kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
7 Mart 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Geçmişi unutmuş kahramanın belleği çözülmeye başlayınca, birliğiyle karıştığı Sabra ve Şatila katliamının öyküsü çıkıyor ortaya...

İsrail yönetmeni günah çıkarıyor

ATİLLA DORSAY
ATİLLA DORSAY
06.02.2009
Arı Folman, İsrail ordusunda askerlik yaparken bizzat karıştığı Lübnan olayları üzerine yıllar boyu kâbuslar gördü mü? Aynen bu filmin kahramanı gibi yaşanan acı gerçeklerle arasına vicdanımızın unutma ve yok sayma isteği girdi mi? Bu film zoraki ve zorunlu bir hatırlamanın hikâyesi mi? Bütün bunları tam olarak bilmiyoruz.
Bilmemiz de çok önemli değil. Ama İsrailli yönetmen çok başka bir şeyi başarıyor. Bir hatırlama, bir gerçeği arama öyküsünü en has polisiyelere taş çıkaracak bir gerilime dönüştürüyor ve üstelik bunu, böyle şeylere hiç de uygun olmadığı varsayılagelmiş bir teknikle, canlandırma da dediğimiz animasyon tekniğiyle yapıyor. Gel de şapka çıkarma! Bu eski deyimiyle 'müstesna' film, bizlere geçmişi unutmuş, özellikle de bir dönemi hiç hatırlamıyan bir kahraman sunuyor. Film, onun belleğinin ilmek ilmek çözülmesinin ve dolayısıyla, birliğiyle karıştığı ünlü Sabra ve Şatila katliamının öyküsü. Aşamaları bir yap-boz gibi ortaya çıkan...
Film Amerikan tarzı abartılı, hoplayıp sıçramalı bir teknikle değil, sakin, ağırbaşlı bir canlandırmayla anlatılmış. Ustalıklı bir çalışmayla, karakterleri çok iyi beliriyor. Öylesine ki bir süre sonra tekniği filan unutup onları gerçek oyuncular, en azından yaşayan insanlar olarak görmeye başlıyorsunuz.
Bu biçimsel başarı özde de devam ediyor. O iki kamptaki kıyım, elbette günümüzün Gazze olaylarını hatırlatıyor. Onun çok daha küçük çaplısı, ama aynı zamanda ilk provası gibi... Folman, filmin sonuna yerleştirdiği birkaç gerçek haber filmi çekimiyle iki tekniği birleştiriyor, gerçeği bir de kameraların gözüyle görün diyor sanki... Ama neredeyse bunu yapmasa da olurmuş. Canlandırmanın böylesine bir sorumluluk yüklendiğine ve bize böylesine trajik bir olayı, bir insanlık faciasını anlattığına ilk kez tanık oluyoruz. Ve de hayranlık duyuyoruz.
Filmin tam zamanında, Gazze olaylarının ertesinde dünya gösterimine çıkması ise yapımcıları açısından büyük şans... Böylece sanatsal açıdan üstün bir çabayla aktüalitenin getirdiği o kendine özgü yakıcılık buluşuyor. Ve de filmin önemini daha da artırıyor.

BEŞİR'LE VALS * * * *
(Vals im Bashir/ Waltz with Bashir) Yönetim ve senaryo: Ari Folman/ Müzik: Max Richter/ Bir İsrail-Almanya-Fransa ortak yapımı.
Haberin fotoğrafları