kapat
18.11.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 HYDEPARK
 ANKETLER
 SİNEMA
 SANAT
 KİTAP
 MÜZİK
 TARİH
 GURME
 GEZİ
 OTOMOBİL
 YAT&TEKNE
 HIGH-TECH
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Prenseslikten istifa ettim

Ailesinin "küçük prensesi" Yeşim Salkım hayatında değişiklikler yapmaya karar vermiş. 15 senedir görüştüğü arkadaşlarıyla artık görüşmüyor...

-Altın Portakal verdiler sana. Acaba gerçek hayatta oynadığın evlat, anne, eş, şarkıcı gibi rollerden hangisi Altın Portakal'ı alır, hangisi sınıfta kalır?

-Galiba hepsi Altın Portakal'ı alır da Yeşim sınıfta kalır. Ben en çok haksızlığı Yeşim'e yaptım. Onun yaşamasına çok izin vermedim. Mesela sek sek oynayamadım. Çünkü babam sokağa çıkmamıza izin vermiyordu. Herkes bisiklete biner, parka giderdi. Ben ailemin gözü önünde binebilirdim. Edebiyat öğretmeni olmak istiyordum babam izin vermedi. Babam şimdi benimle gurur duyuyormuş. Neden duyduğunu anlamadım.

-Babanla yaşadığın aşk-nefret ilişkisi erkeklerle ilişkilerini nasıl etkiledi?

-Hayata karşı çok güvensizim. Hep babada göremediğim sevgiyi aradım. Girdiğim yanlış sokakların bedelini ödüyorum şu anda.

-Şu anki eşin de mi yanlış?

-Hayır değil. Çünkü karşınızdaki insanı olduğu gibi sevebildiğiniz gün mutluluğu bulabildiğinize inanıyorum. Ben insanları kendi kafamda şekillendirdiğim gibi değiştirmeye çalışıyorum. Bunun yanlış olduğunu buldum, altı aydır hayatımda radikal değişiklikler yapmaya başladım. Mesela "Ben patron hiçbir zaman olamam" dedim, şirketimi kapattım. Onbeş senedir görüştüğüm bazı insanlarla görüşmemeye başladım. Çünkü beni Yeşim Salkım ve Yeşim Uzan kimlikleri arasında bir savaşa zorluyorlardı. Ben bu savaştan çok yorgunum.

-Oysa ben senin "güce" zaafın olduğunu düşünüyorum. Ali Şen'in oğlu Metin Şen'le de bir beraberliğin oldu. Zengin, iktidar sahibi, "şişman" erkekleri seviyor görünüyorsun. Erkekten beklediğin, hem korunma ihtiyacını karşılayacak hem de kendini bağımsız hissedeceğin kadar para sanki...

-Çok yanlış. Çünkü ben Metin Şen'le beraberken hafanın alı günü alılara kadar çalışıp eve bakıyordum. Hiçbir erkek arkadaşımdan bir tane hediye görmedim, istemedim. Öyle olsa her şeyi bırakırdım ve o adamın sahip olduğu güç ve iktidarla yaşardım. Şu anda da hm eşimin ismi altında ezilmemek için hem de kazandığım parayla aileme aldığım şey beni mutlu ettiği için çalışıyorum.

-Hakan Uzan'da seni ne cezbetti?

-Çok uzun zaman oldu, hatırlamıyorum.

-Yani seni en başta cezbeden şeyler şu anda ortada yok?

-Hayır, yok.

-Bu büyük bir dram o zaman?

-Tabii ki ama hayat bu ve bunu ilk söylediğim insansınız.

-Eşin ikizler burcu.

-Babam da ikizler burcuydu.

-Yağmurdan kaçarken doluya tutuldun.

-Aynen öyle. Çok farklıyız. Ben erkeksiz bir hayatın, bir kadını çok daha mutlu edeceğine inanıyorum. Erkekler bizim hayatımızı yönlendirmeyi, bizi ezmeyi çok seviyorlar. Para ve güçleri varsa sizi istedikleri gibi kullanabileceklerini zannediyorlar. Ben çok zor direndim. Altı senedir hem çevreye karşı bazı şeylerin savaşı, hem de kendimi anlatabilme mücadelesi verdim. Artık kimseye kendimi anlatmak zorunda değilim.

-Medyadan mı söz ediyorsun, yoksa eşin ve ailesinden mi?

-Eşim ve ailesiyle hiçbir sorunumuz yok. Eşimin ailesinin benim hakkımdaki önyargıları değişti.

-Neydi onları rahatsız eden?

-İşte, şarkıcı, evlenmiş ayrılmış bir kadın, bir çocuğu var. Türk filmleri gibi bir hayat hikayesi. Böyle bir kadın bizim ailemize layık değil. İlk düşünce bu. İlk başlarda zor günler geçirdim. Kişilik çatışması yaşadım, neden istenmiyorum diye. Senesine kalmadan çözdük problemi.

-Şu anda eşinle yaşadığın asıl problem ne?

-Bir problem yaşıyor muyum, yaşamıyor muyum bilmiyorum. 33 yaşına geldim. İnsan kendinde birtakım değişiklikler yapmaya başlıyor.

-Ne hissettiğimi söyleyeyim: Dışarıya bir masal prensesi imajı vermeye çalışıyorsun ama bu doğru değil. Sen Uzanlar'ın arasında tek başına yaşıyorsun. Bütün ihtiyaçların karşılanıyor, her türlü kapı açılıyor ama mutlu değilsin.

-Tek başımayım doğru. Tabii mutsuzluklarım da var, mutlu olduğum şeyler de. Ama hayatımda kapılar açılmadı, kapandı. O güç karşısında insanlar korkup geri çekildiler ama ben bu güne kadar Hakan'dan işimle ilgili hiçbir şey istemedim.

-Sen istemeden zeki bir koca olarak karısının isteklerini yapmıştır?

-O da yapmadı. Telsim her filme sponsor olmuştur. Benim bir tane filmime sponsor olduklarında dediler ki bunu Yeşim Salkım yaptırdı. Haberim bile yoktu. Film önceden bitmiş. O arada sponsorluğu kabul edilmiş. Ondan sonra bana "siz oynar mısınız" dendi. Ki o zaman daha iki ay olmuştu biz tanışalı.

-Hakan Bey sende ne buldu?

-Ben başkaldırırım herkese. Güçlü bir insanım ve karşı tarafın gücüyle beni ezemeyeceğini ona gösteririm. Zannedersem onu bu yönümle etkiledim, çünkü ona hayatında ilk hayır diyen kadınım. "Evlenelim" dedi, "Hayır" dedim.

-Sonra niye evlendin?

-Toplumumuzdaki bazı kurallara uymak zorundasınız. Bir kızım var. İlişki belli bir yere gelmişse onu artık resmileştirmek gerekiyor.

-Neden yurt dışında gizlice evlendiniz?

-O istediği için böyle oldu, ben istediğim için değil. Ürdün'e gezmeye gittik. Gelmişken de evlenelim dedik. Bazen böyle çılgınlıklar yapar insan.

-Kavgalarınız en çok hangi konudan çıkar?

-Her dakika kavga ederiz. Biz zıt kutuplarız. Ben Koç burcuyum. Dik başlıyım, inatçıyım. Söyleneni asla hemen kabul etmem.

-Uzanlar bir imparatorluk. Bir kere girdin. Bir daha çıkabilir misin?

-İstediğim zaman çıkarım ama bazı şeylere özen göstermem lazım. Şu anda öyle bir şey yok ama yarın ne getirir bilemiyorum. Hayatımda en değerli şey sevgi alışverişi. Sevgi alışverişinde tatmin olduğum zamanlar oldu ama belli zaman sonra bazı şeyler yerini başka şeylere bırakıyor.

-Küçükken seni "prensesim" diye mi severlerdi?

-Evet, ailemin küçük prensesiydim ben.

-Sana böyle bir yükleme yapılmış. Belki de bütün seçimlerinde bunun getirdiği bir şartlanma var ama "prenses olmak", ağır gelmiş sana..

-Diana'nın sarayı şimdi niye terkettiğini çok iyi anlıyorum. Umarım sonum öyle olmaz.

-Çok zenginlere ne gibi zaaflar musallat oluyor?

-Bütün gerçek değerleri yitiriyorlar. Her şeylerini korumak istiyorlar ama korumaya çalıştıkları o üzerlerine giydikleri imaj mı, yoksa onların da içlerinde başka insanlar var da açığa çıkmasın diye mi bir mücadele veriyorlar bunu çözmüş değilim. Çok çok varlıklı olan insanlara direkt bakıp şu kadın mutsuzluktan geberiyor ama belli etmiyor diyebilirim.

-Aynaya baktığında böyle mi söylüyorsun?

-Evet. Kendimi deniz kenarına gidip, normal çay bardağında çay içip balıkçılarla sohbet ederek teselli ediyorum. Sabahları uyandığımda çiçekleri sulama mutluluğunu yeniden hissetmek istiyorum. Bahçeye güller dikmek istiyorum.

-Bunu yapmana ne engel var?

-Bunu anlatmak çok güç. Sabah uyanınca mutfağınıza inip de kahvaltınızı hazırlamak çok güzel bir şey ama böyle yaşadığın zaman bu çok zor, kahvaltın önüne geliyor.

- "Bana kahvaltı gelmesin" diyemiyor musun?

-Bir insanla beraber yaşıyorsunuz. Yani gelmesin tamam. Bir gün gelmiyor, iki gün gelmiyor ama eşin isterse gelecek. Onun da alıştığı belli bir hayat var.

-Kızın Gizem, eşine ne diyor?

-"Hakan ağabey" diyor. İlişkileri çok iyi ama Gizem çok olgun bir çocuk, "Aranızda bir problem dahi olsa bana yansıtmayın" diyor.

-Temel içgüdülerden biri suçluluk duygusu mu? Aşkının büyüklüğüne karşın kendini nefret etmekten kurtaramadığın babana, yanlış bir evlilik yaptığın için kendine, küçükken yeterince ilgilenemediğin kızına, doğuramadığın kocana suçluluk duyuyorsun sanki.

-Hayır ama kızgınlıklarım var. Neden ben gelinlik giyip de düğün dernek evlenemedim? Neden bunu hak etmedim? İlk evliliğimde de giyemedim.

-Hakan Uzan niye gelinlik almadı?

-İşte yani hak etmedim herhalde ki almadı. Gizlice evlendiğinizde orada giydiğiniz bir elbiseniz oluyor. Böyle saçma sapan bir şey. Niye gizlice evleniyoruz kardeşim? Evlilik aleni bir şeydir.

-Bir yaş var aranızda. Olgunluk düzeyleriniz paralel mi?

-Değil zaten erkekler daha geç olgunlaşırlar.

-Sen de çok olgun sayılmazsın söylenenler doğruysa. "Whitney Houstan benim karşımda şarkı söyleyecek!" diye tutturmuşsun. Sırf senin için getirilmiş kadın.

-Hayatım boyunca tek sanatçı için bir şey diledim: Bir gün çok param olursa Barbara Streisand'ı en önde seyretmek için bir bilet alacağım. Allah nasip etti. Barbara Streisand için bir bilet aldım ama gidip seyredemedim. Hastalandım. Yani benim tek dileğim o oldu. Bunu söyleyebilirdim ve eşim de bunu yapardı. İnsanlardan tek istediğim şey sevgi oldu. Onu da fazla alamadım.

-Hep almamaktan söz ediyorsun peki sen verebiliyor musun?

-Belki de çok fazla verdiğim için onlar vermeye gerek duymuyorlar. Belki de verdiler de ben farkında değilim. Ben hala annemin küçük prensesiyim.

-Belki de asıl kurtulman gereken bu "prenses" sendromu?

-Değişiklikler yapmaya başladım. Prenseslikten istifa ettim. Sade bir vatandaş olarak yaşamak istiyorum, kimsenin dikkatini çekmeden. Çok da zor değildir herhalde. Bir ara yol bulacağım. Fedakarlıklar yapmam gerekiyorsa yapacağım.

-Konsere çıkmamak da evliliğinin kurallarından birisi. Alkışı özledin mi?

-Çok. Rumeli Hisarı'nda tek gece çıktım. Dediler ki Yeşim Salkım aldı Rumeli Hisarı'nı. Ben orada sadece bir gece şarkı söylemek istiyordum.

-Kocandan bir gün için izin alabildin herhalde?

-Aynen öyle. O sene deprem oldu ve ben sahneye çıkamadım. İkinci sene tek bir gece çıkıp şarkı söyledim. Bu sene söylememe kararı aldım çünkü yanlış anlaşılmayı hak etmedim.

-Eşin nasıl oluyor da film çevirmene bir şey demiyor?

-Aslında "Sana bir gün müsaade ederim" demedi. Hani bazı şeyler söylenmez hissettirilir. Filme de belki beni kaybetmemek adına izin veriliyor. Belki de sonuçlarını gördükçe yaptıklarıma saygı duyuyor. Ama o da öyle bir şartlar altında yaşıyor ki bunlara uymak zorunda. Hak veriyorum ona da. Ama onun yüreğinde yatan bence evinde oturup çocuklarına bakan bir ev kadını.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
HAFTANIN SOYLEŞİSİ
Nuriye Akman'ın bu haftaki söyleşisi için tıklayınız

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır