kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
4 Nisan 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
ERDAL ŞAFAK

Korkular

Başınızı ellerinizin arasına alın. Şakaklarınızın hemen üstüne getirin. Orada, iki tarafta da beyninizin "Medial temporal lobları" bulunuyor. O lobların derinlerinde de "Amigdala" ve "Thalamus" denilen nöron kümeleri.
İnsanın doğar doğmaz tanıştığı ilk duygu olan "Korku" işte o merkezlerde üretiliyor.
Belirsizlik korkusu, ölüm korkusu, yakınlarını ve sevdiklerini yitirme korkusu, gelecek korkusu, geçmiş korkusu, işsizlik korkusu, kapalı mekân korkusu, açık alan korkusu, karanlık korkusu, ışık korkusu... İnsan olarak o kadar çok korkumuz var ki...
Ama sadece tek tek insanların değil, toplumların da korkuları var. O toplumların kurduğu devletler de sistemlerini ve politikalarını çeşitli korkuları savuşturmak fikri üstüne inşa ediyorlar. Hatta ortak korkularını göğüslemek için ittifaklar oluşturuyor, örgütler kuruyorlar.

Roosevelt'in 4 özgürlüğü
Bugün 60'ıncı kuruluş yıldönümü kutlanmakta olan Kuzey Atlantik İttifakı ya da yaygın ve kısa adıyla NATO da bir grup ülkenin ortak korkularının ürünü olarak dünyaya geldi.
O ülkeleri bir ittifak çatısı altında omuz omuza vermeye yönelten korku da üç tarihi konuşmayla dünyaya duyuruldu.
İlki ABD Başkanı Franklin Delano Roosevelt'in 6 Ocak 1941'de yaptığı, geleneksel "Birliğin durumu" konuşması. Roosevelt, İkinci Dünya Savaşı yıllarında, Hitler ordularının Avrupa'yı kasıp kavurduğu bir dönemde yaptığı bu "Ulusa Sesleniş" konuşmasında "Dört özgürlük" üstünde durdu. O nedenle de "Dört Özgürlük söylevi" diye bilinir. ABD tarihinin gelmiş geçmiş en büyük başkanları arasında yer alan Roosevelt'e göre, dünyadaki tüm insanların yararlanmaları gereken dört özgürlük bulunuyor: 1-İfade özgürlüğü, 2-İnanç özgürlüğü, 3-Kar tok sırtı pek yaşama özgürlüğü, 4-Korkusuz bir yaşam sürme özgürlüğü.
4 Mart 1933'teki başkanlık yemin töreninde yaptığı konuşmada da "Korkmamız gereken tek şey korkularımızdır" cümlesiyle kitleleri peşine takan Roosevelt, "Dört Özgürlük Söylevi"nde "Korkusuz yaşam özgürlüğü"nü şöyle açıkladı: "Bu özgürlük ancak küresel düzeyde silahların azaltılmasıyla mümkün olabilir. Bir halkın veya bir devletin komşularına saldırısı ancak bu şekilde önlenebilir."

Churchill'in Demir Perde'si
İkinci konuşmanın sahibi İngiltere Başbakanı Winston Churchill.
İkinci Dünya Savaşı'nı kazandıktan hemen sonra yapılan seçimlerde iktidardan uzaklaştırılması nedeniyle içinde fırtınalar kopan Churchill, o sandık yenilgisinden sadece 4 ay sonra, 5 Mart 1946'da ABD'nin Missouri eyaletine bağlı Fulton kentindeki Westminster College'de yaptığı -dinleyicileri arasında Roosevelt'in ölümü nedeniyle başkanlığı devralmış olan Harry Truman da vardı- konuşmada o müthiş tespite yer verdi: "Baltık Denizi'ndeki Stettin'den Adriyatik'teki Trieste'ye kadar Avrupa'nın üstüne bir Demir Perde çöktü." Sovyetler Birliği'nin nüfuz alanına giren Doğu Avrupa ilk kez "Demir Perde" diye tanımlanıyordu ve ondan sonra artık hep öyle anılacaktı.
Üçüncü konuşma Belçika Dışişleri Bakanı Paul-Henri Spaak'ın. 28 Eylül 1948'te BM Genel Kurulu'nda yaptı. Şöyle diyordu: "Sayın Sovyetler Birliği temsilcisi (Not: Andrei Vichinsky); politikamızın temelini biliyor musunuz? Söyleyeyim; korku! Sizden korkumuz, hükümetinizden korkumuz, politikanızdan korkumuz."
NATO işte bu üç konuşmada yansıtılan korkuyu paylaşan 12 devlet (ABD, Kanada, Belçika, Danimarka, Fransa, İzlanda, İtalya, Lüksemburg, Norveç, Hollanda, Portekiz ve İngiltere) tarafından 4 Nisan 1949'da kuruldu. 1952'de Türkiye ve Yunanistan'la üye sayısı 14'e çıktı. 1954'te Almanya, 1982'de İspanya katıldı. Berlin duvarı yıkıldıktan sonra, eski Doğu ülkeleri de katıldı. Bugün üye sayısı 28.
Churchill'in Demir Perde'si artık yok. Peki korku bulutları dağıldı mı? Bir başka deyişle, bugün daha korkusuz bir dünyada yaşıyoruz? Şöyle soralım: Gezegenimiz Soğuk Savaş yıllarında daha güvenliydi, yoksa bugün mü? Cevabını siz verin.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın