Otuz-kırk yıl öncenin kitaplarını hatırlayan var mı?
Remzi Kitabevi'nin, Varlık Yayınları'nın, Altın Kitaplar'ın
yayınlarını?
Sırtı dikişli, şömiz ciltli, gömleği altın yaldızlı kitapları?
O zamanlar kitapların bir kokusu vardı.
Mesela Panait Istrati'nin kitapları Romanya bozkırları kokardı,
Gorki'ninkiler Rusya stepleri...
Steinbeck'in romanları deniz kokardı, Hemingway'ınkiler dağ...
İlkgençliğimde kapağı cicili bicili romanlara pek yüz vermedim.
İçleri de dış yüzleri gibi fazla boyalı olduğundan belki...
Bir de bu tür kitaplar, hemen sayfalarını açarlardı önünüze. Bu
yüzden de kitabı elinize aldığınızda size bir "merasim" imkânı
bırakmazlardı. Bir çizgi filmin kareleri misali sayfaları uçup
giderdi gözünüzün önünden...
Oysa sırtı dikişli, sayfalarının üst ve sağ yanları kapalı kitaplar
hem bedenen, hem ruhen bir giz taşırlardı.
İşte bu gizin de anahtarı kitap açacağı idi.
Okumaya başladığınız kitabı, o "açacak" ile sayfa sayfa açardınız.
O "açacak" kitapla çıkacağınız yolculuğunuzun feneri idi.
Onunla açılırdı maceraların gizemli kapıları...
Kimi bakırdandı açacaklar, kimi şimşirden...
Kimi bir hançeri andırırdı, kimi ucu eğri bir palayı...
Şimdinin kitapları Amerikan tutkalı ile sırtlarından raptedildiğinden
beri, açacaklar da tarihe karıştı.
Çalışma masalarında kimileri süs olarak dursa da, yüzlerine pek
bakılmaz oldu.
Çünkü artık işlevleri bitmişti.
Üniversiteli yıllarımda tanıdığım kitap kurdu bir arkadaşım vardı.
Alacağı kitabın sayfalarını tek tek kontrol ederdi, eksik gedik var
mı diye...
Nedenini sormuştum bir gün.
"Eskiden" demişti, "kitaplar forma forma katlanır, öyle ciltlenirdi.
Ben de formaları kontrol ederdim. Şimdi ise bu Amerikan cildi çıkalı
beri, belki yine kitaplar formalar halinde dizilip basılıyor ama,
aradan bir-iki sayfanın zayi olmaması ne mümkün?"
Yine eskiden çantasında küçük bir çakı niyetine kitap açacağı
taşırmış, şimdi onu da hatıralarının mahzeninde saklar olmuş...
Şimdi düşünüyorum da o zamanın kitapları anlattıklarının kokusu
kadar, kitap açacaklarının losyonunu da taşıyorlardı herhalde.
Yoksa sayfaları uçlarından kestiğinizde o kâğıt kokusu nereden
geliyordu?
Okumak, o zamanlar bir macera labirentinde dolaşmak gibiydi bu yüzden
de...
Bu yüzden de hâlâ bir kitabı okumaya hazırlanırken son sayfasına
bakmaya çekiniyorum.
Kitap açacağı, buna asla izin vermezdi çünkü...
Günümüzün hızla zembereğinden boşalan kitap okuma alışkanlığına boş
vermişlikte "kitap açacakları"nın önemli bir işlevi olduğunu
düşünüyorum.
Açacaklar da tarihe karıştı, kitapların macera kokusuyla birlikte
çünkü...