İstanbul'dan 'melekler' geçti
Depeche Mode salı gecesi İstanbul'u salladı geçti. 1980'lerin 'ağır rock' ve yakışıklı genç gruplarının arasından, yaptıkları 'new wave' tarzıyla sıyrılan Depeche Mode, 20 yıldır onları bekleyen Türk hayranlarına unutamayacakları bir konser verdi. Son albümleri "Exciter" turnesi kapsamında İstanbul'a uğrayan grup, herhalde kendileri bile bu kadar ilgiyi beklemiyordu...
Abdi İpekçi Salonu'nda 21.30'da sahne alan Depeche Mode, ilk başta yeni albümlerinden şarkılara ağırlık verdi. Daha sonra eski albümlerden "Walkin in My Shoes", "Somebody", "Personal Jesus", "Black Celebration", "Enjoy the Silence" gibi parçalara geçince, kalabalık iyice coştu! Söz yazarı ve gitarist Martin Gore "Somebody"yi seyircilerle birlikte söyledi. (Hatta seyircinin onu bastırdığı söylenebilir!) O esnada arkasındaki mültivizyon ekranından yansıyan Grand Canyon görüntüleri de büyüleyiciydi... Kanyonun yerini sonra boş mavi sularında yüzen turuncu bir balık aldı.
'İsa figürüyle' pozlar verip, sahnede 'kıvırtan' solist Dave Gahan ise, ikinci parçadan sonra gömleğini üstünden çıkarıverdi. Bir süre önce geçirdiği ciddi rehabilitasyon tedavisi ve intihar teşebbüslerini atlatmış gözüken Gahan, dövmeli kollarıyla formundaydı. Gahan "Ben sadece bu dünyadan geçip giden bir meleğim" diye söylerken, Depeche hayranları onu alkış yağmuruna tutuyordu...
İki saat kadar sahnede kalan, bir defa bis yapan Depeche Mode, Türkiye'ye yeniden geleceklerinin sinyalini de verdi. Coşkulu kalabalık bu iki saat zarfında birkaç fire verdi tabii; bayılanlar oldu. Ama bunlar genelde 'gençtendi.' Yıllardır onları bekleyen 'genç kalanlar' da "Biz Depeche'i kaç yıldır bekliyoruz. Siz aylarca beklemişsiniz, çok mu..." diye, onları sakinleştirmeye çalışıyordu...
RUHUN GIDASI
Björk'tan başyapıt
Björk / Vespertine
(One Little Indian Records / Polydor-Universal)
İlk albümü "Debut"dan beri dikkatle izlediğimiz İzlandalı şarkıcı Björk, dördüncü albümü "Vespertine"le yine olayı patlatmış bulunuyor saygıdeğer müzikseverler! "Dancer in the Dark-Karanlıkta Dans" isimli iç parçalayıcı Lars Von Trier filmiyle, artık bir de 'Altın Palmiyeli şarkıcılar' gibi, emsalsiz bir kategoriye de ait olan Björk için, söyleyecek söz yok... Film için özel olarak bestelediği "Selma'nın Şarkıları"nda düet yaptığı Radiohead solisti Thom Yorke'tan sanatçı belki de fazlasıyla esinlenmiş. Zira "Vespertine" neredeyse bir "Kid A" ayarında; ama yumuşacık, elektroniğin o Björk'e has hüznü asla gidermediği, yine nev-i şahsına münhasır ve muhteşem bir albüm. Sizi farklı yerlere götürecek. Keşke, olgunluk dönemini idrak eden Björk da buralara tekrar gelse, gözlerimiz sahnede gerçek bir kuğu görse...
Kaas 1987-2001
The Best of Patricia Kaas (Sony Music)
Fransa'nın en çok satan kadın şarkıcısı Patricia Kaas, 14 yıllık müzik kariyerinin hit'lerini, "Rien Ne S'arrate" isimli yepyeni bir parçayla destekleyerek piyasaya sürmüş. Dünya çapında 20 milyon satışı bulunan sanatçının "Le Hommes Quis Passent", "Ma Liberte", "Mademoiselle Chante Le Blues" gibi tüm tanınmış parçaları bu 'best-of'ta. 17 parçalık Kaas tarihi, 75 dakika sürüyor.
Gökten erkek yağıyor!
Bridget Jones's Diary (Music from the Motion Picture)(Mercury Records / Universal)
Nihayet gösterime giren "Bridget Jones'un Günlüğü"nü seyredenler, etmeyenler, herkes bu albüme ilgi gösterecektir kuşkusuz. Filmin soundtrack'inde Aretha Franklin'den "Respect", Geri Halliwell'den "It's Raining Men", Robbie Williams'tan "Have You Met Miss Jones?", Chaka Khan'dan "I'm Every Woman", Dina Carroll'dan "Someone Like You", Alisha's Attic'ten "Pretender Got My Heart", Jamie O'Neal'dan "All By Myself"; bir sürü güzel şarkı var. Hele filmdeki sahnelerle birebir düşünüp dinlerseniz, daha çok keyif alıyorsunuz. Bu da albümü başarılı bir soundtrack kılıyor zaten. Örneğin Darcy'le Hugh Grant vitrini uçarak indirirken çalan "It's Raining Men" ya da pijamalarıyla bağıra çağıra "All By Myself" söyleyen Bridget hayali, insanı ziyadesiyle eğlendiriyor.
|