kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
4 Nisan 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

70 yıla selam.. 70 yıla saygı!..

Geceyi sunan Erkan Özerman'a döndüm.. "Bu ComFrançaise'in sahnede 70'inci yılını kutlayan bir sanatçısının gecesi olsaydı, bu salonda kimler olurdu" diye sordum, içim kan ağlayarak..
Başkan Sarkozy en önde olurdu herhalde.. Bizde Kültür Bakanı lütfedip gelmemişti.. Kardeş şehir Duisburg'un Belediye Başkanı ve eşi, tek kelime Türkçe bilmedikleri halde, bütün gece en ön sıradayken, 2010 Avrupa Kültür Başkenti'nin anahtarını elinde tutan, gecenin düzenlendiği Cemal Reşit Rey Salonunun ev sahibi, İstanbul'un Belediye Başkanı gelmemişti.
Artık güçlükle yürüyen, Mediha Gökçer, daha geçen hafta belinden ameliyat olan Gencay Hanım (Gürün), 40 yıl önce orda tiyatro kurduğunu unutmayan Kıbrıs'tan Ertan Birinci, elinde teşekkür plaketiyle ordaydılar ama, ne Şehir, ne de Devlet Tiyatrolarını yönetenlerden kimseler yoktu ortalıklarda.. Ve de tiyatronun, hele "Sanat" tiyatrosu denen tiyatronun o burnundan kıl aldırmayan büyüklerinden hiçbiri yoktu.. Tekin'e, sanata değil, kendilerine saygıları olmadığından.. (Geceye yetişen ve bir de plaket veren İstanbul Valisi Muammer Güler'e özel teşekkür notumu buraya eklemeliyim..)
Ne vardı?..
Devletin, yani halkın parasıyla çekilmiş yığınla "Yoğun işlerim dolayısıyla.." palavrası.. Gene devletin yani, halkın parasıyla yollanmış, sahipsiz üç beş çelenk vardı, Devlet büyüklerinden..
Çetin Altan "Sahnede 70 yıl.. Bu bir dünya rekorudur" dedi..
Hemen ardından Yaşar Kemal "Ama kimsenin haberi yok" diye ekledi..
Tekin Akmansoy.. Koca Tekin Akmansoy.. 85 yaşında hâlâ sahnede dimdik duran ve hâlâ "Oynayan" adam 70'inci sanat yılını kutluyor.. Ve Türkiye'de yer yerinden oynamıyordu..
Jübile dediysek..
Hayır.. Sahneyi bırakmıyor Tekin.. Büyük Tekin.. Öyle "Bırakma" maçı diye dandikten beş dakika forma giyip sahalardan çekilmiyor..
Jübile, sahnedeki 70'inci yılın anması.. Ve Tekin Akmansoy, 70'inci yılını, bir Dürrenmatt'ı başından sonuna oynayarak, oyunun sonunda ayaktaki seyirciler tarafından dakikalarca alkışlanarak kutluyor.. İçi buruk benim gibi.. Ama yüzü gülüyor.. O gece ona sevgilerinden ve sanata, sanatçıya saygılarından oraya koşanları üzmemek için güler gibi yapıyor belki de..
Tekin, bu ülkeye Tiyatroyu çağdaş düzeye getiren Atatürk kuşağının sahnedeki son temsilcilerinden.. Türk Tiyatrosuna imza atmış devleri yetiştiren Carl Ebert'in artık sayıları hayli azalan, artık birer nadir pırlanta gibi üzerilerine titrememiz gereken son öğrencilerinden..
Benim hayatımda özel yeri var..
50'li yılların başlarında, Kilis'te, Antakya'da Pazar sabahları Uluç ailesini bir araya toplayan, bir arada güldüren, Uluçlara aile sıcaklığını yaşatan adamdı o.. Pazar ve de bayram sabahları skeçler yayınlardı Ankara Radyosu o yıllar.. Tekin o skeçlerde Anadolu şivesi ile koşuşan bir Orta Oyunu tipini canlandırırdı. Sadece sesi yeterdi aileyi radyo başına çivilemeye..
1955'te babam Ankara'ya tayin olunca, geldim Kurtuluş Ortaokuluna girdim. Meğer Tekin Akmansoy da o okuldan mezunmuş.. Başkentte ilk gittiğim yer, bir Pazar öğleden sonra Tiyatro oldu. Tekin Akmansoy'u canlı görmek için.. Radyodaki tiple alakası olmayan bir klasik oyunda, bambaşka biriydi karşımdaki..
"Sanatçı işte bu olmalı" dedim, küçük aklımla.. O tipe bak, bu tipe bak.. O oyun neydi hatırlamıyorum.. Ama Tekin Ağabeyin iki rolünü çok iyi hatırlıyorum..
My Fair Lady, Cüneyt Gökçer döneminde en parlak devrini yaşayan (Bugün gölgesi bile yok, ne acıdır) Devlet Tiyatrosunun gerçekten dünya çapında bir gösterisiydi. Oyunu yurt dışında da defalarca seyrettim, ünlü filmine defalarca gittim.. Bizdeki yapım hepsiyle çok rahat savaşırdı, abartmıyorum..
Hele bir Şahap Akalın vardı, Eliza'nın babası Alfred Doolittle rolünde.. Orijinal castta ve filmde oynayıp Oscar Adayı olan Stanley Holloway'den kat kat öndeydi. İşte o Büyük Şahap hastalandı bir gün ve Tekin Akmansoy bir iki prova ile onun yerini aldı.. Görmeliydiniz.. O Tekin'i görmeliydiniz.. Şarkılar söyleyen, danslar eden o Tekin'i..
Foto Finiş müthiş bir oyundu. Baş rolündeki Yıldırım Önal da müthiş bir oyuncu.. "Ancak bu kadar oynanır" diyorlardı, uzmanlar. Yıldırım hastalandı bir gece.. Prova bile yapmadan Tekin çıktı sahneye "Perde kapanmaz" kuralı gereği.. Bambaşka bir yorumla, ama dillere destan oynadı onu da..
İşte öylesine bir sanatçı, öylesine bir oyuncu, öylesine bir komedyendi, Türkiye'nin nerdeyse tamamının Kayserili tüccar Nuri Kantar olarak tanıdığı Tekin Akmansoy!..
Onunla ayni bayrağın altında, ayni vatanda yaşamak yeterli gururken, bir de dostum, arkadaşım, ağabeyim Tekin Akmansoy!..
Ne mutlu bana..
Ne mutlu sana Büyük Tekin.. Ne mutlu sana.. 85 yaşında hâlâ sahnede ve hâlâ bir Dürrenmatt oyununu başından sonuna, hem de nasıl oynayacak güçte ve dinçliktesin..
Sahnedeki 70 yılın için, 70 bin teşekkür Büyük Tekin!..
Seni sevgiyle kucaklıyor, saygıyla selamlıyorum!..


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın