kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
28 Mart 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Magazin Sağlık Televizyon Yazarlar Kültür Sanat
 
24 Saat
24 Saat

Fabrikası elinden gitmiş fabrikatör gibi halim

ASLI ÖRNEK GÜNAYDIN
27.03.2009
Nisan ayında albüm çıkarmaya hazırlanan Erdal Çelik, hayranlarından uzak kaldığı 11 yılı telafi etmek istiyor: Ben fabrikası elinden alınmış bir fabrikatör gibiyim. Benim de bir fabrikam var, kullanamıyorum. Artık müziğe dönmek istiyorum.....
80'li yılların ünlü gruplarından birini oluşturuyordu Emel-Erdal ikilisi... Ne oldu bitti de ayrıldılar, kimse bilmedi. Derken Erdal Çelik, nam-ı diğer Erdal yoluna tek başına devam etme kararı aldı. Ama ne yer, ne içer hiç kimsenin haberi yoktu. Amerika'da sahne aldığı söylenen ve hayranlarından ayrı kaldığı dönemde de müzikle uğraşan Erdal Çelik, şimdi nisan ayında bir albüm çıkarmaya hazırlanıyor. Şu an biri 17, diğeri 8 yaşındaki oğulları ve bir dönem balerinlik yapan eşiyle gayet mutlu bir yaşam süren Erdal Çelik'le yeni çıkaracağı albümü konuştuk.

* 1995 yılından beri ortada yoktunuz. Neredeydiniz?
Bostancı'da müzik hayatıma devam ettim. Ama İstanbul'da nadiren çalıştığım için hep yurtdışındaydım. Hollanda'ya ve Amerika'ya gidip geldim. Sadece görünen bir materyalim olmadığı ve TV'ye çıkmadığım için ortada yokum sanıldı. Ben aslında 1995'te son albümümü yaptım. 1997'ye kadar da onun promosyonuyla uğraştım. 97'den sonra da ortadan kayboldum.

* Peki bu süre içerisinde hiç albüm çıkarmayı düşünmediniz mi?
Aslında ben bu arada iki albüm yaptım ama birçok şanssızlık da yaşadım. Son albümümü Raks'tan çıkardım. Firma sallantıdaydı; ben tam başka bir albüm yapacakken, Raks iflas etti. O arada da benim prodüktörüm 'Sen kendini kurtar' dedi. Sözleşmemi alıp, benim albümlerimden elde edilen parayla kurulan Prestij Müzik'e gittim. Orada da dört senede iki albüm yaptık ama çıkaramadık.

EROL KÖSE'Yİ DAVA ETTİM!
* Prestij Müzik'ten o dönem rahatsız olmuşsunuz galiba...
Rahatsız olmam şu açıdan; benim dört seneme mal oldu. Dört sene bir sanatçı için hem maddi hem de manevi anlamda büyük kayıp... Bırakın maddiyatı maneviyat geriye döndürülemez. Düşünün bir kitleniz var ve o kitle sizi terk ediyor. Televizyona çıkmıyorsunuz ve ne yaparsanız yapın, o kitleyi yeniden örgütlemeniz çok zor. Dört senem böyle kayboldu. Bu dört senede mahkemeye verip, onlardan birtakım şeyler talep edebilirdim ama...

* Niye yapmadınız?
Yapmadım. Çünkü ruhsal açıdan buna uygun değildim. Biz Türk insanları olarak kanunları çok iyi çözümlemiş değiliz. Diyeceksiniz ki; avukatlar vardı. Ben bu hayatta davaların çok uzun sürdüğünü bildiğim için bir dört sene öylece kaldım, bir dört sene de dava sürer diye düşündüm. Onlardan sözleşmemi alıp, Erol Köse'ye gittim. Orada da üç sene kaldım. Erol'la mahkemelik oldum ama kötü bir şey olmadı. Onu mahkemeye verip, özgürlüğümü aldım. Ben biraz susan bir adamım. Her şeyi kendine çevirmek için konuşan biri değilim!

ÇOCUKLARIM BENLE ÖVÜNSÜN
* Yeni bir albüm çıkartıyorsunuz ve o da ekonomik krize denk geliyor. Bu bir şanssızlık değil mi?
Doğru söylüyorsunuz ama bir yerlerden başlamak zorundayız. Arabeskin yoğun olduğu ve popçulara 'Siz ne iş yapıyorsunuz?' denildiği bir dönemde albüm yapmıştık. Şimdi de dinlenecek bir albüm yapmak istiyorum.

* Tek amacınız bu mu yani?
Düşünün bir fabrikatörün fabrikası var ama giremiyor. Benim bir fabrikam var ama kullanamıyorum. O yüzden de ben fabrikama geri dönmek, ölene kadar da müzikle uğraşmak istiyorum. Bir de çocuklarıma karşı çok hassasım. Çocuklarım, babalarının yaptığı işle övünsünler istiyorum. Yani benim çok büyük paralar kazanmak gibi bir amacım yok!

* Yani bir anlamda 11 yılı telafi etmek mi istiyorsunuz?
11 yıl nasıl telafi edilir, bilmiyorum. Şimdi insanlara '11 yılın ürünü bunlar; alın dinleyin, 11 yılı beraber telafi edelim' demek bizimki. Sonuçta 11 sene çok uzun bir zaman...Ben eskiden üç senede bir albüm yapıyordum. Yani bu anlamda üç albümüm güme gitmiş oldu. Ama sonuçta biz futbolcu değiliz ki, sakatlanıp, futbolu bırakalım. Benim müziği bırakmam için ya sesimi ya ellerimden birini kaybetmem lazım. Tabii aklımı kaçırırsam da müziği bırakabilirim. Ama bende de böyle bir durum söz konusu değil! Konuyu şöyle özetleyeyim; benim en verimli olacağım çağda dalımı kestiler. Ben de, benden müzik bekleyen hayranlarıma ihanet ettim. Şimdi bunu lehime çevirmek istiyorum.