Şöhretin 'komik' bedeli
'Anlat Bakalım' filminin senaryosunu yazan Billy Crystal - Peter Tolan ikilisinden başarılı bir komedi daha: 'Gözde Çift' o eski parlak Amerikan komedisi başyapıtlarına yaklaşıyor
GÖZDE ÇİFT America's Sweethearts
Yönetmen: Joe Roth Senaryo: Billy Crystal, Peter Tolan Görüntü: Phedon Papamichael Müzik: James Newton Howard Oyuncular: Julia Roberts, John Cusack, Billy Crystal, Catherine Zeta-Jones, Hank Azaria, Stanley Tucci, Christopher Walken, Seth Green Columbia yapımı.
Yapımcı Joe Roth, bir klasik Amerikan komedisi hayranıymış ve sinemada yıllardır bu tür filmlerin eksikliğini duyarmış. Hemen hemen her gerçek sinema meraklısı ve tutkunu gibi yani!
Daha önce de "Anlat Bakalım" filminin senaryosunu yazan Billy Crystal - Peter Tolan ikilisinin senaryosu, Roth'a özlediği türde bir filmi 'bizzat' yönetmek fırsatını getirmiş. Ve sonuç oldukça başarılıÉ
Birlikte tam dokuz film çekmiş (bu sayı, ünlü Spencer Tracy- Katherine Hepburn çiftinin birlikte çektiği film sayısı!) ve bu filmlerle "Amerika'nın sevgilisi" haline gelmiş iki ünlü oyuncu, Gwen Harrison ve Eddie Thomas ayrılmışlardır. Ancak, bir buçuk yıl kadar sonra, durum şudur: Eddie bir klinikte akıl sağlığına kavuşmak için çırpınmakta, Gwen bir İspanyol çam yarmasıyla gününü gün etmekte ve ikisinin de tek başlarına yaptıkları filmler gişede batmaktadır.
SON BİR DEFA..
Son bir film için bir araya gelen çifti yeniden 'sevgili haline getirmek' şirketin tanıtım şefi Lee Philips'e kalmıştır. Üstelik bu son filmi çeken 'dahi yönetmen' Hal Weidman, filme el koymuştur ve basın gösterisinden önce stüdyoya vermek niyetinde de değildir!
"Gözde Çift", o eski ve parlak Amerikan komedisinin başyapıtlarına yaklaşıyor. En azından ilk yarısındaki pırıltı ve espri yağmuruylaÉ Ve bu bölümlerde senaryo yazarı Billy Crystal'ın tipik gülmece anlayışının etkileri seziliyor.
Film, Hollywood'un kendikendisiyle acımasız biçimde alay ettiği sayılı filmlerden biri, ayni zamandaÉ Hollywood'un perde arkası, film yapım ve pazarlamasının incelikleri, basınla ilişkilerde dönenlerÉ Ve de klasik, ama hep geçerli bir tema: "şöhretin bedeli". Üst üste 40 TV programına çıkıp aynı şeyleri söylemek, hep herkesin beklediği gibi davranmak, aşkı, sevgiyi, nefreti ya da ayrılığı halka açık bir show'a dönüştürmek zorunda kalmakÉ Yok olan mahremiyet, yaşanamayan özel hayat, saygısızca ezilip çiğnenen bireysel anlarÉ
Film aynı pırıltıyı sonuna dek sürdüremiyor gerçiÉ Son bölümde çılgın yönetmenin ortaya çıkardığı filmin içerdiği alay boyutu, ne yazık ki bu modern peri masalı için biraz çiğ kalıyor.
Ama "Gözde Çift" yine de görülmesi gereken, büyük keyifle izlenen bir güldürü. Tüm oyuncuların oyunları birinci sınıf. Ama ayrıca dertli yapımcıda Stanley Tucci, dahi yönetmende Christopher Walken ve genç, salak promosyon görevlisinde yeni bir yetenek olan Seth Green'e dikkatlerinizi çekerim.
Modern ve asi gençlik
'Hızlı ve Öfkeli' rahatça izlenen, ama hemen unutulacak standart bir gençlik filmi. Limp Bizkit gibi son dönemin flaş rock gruplarının müzikleriyle dikkat çekiyor
HIZLI VE ÖFKELİ The Fast and the Furious
Yönetmen: Rob Cohen Senaryo: G. Scott Thompson, Eric Bergquist, David Ayer Görüntü: Ericson Core Oyuncular: Paul Walker, Vin Diesel, Michelle Rodriguez, Jordana Brewster Universal yapımı.
İşte çok belli bir seyirci kesimini hedef alan bir filmÉ Genel bir bakışla genç seyirciyi, daha özel biçimde de araba, hız ve yarış meraklısı olanlarınıÉ Bu kesimin bu filme bayılacağını söylemek kehanet sayılır mı? Bu kapsamın dışında kalanlar ise evlerinde oturabilir!
Los Angeles'in varoşlarında, geceyarısından sonra sokaklar, anlaşılan bizim Bağdat caddesine dönmekte, çeşitli etnik guruplardan oluşan alt kesimlerden gençlik çeteleri, 'pirinç roketler" diye anılan genelde yabancı (Japon ya da Alman) arabalarla hız denemeleri yapmaktadırlar. Bu yarışlar güçlerini "kontrolden çıkmış hız tutkusundan, cinsel tansiyondan ve adrenalinden" almaktadır.
AJANIN ÖYKÜSÜ
Film, bir avuç gencin, özellikle de gizemli çete reisi Dominic ve çevredeki sayılı beyazlardan biri olarak kendini kabul ettirmeye savaşan, aslında da bir polis ajanı olan Brian'ın öyküsünü anlatır.
"Hızlı ve Öfkeli", tipik bir gençlik filmi. Kimi sahneleriyle ünlü "Asi Gençlik"i anımsatıyor. Başdöndürücü yarış sahneleri ve sürekli aksiyon duygusuyla, teknik açıdan elbette o filmden üstün. Ama nerde Nicholas Ray'in lirizmi ve James Dean'in karizması? Yine de genç oyunculardan özellikle Vin Diesel (Dominic) ve Michelle Rodriguez'in (Letty) göz doldurduğunu belirtmek gerekir.
Rahatça izlenen, ama hemen unutulacak bir film buÉ Özellikle başta belirttiğim seyirci kesimi içinÉ
Mardin'de Yunan trajedisi!
Mardin dekoru önünde Yunan trajedisi ve Shakespeare'den esinlenmiş bir film yapmak belki yürekli bir deneyimdir; ama yine de Serdar Akar bu filmi neden çekmiş, anlamadık!
MARUF
Yönetmen: Serdar Akar Senaryo: S. Akar, Önder Çakar Görüntü: Mehmet Aksın Müzik: Replikas Oyuncular: Meltem Cumbul, Ruhi Sarı, Nihat İleri, Arzu Oş, Emine Şansumar, Haldun Boysan Yeni Sinemacılık yapımı
Maruf bizlere Anadolu'nun Doğu'sunda geçen bir hikaye anlatıyor. Kendi halindeki köy delikanlısı Maruf, sevdiği kızla evlenme hayalleri kuruyor. Ancak bir tür Doğu bilgesi olan amcasının ölümü, töreler gereği onu amcanın dul eşiyle evlenmek zorunda bırakıyor. Maruf, törelerle aşkı arasında kalmış tipik bir dram kahramanıdır artıkÉ
Aslında dram da değil, trajediÉ Çünkü "Gemide" ve "Dar Alanda Kısa Paslaşmalar" gibi çok sevdiğimiz iki filmin yaratıcısı Serdar Akar'ın yeni filmi, bizlere bir Anadolu köyü dekoru içinde sanki klasik bir Yunan trajedisi anlatıyor.
Trajedinin tüm ögeleri var, bu beklenmedik filmdeÉ Kahramanlar son derece konuşkan, geveze. Ve ayrıca uzun cümlelerle, edebi bir dille konuşuyorlar. Baş kahramanın durumu, tam ve tipik bir trajedi ikilemiÉ
SHAKESPEARE DE VAR!
Filmin Yunan trajedisinden sonraki ikinci referansı, kuşkusuz ki Shakespeare ve özellikle "Hamlet". "Hamlet"teki öldürülen baba/dul anne/hain amca üçgeni, burda küçük bir varyasyonla aynen karşımıza geliyor. "Babanın hayaleti" motifi de eksik değilÉ Ve aynen Shakespeare'deki gibi, tüfek saçmalarıyla vurulan bir kahraman, ölürken bile tumturaklı biçimde konuşmak ve bir tirad atmak fırsatını buluyor!
"Maruf" tümüyle yadırgatıcı bir film. Hangi işlevi yerine getirmek için çekilmiş, hangi seyirciyi amaçlıyor; belli değil. Yine de bu filmi gerçekten kötü bulmuyorum. Belki de, Mardin dekoru önünde Yunan trajedisi ve Shakespeare'den esinlenmiş bir film yapmak yürekli bir deneyim. Ve bunun belli ölçüde saygıyla karşılanması gerekir.
Serdar Akar, kimi başarılar da yakalamış. Örneğin Midyat'ın Gülgöze köyünün gün batarken, uzaktaki damlar üzerinde duran köylülerle kullanılması olağanüstü güzel. Köylüler de zaten gerçek anlamda yok filmde, sadece bu trajedinin uzak ve sessiz seyircileri olarak var.
Meltem Cumbul, rolü gereği bağırmak zorunda kaldığı sahnelerin dışında iyi. Ruhi Sarı umutsuzca bir köy Hamlet'i olmak için çırpınıyor. Çifte kompozisyonuyla (baba ve amca) Devlet Tiyatrosu'ndan Nihat İleri filmin en önemli kozu, en başarılı ögesi.
Gerçekten meraklı ve yenilikler arayan bir seyirciyseniz, "Maruf"u görün. Yoksa boş verinÉ
|