kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
26 Nisan 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Karl Lagerfeld'in yeni tasarımlarında saflık ön planda.

Kriz modası artık bitmiştir!

AYŞE FERHANGİL
07.02.2009
Krizi bahane edip 1920'lerin çizgilerine dönüş yapan modacıların akılları ba.larına geldi. Yaşasın Haute Couture'ün dönüşü!..
Olay tahmin edersiniz ki küresel ekonomik krizle başladı. Ekim ayında Wall Street Journal'ın moda yazarları lüks devlerinin artık sapıkçasına para harcamaktan utandıklarını anlatıyordu. Yani ne kadar zengin olursan ol, artık 30 bin dolarlık çantalarla gezmek (Tabii Victoria Beckham değilsen), ya da aynı anda hem Cote d'Azur ve Saint-Tropez'de ev kiralamak kabul görmüyordu. 'Göşteriş' modası en gösterebilenler arasında bitince bize yansıması da kaçınılmaz oluyordu. Eğitimli, eğitimsiz, aristokrat, orta kesim demeden herkesi bir 'rap' yıldızına çeviren 'abartı' (bling bling) eğiliminin sonunun geldiği belliydi.
Ama nasıl? Ekonomik kriz modayı nasıl etkileyecekti? Ne yalan söyleyeyim 'kriz' modasının ilk yansımaları olan 1920'ler trendini ilk gördüğümde büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. Yaratıcılık bu olmamalıydı.
Yani 1920'lerin diz altı etekleri, düşük belli elbiseleri ve koyu renkleri bu kadar önemli, A'dan Z'ye herkesi sarsan global bir olayın, 2009 modasına yansıması olamazdı.
"1920'lerde de kriz vardı, alın size kriz modası" demek ancak yaratıcılıkta pek de iddiası olmayan Ann Demeulemeester, Alessandro Dell'Acqua ve Roberto Cavalli gibi sıkıcı isimlerin kreasyonlarında yer alabilirdi.
Öyle de oldu. (John Galliano'nun 1920'lerini bu konunun tamamen dışında bırakıyorum ve modacının bu dönemi üç senedir işlediğinin altını çizmek istiyorum). Ben beklemeye devam ettim. Her ne kadar lüksün de lüksü moda evleri satışlarında düşüş olmadığını bağırsa da Louis Vuitton'un da başındaki Marc Jacobs, kendi adıyla piyasaya sürdüğü koleksiyonunu küçülttüğünü açıkladı, Viktor&Rolf podyuma para harcamaktansa markasını bir video gösterimi ile tanıtmayı tercih etti. Ama gerçek yaratıcılık yine işin piri Karl Lagerfeld'den geldi.

'KARL BİZİ KURTAR'
Geçtiğimiz yıl Vakko'nun sponsorluğunda kendi hayatını anlatan belgeseli ülkemizde de gösterilen modanın en büyük ismi Karl Lagerfeld, abartıdan nasıl kurtuldu biliyor musunuz? Paris Moda Haftası'da (girilmesi en zor, en snob moda haftasıdır) Chanel'in haute couture şovunda sergilediği koleksiyonla.
Yani dünya üzerinde üretilen en pahalı abartmıyorum en pahalı kıyafetlerle 'abartmayın' dedi. Baştan sona bembeyaz hazırladığı koleksiyonunu (sonlara doğru dayanamayıp bir iki siyah detay koymuş ama neyse), kağıttan kesilmiş gibi görünen şapkalar eliğinde, dosya kağıdını anımsatan bir podyumda tanıtan Lagerfeld, 'Her şeyi temizleyip, bembeyaz bir sayfa açmak istedim' yorumunu yaptı. Lagerfeld'in ekonomik krizi düşünerek böyle bir koleksiyon ürettiğini sanmıyorum. Ama olsun! Sonunda 'rap' kültürü yani fıstık yeşili tişörtün altına kırmızı leopar desenli pantolon giyip, mor kar botları ve koca logolu çantayı da aynı anda takma dönemi, daha da önemlisi bunları 'cool' bulan 'görmemiş' moda editörlerinin hakimiyeti bitti. Ta haute couture oradan high end, oradan da sokak modası derken bu trendin bizlere gelmesi birkaç sezonu bulacak.
Ama olsun bekleriz. Yeter ki gözlerimiz dinlensin, bu renk ve stil kirliliği bir son bulsun. Hepimizin hayatlarında bembeyaz bir sayfa açılsın.
Haberin fotoğrafları