ın Yönetim Kurulu Başkanı Dinç Bilgin'e ait. Biz
Sabah çalışanları için kaleme alınmış.
İçi umut, vefa, moral dolu satırlar bunlar...
Siz de aileden olduğunuz için, bu satırları paylaşmak istedim...
Bir Latin atasözü, şöyle der:
"Bir ceylanın yönettiği aslan ordusuna, bir aslanın yönettiği ceylan
ordusu daha evladır!"
Dinç Bilgin'in duygu dolu satırları bağlamında, Sabah'ın zirveye
yolculuğunda katettiği kilometre taşlarını yansıtan birkaç satır...
HEP EN ÖNDE OLMAK
1994 yılıydı...
Görevim Yayın Danışmanlığı'ydı...
Sabah için yeni sayfalar, yeni yüzlere dair notlar yazıyordum...
İşte o günlerden birinde, YDH'nın genel başkanı Cem Boyner ile
hazırlığını yaptığımız yeni sayfa için özel bir söyleşi yapmıştım.
Boyner bana, "Yaşadığın günün müsvettesi yok" adını taşıyan, yazmakta
olduğu bir kitaptan bahsetmiş... O kitapta, benim de ilgimi çeken şu
anısına yer vereceğini anlatmıştı:
"Öndeki köpek arkadakiler gibi emniyette değil; risklere açık. Yanlış
adım atsa, ilk hasara uğrayacak kendisi. Ayağını bastığı yerdeki buz
çökse, içine düşüp telef olacak.
Ayrıca korumasız üşüyor.
Kar tipi önce onun suratında patlıyor.
Ama...
Öte yandan da köpek kıçı seyretmiyor.
Diğer köpeklerin dışkıları, kutup rüzgarıyla yüzüne bedenine
savrulmuyor. Kötü kokular duymuyor. Tertemiz olan tek köpek de en
öndeki. Arkadaki köpekler ve kızaktaki bizler hep köpek kıçı
seyrediyoruz.
Üstelik bir de kötü koku ki, burnumuz düşecek.
Sadece biz değil, en öndeki köpek hariç, diğer bütün köpekler de,
köpek kıçından başka bir şey görmüyoruz.
KÖPEK KIÇI SEYRETMEK
Ama, hepimiz emniyetteyiz.
Diğer köpekler de soğuktan korunuyorlar.
Ayrıca karar verme gibi dertleri de yok!
Kısacası arkadaki köpekler, öndeki gibi stresli bir iş de
yapmıyorlar. Kuzey Kutbu'nda 12 gün boyunca bu minvalde dolaştıktan
sonra, birdenbire İngilizler'in 'Only the lead dog, has a change of
wiev' dedikleri 'Sadece en öndeki köpeğin manzarası değişir' sözünün
gerçek anlamını farkettim.
Ve kendi kendime, yaptığın iş ne olursa olsun hedefin, en iyisini
yapmak olmalı diye söylendim.
İşte Kuzey Kutbu'nda geçirdiğim günlerden aldığım derslerden biri,
belki de en önemlisi bu!
Tabii burada hemen şunu da belirtmeliyim...
O en öndeki köpek, sıradan bir köpek değil.
Pek çok hemcinsi arasından seçilmiş.
Kuzey Kutbu'nda ayı peşinde dolaştığım 10 gün boyunca gördüğüm tek
şey, köpek kıçı oldu. Bir kızağın üzerinde köpek kıçı seyrede seyrede
yaptığım seyahatten gına getirdikten sonra, birdenbire şu karara
vardım:
Sadece en öndeki köpeğin manzarası değişir!..
Geride kalan tüm köpekler ise ancak, köpek kıçı seyrederler."
NAZARA GELMEK
Cem Boyner yaşadığı tecrübeye binaen, çıkardığı dersi böyle
özetliyordu...
Sabah'ın zirveye yolculuğu da benzer parametreler içeriyor...
Basın dünyasına Sabah girdikten sonra, her gün çıtayı yükselten
gazete oldu...
O dönemde, ben ve benim gibi birçok genç, Sabah'ı girdiği mücadelede
ve Bab-ı Ali'nin zirvelerine doğru yaptığı yolculukta, bunun için
destekledik...
Sabah'ın her başarısı ile övündük...
Atlattığı her haber ile moral bulduk...
Samandıra'ya kurulan ve dünyanın en ileri teknolojisini barındıran
tesisleri görmeyenler için ulaşılan noktayı anlatmak zor...
Rahmetli Turgut Özal, rakipleriyle arasındaki farkı anlatmak için
"Hayallerimize bile yetişemezler" derdi...
Dinç Bilgin'in basın dünyasında estirdiği rüzgar için de benzer
şeyler söylenebilir...
TAKLİT EDİLMEK
Ki...
Rahmetli Özal, hayatta olsaydı, Dinç Bey inanıyorum ki, bugün Türk
Cumhuriyetleri'nde kurduğu televizyon ve gazeteler için koşturuyor
olacaktı...
Böylesi bir siyasi linçle de karşı karşıya kalmazdı...
Son olarak...
Cem Boyner'in söylediği gibi, "Sadece en öndekinin manzarası"
değişir.... Geride kalanlar ise "Ancak, köpek kıçı seyreder"ler...
Biz Sabah olarak, hep en öndeydik...
Bazı refiklerimizin ulu orta uluması bu yüzdendir...
Bugün basının toplam tirajının 2 buçuk milyon mertebelerine düşmesi
de bu yüzdendir... Çünkü, yıllarca basında çıtayı yükseltme görevi
Sabah'ındı...
Rakipleri hep O'nu taklit etti...
Bu yüzden hem Sabah'ın, hem de basın dünyasının Dinç Bilgin'in
vizyonuna ihtiyacı var...
Bizde kendisini en kısa sürede aramızda görmek istiyoruz...
İyi yıllar dileklerimle...
|