kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
19 Şubat 2009, Perşembe
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
EMRE AKÖZ

Genç Kürdistan'ın abisi kim olacak?

Abant Platformu'nun Erbil'de düzenlediği ' Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak' başlıklı konferansta, ilginç bir iletişim sorunuyla karşılaştık.
Türkiye'den Kürdistan'a 100 kadar akademisyen, araştırmacı, aydın ve gazeteci gitmişti.
Bu çıkartma başlı başına bir olaydı . Büyük bir jestti .
Hükümet krizi nedeniyle Başbakan Neçirvan Barzani katılamamıştı ama Bölge Valisi ve Kültür Bakanı konferanstaydı.
Türkiye'nin Musul Konsolosu Hüseyin Avni Botsalı da Erbil'e gelerek açılışta konuştu.
Türkiye'den giden grup 24 saat sıkı biçimde korundu, bindikleri otobüsler için trafik akışları kesildi.
Peki, konferansın içeriği nasıldı?
İzlenimim şöyle: Bizimkiler olayı daha ziyade soyut düzeyde ele almayı, kimlik politikalarından söz etmeyi, işe edebiyat katmayı tercih ediyordu.
Kürt tarafı ise ' somut meseleleri, somut bir dille' ele almak istiyordu. Mesela:
Türkiye'nin sınır kapılarında çıkardığı sorunlar ne zaman bitecekti? Türkiye ne zaman Erbil'de konsolosluk açacaktı?
Akademik toplantılarda katılanlar aynı mesleki kültürü paylaştığı için taraflar kolayca anlaşır, anlaşmadıkları durumlarda, niye anlaşamadıklarını bilirler.
Erbil'deki toplantıda ise böyle bir konferans kültürü yoktu. (Zaten ilk kez böyle bir araya gelindiği için olması da mümkün değildi.)
Şu da söylenebilir: Türkiye Kürtleri gibi, Irak Kürtleri de siyasetle fevkalade ilgiliydi. Dönüp dolaşıp konuyu siyasete getiriyorlardı.
Bizim konuşmacı ve tartışmacılar ise gündelik siyaset yerine sosyolojiye, medya analizine, tarihe eğilimliydi.
Özetle: Biçimsel anlamı önemli, içeriği ise görece zayıf bir konferans oldu.
Bir de tahminim var:
ABD, Irak'tan çekildikçe, Kürdistan, doğudan İran'ın, güneyden Arapların baskısına maruz kalacak.
Bence önümüzdeki dönemde Türkiye, Kürdistan'ın ' soft power' ve ekonomik ilişki anlamında abisi olmaya çalışacak.
(Eğer devletlerin arasında kaçınılması zor bir güç rekabeti varsa, bunu yapmaya da mecbur!)
Yakın tarihlere kadar, " Bağımsız Kürdistan, Türkiye'nin bütünlüğünü tehdit eder " diyen Ankara'nın kırmızı çizgileri silindi gitti.
Henüz pek toy olsa da, Kürdistan devleti ilan edildi. Türk işadamları da onun gelişmesinde pay sahibi oldu.
Bundan sonra birleşik Irak'a dönüleceğini sanmıyorum. Tersine Türkiye, Kürdistan'ı korumaya ve geliştirmeye çalışacak.
Kürdistan'da petrol var, Türkiye'de ise mal ve mühendislik bilgisi... Erbil'de apaçık gördük işte: Kürtlerin gözü kulağı Türkiye'de... Ama Ankara'dan ziyade İstanbul'da! (Ticaretin sorun çözücü gücünü yabana atmayalım.)
Bütün bunların olması için de Türkiye'nin kendi Kürtleriyle olan sorunlarını halletmesi gerekiyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın