kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
3 Mayıs 2009, Pazar
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

"Delilin varsa içeriye alırsın"

Giriş Saati : 03.05.2009 14:11
Güncelleme : 03.05.2009 19:38
Yeni Haber
KKTC'nin 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Kıbrıs sorununun çözümünün Ada'da iki egemen halkın ve devletin kabulüne dayandığını söyledi.
Rauf Denktaş, Atatürkçü Düşünce Derneği Kemer Şubesi'nin davetlisi olarak geldiği Antalya'nın Kemer ilçesinde konakladığı otelde basın toplantısı düzenledi.

Denktaş, Mehmet Ali Talat ve Dimitris Hristofyas'ın yürüttüğü görüşmelerin sonunda ''selamet olmadığını'' savundu. Görüşmelerin devam ettiği kanalın sonunda ''Kıbrıs Türk halkı'' diye bir halk olmadığını belirten Denktaş, ''Tek halkın içinde bir cemaat olarak varız. Dolayısıyla çoğunluk iradesiyle Avrupa Birliği yasalarının altında Türkiye'den kopmuş halde bir azınlık vardır. Türk askeri Ada'dan çıkmak mecburiyetindedir. Bütün baskı ve manevra şimdi bunun üzerinedir'' dedi.

Türk askerinin Ada'dan, mağlup olmuş gibi sancağını, şehitlerin kemiklerini toplayarak Anadolu'ya dönmesini istemediğini vurgulayan Denktaş, şöyle konuştu:

''Kıbrıs meselesinin halli, Kıbrıs'ta iki eşit egemen halkın var olduğu, iki devletin var olduğu, iki demokrasinin var olduğunun kabulü ve Türkiye'nin garantörlüğünün devam etmesine dayalıdır. Milli görüş bu. Birdenbire bir Annan Planı ortaya çıktı. Annan Planı'nda bu ilkeler tamamen sulandırıldı.''

Annan Planı'nın oylandığı referandumda ''evet'' diyen KKTC halkının aradan geçen beş yıl içinde aldatıldığını anladığını ifade eden Denktaş, halkın son seçimlerde, ''İki halk, iki devlet'' esası üzerinde oyunu kullanarak Ulusal Birlik Partisi'ni iktidara getirdiğini söyledi.

Hükümet sözcüleri ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kendileriyle görüşmelerinde ''İki halk iki devlet'' esasını savunmalarına rağmen, AB'nin baskıları sonucu, Kıbrıs'ta devam etmekte olan görüşmeleri desteklediklerini ileri süren Denktaş, bunun altında AB'nin yıl sonunda Türkiye için hazırlayacağı ilerleme raporunda iyi not alma kaygılarının yattığını iddia etti.

Söylediklerine hangi basın kuruluşlarının yer vereceğini merakla izleyeceğini belirten Denktaş, gazetecilere, ''Zannedersem emeklerinizin çoğu boşa gitmiş olacak. Sansüre tabi tutulacak. Bunları da söylüyorum yazın. Ama ben konuşmaya devam edeceğim'' dedi.

Denktaş, bir gazetecinin ''Ergenekon'da yeni bir dalga bekliyor musunuz?'' sorusuna şu yanıtı verdi:

''Dalgalar çok. Ama hukukçu olarak söylüyorum, 'Burada senin ne kadar kalacağın belli değil. Ben delil arıyorum, otur oraya bekle bir ay, üç ay, sekiz ay, 13 ay, bundan sonra seni eve göndereyim ölmek için.' Böyle hak, böyle hukuk yoktur dünyanın hiçbir yerinde. Delilin varsa beni içeri alırsın, veyahut şüpheyle içeri almışsan 2 hafta, üç hafta bir ay, hadi git bulamadım dersin. Böyle kanun ben görmedim. Ben hukukçuyum dünyanın hiçbir yerinde görmedim.''

Bir gazetecinin kendisiyle hatıra fotoğrafı çektirmek istemesi üzerine Denktaş, ''Tamam, hiç olmazsa beraber gideriz içeriye'' diye espri yaptı.