kapat
07.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Ne mey kaldı, ne meyhane

Vakti zamanında İstanbul sokaklarında yükselen 'sarhoşum sarhoş' nidaları boş değildi. Samatya ve Balat da meyhanelerle doluydu ama Cibali'nin gece alemindeki yeri başkaydı. Ama o civarda dolaşmak için bıyıklarınız omuza kadar bürülmeliydi
Biz eskiler için ne "mey"lerin, ne de "hane"lerin eski güzelliği yok. Ve ikisinin bir arada olduğu gerçek "meyhane"yi ara da bul bakalım.

19.860 okka rakının kaç şişe ettiğini hesaplamak mümkün değil. Ama tanker dolusu içki götüren Neyzen Tevfik Usta bunu mideye sığdırmış, bu zevkle, hem mey'e hem de insanlara küfürle üflemiştir.

Bekri Mustafa'yı biliyorsunuz. Öldükten sonra mezarı içkiden kurtulmak isteyenlerin ziyaret yeri olmuştur.

Meyhaneler de Andelip Usta, Tamburi Cemil Bey, Ahmet Rasim gibi sayabileceğimiz çok sayıda ismin sadece keyif değil, sanat merkezleriydi.

Şimdinin şişe değil cüzdan boşaltan çiğ köfteli, dürümlü, kebaplı meyhanelerinde hayat bir hayli "sulu" yaşanıyor. Henüz daha 1900 olmamış... İstanbul'un semtleri meyhanelerle dolu. Hem de sahipleri, uşakları, sofraları ve işaretleri ile dört bir yanı sarmışlar.

İstanbul meyhaneleri hakkında küçük ama en önemli kitaplardan birini yazan Mehmed Tevfik öbür adıyla "Çaylak" 1880 meyhaneleri semtlerini sıralar. Kitaplarını "İstanbul'da Bir Sene" başlığı altında toplayan Mehmet Tevfik beşinci ayını İstanbul'un gedikli meyhanelerine ayırır.

Mahmutpaşa'daki meyhaneler bulundukları hanlara göre adlandırılıyor. Çorbacı, Kürkçü, Valide, Mercan Ali Paşa Hanı gibi...

Tavukpazarı'ndaki Saraç Hanı, Bakla Hanı, Yağlıkçı Hanı, Vezir Hanı önde geliyor. Kumkapı ise bugün gibi ağzına kadar lebabeb dolu, Düzoğlu meyhaneler dizisinde başı çeker. Yeni Meyhane, Kara Bıçak ve Küçük Samsun meyhanelerini, Yenikapı'da Kafesli meyhane tamamlar. Langadakiler özelliklerine göre adlandırılır. Tandırlı, Mermerli, İki Kapılı ve Kollukkarşısı gibi...

Geldik Samatya'ya. Büyük Kuleli ile Küçük Kuleli çekişmesi var burda. Rum meyhaneciler bu semtte çok ünlü. Gül Sarkis, Zifiri, Ormanos, Hacı Manol gecelere neşe ve tat katıyorlar. Ayrıca Altınoluk, Gümüş Haykalı, Süngerli ve Servili Meyhaneler var. Yedikule'ye ise Mağara hizmet veriyor. Karagümrük'te Takkeci, Topkapı'da Karagöz, Hacı Mardiros Yeni Meyhane ve Kaledibi'ni sayabiliriz.

Balat'ın içini Osmanlı, dışını da Yahudi meyhaneler parsellemiş. Suyikas, Kamberoğlu ve Tanaşiki'nin adlarını sayıp Fener'deki yolumuza devam edelim. Çıkıyoruz Cibali'ye. Haleplioğlu, Laşke, Kasavet, Anastas, Yahudi Abude (Ayoda da olabilir) bu semtin ünlü meyhaneleri arasında. Mehmed Tevfik'in meyhanelerini bir dolaşalım. Bunun için ya boyunbağımız görünmeli ya da bıyıklarımız omuzlara kadar bürülmelidir.

Mehmed Tevfik burada iki tip meyhane insanı çiziyor. İkinci tip bıçkın tarifidir. Ve Mehmed Tevfik'in beyanı yukarıdakiler gibidir. Daha sonra bu iki tipin de kelli felli ve mutlaka yaşını başını almış olması gerektiğini görüyoruz.

BİZANS BİRASI 60 PARA
1800 sonları ile 1900 başlarında, Galata'nın ünlü meyhanesi Bizans Birahanesi idi. II. Abdülhamid'in son dönemlerini görmüştür.

Gündüz lokanta, gece birahane olan bu dükkanın sahibi bir Yunanlıdır. Ustadan çırağa tüm çalışanlar ise eli yüzü düzgün, edep ve terbiyeli Rum gençleri.

Karaköy Palas'ın tam karşısında yer alan "Bizans"ın sahibi İstanbul'a yalınayak başı kabak bir miço olarak gelmişti. Kuledibi yosmalarından birine tutulmuştu. Ama yosma daha çok tutulmuş olmalı ki, bu miçoyu malen ve nakten hayli beslemiştir. 40 yaşlarında meyhaneyi gören Reşat Ekrem Koçu meyhaneciden çok bankeri andıran Yunanlı'yı şöyle tarif eder: "Pos bıyıklı, iri yarı, pençeli bir adamdı. Çok az Türkçe bilir, parmağında elmas yüzük taşırdı. Yeleğinde altın köstek kasada otururdu. İçkiler: Viyana birası... Belgrad'ın Yogodina Birası ile daha sonraki dönemde Bomonti birası. Ücret: Küçük bardak bira 60 para... Dublesi 100 para... Ünlü malzemesi. Tava balık ve salata."

MADAM BELA YAKTI MI YAKARDI
Madam Bela'nın Meyhanesi'nin İstanbul'da önemli bir yeri vardır. Bela'nın aslen nereli olduğu bilinmez. Macar olabilir. Ya da Lehistan veya Romen kırması...

İkinci Abdülhamid döneminin bu meyhanesi, aynı zamanda otel hizmeti de verir. Madam Bela işletmeciliğe başladığında yaş olarak 40'ı yuvarlamıştır ama en fazla 25 gösterir ve gören '41 kere maşallah' çeker.

Otel ve meyhanesinde 16'lık Midilli gençleri çalıştırırdı. Kiminin tadına bakar, kimine de baktırırdı. "Kız İstavro" olarak tanınan Adalı bir polikaryayı temiz pak edip giydirmiş ve eteğinin dibine almıştı. Oynaşı bu delikanlı, bir taşta üç kuş vuranlardandır. Bunlar yetmiyormuş gibi, hem Kuledibi'nden bir genç fahişenin, hem de Bıçakçı Petri'nin yanaşmasıdır.

Petri ve fahişe arasında fır dönen bu meyhane gülü bir gün soluverir. Madam Bela İstavro'yu fahişenin evinde basıp bir güzel şişler.

Sermet Muhtar Alus "Onikiler" romanında onlarca gemicinin uğrak yeri olan, basında da yer alan bu meyhaneden söz eder: "Madam Bela'nın oteli tam bir bela yatağı idi. Madam Bela'da "Bela çiçeği" mübarek... Galata'nın en namlı, en bitirim batakhanesi... Gazinosunda da sayısı 5'ten aşağı düşmeyen Leh dilberleri arz-ı endam eder."

Yangında kül olup giden bu mekanın "cenabet"liği su götürmez. Mahzeninde çok sayıda iskelet bulunmasının başkaca izahı yoktur. Toy delikanlıların, yorgun ve sarhoş denizcilerin "derdest" edildiği bu meyhanede servisin ne biçim olduğunu böylece anlatmış olduk. O dönemin gazeteleri, Bela'nın otel ve meyhanesi için Galata'da Leblebici Sokağı'nı adres olarak gösterirler. 1930'ların şehir rehberlerinden bu sokağın adı "Leblebici Şaban" olarak geçer...



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır