kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
3 Mayıs 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat

Resmen arandım, tiyatro zevkimi tatmin etmek istedim

18.04.2009
Hülya Koçyiğit (Dorothy/İsmet) ..
- Bu dizide olmanızı sağlayan şey ne?
- Bütün dünyada güçlü oyuncuların, inandıkları projelerde birbirlerine destek verdiklerini biliyoruz, misafir sanatçı bile oluyorlar. Bunlar da seyircinin çok hoşuna gidiyor. Çok uzun yıllar; bizim yönetmenler, senaristler, yapımcılar da çok arzu etti bizleri bir araya getirmeyi fakat olmadı.

- Neden olmadı?
- Bilmiyorum, demek hazır değilmişiz.

- Şimdi hazır mısınız?
- Hazırız. Daha olgunuz; hırslarımız, kıskançlıklarımız bitti, duygularımız saygıya dönüştü.

- Komedi düşündürmedi mi sizi?
- Yoo, ben çok arzu ettim içinde olmayı.

- Ama pek oynamadınız komedi?
- Evet, ben hep drama oynadım. Ama sitcom yapmayı isterdim hep. Tiyatro oyunculuğunu yaşamak istiyordum; tiyatro eğitimi görüp de tiyatro yapamamanın sancılarını yaşıyordum. Arandım yani, tiyatro zevkimi tatmin edeyim istedim.

- Altın Kızlar'ı izler miydiniz?
- Evet ama projeyi kabul edince 26 bölümü tekrar izledim.

- Türkiye'de kadın komedyen sayısı azdır. Komik görünmek kadınların hoşuna gitmiyor mu acaba?
- Bu erkek görüşü, bakışı! Ben size bir şey söyleyeyim; 196 tane sinema filmi yapmışım 46 senede...

- Maşallah!
- Hakikaten maşallah dedirtiyor değil mi? Her tür karakteri canlandırmışım; köylüsünü, kentlisini, çalışanını, entelektüelini, cahilini... Bu dizideki kadınlar benim daha önce canlandırdığım karakterlerden daha farklı geldi bana.

- Nesi farklı?
- Herkesin kafasında bir imaj var; Hülya Koçyiğit deyince masum, zarif, ince, narin, kırılganlık geliyor akla. Şimdi maskülen bir tipi oynuyorum, düşünsenize!

- Nasıl bir kadınsınız siz şimdi?
- Aldatılmış, 38 senelik bir evlilikten sonra kocayı genç bir kadına kaptırmış İsmet. İç kırgınlığı, kızgınlığı ve intikam alma duygusuyla yaşıyor. Yalnız kalmış, hayat devam ediyor, ancak bu mücadele esnasında bakmakla yükümlü olduğu bir de annesi var. Anne, hayatı boyunca onu engellemiş, alay etmiş. Kişiliğinde kendine güvensizlik var, bu yüzden hırçın!

- Hırçın ama komik!
- Neden komik biliyor musun? Gerçek olduğu için. Yaşadıklarımıza bir kamera tutulsa, ne komik olduğu çıkar ortaya.

- Orta yaşı geçmiş kadınların cinselliklerinin, kadınlık hallerinin bitmediğini, kadının her yaşta kadın olduğunu anlatan bir tarafı var dizinin...
- Türkiye'de bazı şeyler için ilk olacak bu dizi. Bize nasip oldu! Zannediyorum kadınlar kulak kabartacak, gözlerini açarak izleyecek. Çünkü bu konuları konuşanlar, onların çok uzun yıllardır tanıdığı, çok uzun yıllardır takip ettiği, güvendiği ve yanında durduğu, onun gibi olmak istediği kadınlar.

- Sette çok eğleniyor musunuz?
- Biz uzun yıllardır birbirimizi tanıyoruz, seviyoruz, birbirimizle bugüne kadar en küçük tatsız bir şey yaşamadık ama sık sık da bir araya gelmedik. Şimdi birbirimizi keşfediyoruz, mutluyuz, keyif alıyoruz.
Aman nazar değmesin, cicim aylarındayız!

- İsmet, dizinin en dominant ve otoriter tipi. Gerçekte böyle biri misiniz?
- Hiç dediğim dedik biri değilim, hep rica eden, güler yüzlü... Şimdi içimden başka bir kadın çıkarmak için uğraşıyorum resmen! (gülüyor) Ve kendimi deniyorum....

- Ne kadar zor ya da kolay?
- Çok zormuş! Zorlanıyorum açıkçası.

- Dörk kadın arkadaş aynı evde yaşamak cazip gelir mi size?
- Ben eşimle bir ömür bitirmeyi tercih ederim doğrusu!

- Dört diva aynı sette çalışınca nasıl geçiniyor peki, hırgür oluyor mu?
- Yoo, şu anda olmuyor. İleride yorgunlukla birbirimizin saçını başını yolar mıyız bilemiyorum. Şaka bu tabii! Önce Fatma Girik vardı sinemada, sonra Türkan Şoray, arkalarından da ben geldim. Ben onları tanıyarak, o saygıyı, mesafeyi koruyarak, onlara öncelik vererek çalıştım.
O yüzden de geçimsizlik olmaz.

- Kendinizi nasıl buldunuz ilk bölüm?
- İlk bölümü beraber izledik. Kendimizi çok eleştirdik, saçımızı başımızı yolduk.
Fakat seyircinin tepkisi, özellikle Fatma'nın yarattığı anne karakteriyle ilgili çok olumluydu, çünkü Fatma o role çok müsait.

- Dizilerin çalışma saatlerinden hep şikâyet edilir. Sinema seti mi, dizi seti mi?
- Her zaman sinema setini tercih ederim, bu değişmez. Dizide, seyirciyle daha çabuk diyalog kurabiliyorsunuz ama zamanla yarışıyorsunuz. Bizim yaşımız sözkonusu olunca, bu da çok yorucu oluyor. Zamanla yarışmak hoşuma gitmiyor açıkçası.

- Bu yorgunluğa değecek kadar iyi para kazanıyor musunuz peki bu işten?
- Bunun bir tek ölçüsü var; gerçekten halkın bu kadınları sevmesi, benimsemesi, izlemek istemesi, merak etmesi.

- Öngörünüz ne, sevecekler mi sizce?
- Sevecekler ama biraz zaman alacak.
Çünkü neticede bir Amerikan dizisini Türkleştirmeye çalışacağız.